• bu seneki film festivalinin en güzellerinden bir fransız filmi. yönetmen vincent garenq anlattığı gerçek hikayede bizde dikkat bile çekmeyecek bir adli hatayı, fransa adaletinin en utanç verici olaylarından bir tanesi olarak söylemekte.

    polis ve savcı birlikteliğinin kötü niyet oldu mu nasıl masum insanların canını yaktığına güzel bir örnek bu film.
    http://www.youtube.com/watch?v=mckk5rnpo-s
    --- spoiler ---

    vay vay bizdeki bazı yargılamaları gördükçe acaba bu filmin sonundaki mağdur avukatının sorgu hakimini mahkemede sorgulaması gerçekleşecek mi diye umut ediyor insan.

    --- spoiler ---
  • hukuk fakültelerinde ders materyali olarak kullanılabilecek çok fazla öğe içeren bir film. süreçler aslında uzun fakat film olabilmesi için sanki adalet hemen, hızlı bir şekilde tecelli ediyor gibi olmuş. alain marécaux rolünde philippe torreton çok iyi oynamış.

    mutlaka izlenilmesi gereken bir film.

    --- spoiler ---

    genç hakimin (bkz: fabrice burgaud) icraatları, acemilikle, tecrübesizlikle ifade edilebilecek şeyler değil.

    --- spoiler ---
  • çok iyi bir film. ve ne yazık ki hakettiği ilgi ve teveccühü bulamamış.

    film, gerçek bir olaydan uyarlanma. fransa'yı uzun yıllar meşgul etmiş bir olayın (bizdeki susurluk ve ergenekon hadiseleri gibi) filme çekilmesidir.

    bu filmden bir yıl sonra çekilen jagten ile arasında hikaye anlamında ciddi bir paralellik var. iki filmde, avrupa topumunda yükselen pedofili paranoyasının sonuçları üzerine.

    présumé coupable ve jagten filmlerinin iki farkı var.

    présumé coupable filmindeki olay yaşanmış hadiselere dayanıyor. yaşanmış bu hadiseler o kadar yoğun ve çarpıcı ki insanı çok etkilemekte.

    diğer fark jagten filminin sinemasal olarak çok daha iyi bir yapım olması. sinema filmi olarak jagten, o kadar iyi bir yapım ki insana sinemanın gücünü gösterir mahiyette.

    ama bence konu ve film olarak iki filmde çok iyi ve çarpıcıdır.

    (burada bir ek yapayım. jagten filmindeki mads mikkelsen abimiz hakikaten cannes'da en iyi erkek ödülünü sonuna kadar haketmiştir)
  • ingilizce versiyonu icin;

    (bkz: guilty)
  • eğer izlerken filmdeki karakterlere söven tiplerdenseniz ağız yamultan cinse bir film olabilir bu sizin için. o sıfatına sıçtığımın savcısından tut orospu karısına kadar az sövmedim. mutlaka izlenmeli.
    fransız filmlerine bi ''acaba'' tripli bakan biri olarak resmen utanç duydum. iyi film.
  • son yıllarda avrupa sinemasında yükselen adalet eleştirilerinden. tabi bu filmdeki gerçek bir olaya dayanılarak çekilmiş. fransa'da bile böyle keyfi uygulamalar oluyorsa vay bizim gibi ülkelerin haline. son dönemlerde çekilen jagten (bkz: #43663365) ve the verdict de konu olarak benzer. bu alandaki avrupa çıkışlı filmlerin pedofili sorunu üzerine eğilmesi de ilgi çekici.

    başrol oynayan abi rolü ciddi anlamda yaşayarak oynamış. o nasıl bir kilo vermedir insan gerçekten hayret ediyor. anayasası ile dünyaya örnek olan fransa'da bile böyle skandallar olurken bizim gibi ülkelerde neler oluyor insan merak etmeden duramıyor.
  • dün gecemi anlamlandıran ama içine uyuyup içine uyanmama sebep olan film.
    bence philippe torreton her şekilde ödüle layık.

    ama box office'te verdiğini toplayamamış bir film olmuş. belki de yakıcılığından.
    (bkz: outreau case)
  • beklediğimiz adalet kanunlardan mı çıkar, yoksa iki dudağının arasındaki, hırslarına yenik düşmüş bir adamın adeta kin kusan kararlarından mı?

    kısa bir yazısı için: tık
  • film çok ama çok etkileyici hakettiği ilgiyi görememiş işte bu fransız sinemasının da böyle bir dezavantaji var bu bir hollywood yada netflix yapımı olsa kesin çok daha fazla popüler olurdu.(bkz: when they see us)
    bas rol oyuncusu aynı christian bale gibi epey kilo veriyor ama nasıl bir zayıflama...
    olayların gerçek bir hikayeden alındığıni duyunca ekstradan sizi etkiliyor.
    benden çok iyi puan aldı izlenmesi gerek
  • hukukun ve adaletin ne kadar kaygan bir zeminde seyrettiğini, hukukta yapılan en ufak bir hatanın nasıl büyük trajediler yaratabildiğini, ne çok insanın hayatını derinden etkileyebileceğini fransa’da yaşanmış gerçek bir olay üzerinden anlatan ve ilk dakikasından son anına kadar soluk soluğa bir tempo ile ilerleyen güçlü bir film présumé coupable. fransız adaleti adına büyük bir skandal olan olayda hukuk sisteminin önyargılara kapıldığında nasıl hatalı kararlar verebileceğini de göze sokuyor film. öte yandan özgürlük ve hukuk adına burnundan kıl aldırmayan fransa’nın bu ayıbına tanık olmak, insan hakları konusunda yanına yaklaşılamayan avrupa’nın en modern (!) ülkelerinden birindeki hapishanelerin, güvenlik sisteminin ne durumda olduğunu görmek de farklı bir tecrübe yaşatıyor seyirciye. ancak film asıl gücünü haksızlığa uğramış, masum bir insanın masumiyetini ispat edemeyişinin yarattığı acıyı yansıtmadaki başarısından alıyor. öyle ki insan “benim de başıma gelebilir, o zaman ne yaparım.” paranoyasına kapılmaktan alamıyor kendini. özellikle bizim gibi adil olmayan yargıya sayısız kurban verilmiş bir ülkede film çok daha anlam kazanıyor ve akla televizyonlardan şahit olduğumuz acı yaşam öykülerini getiriyor. başarılı kurgusu, hiç dinmeyen temposu ve güçlü oyunculuklarla her türden sinema seyircisini tatmin edecek filmlerden.
hesabın var mı? giriş yap