• pek çok terimde olduğu gibi bu terimin de işte aristotelesçi anlamı var stoacı anlamı var vs kabaca kelime anlamından başlayarak yazalım:

    temelde kelime anlamı "seçim" ya da "tercih" tabi buradaki seçim etik/ahlak/erdem gibi kavramlara bağlı bir seçimdir bunu da boulesis'ten ayırt etmek gerek. kelimenin pro ön eki alması da bir nevi "ön/asıl tercih", "seçilenlerden daha önce seçilen şey" hatta "diğerlerine tercih edilen şey" gibi bir anlam da katabilir. aristoteles bu seçim meselesini nikamakos'a etik'te 1111b'nin devamında ele alıyor ve seçim ile isteyerek yapılanlarla/istemeyerek yapılan şeyleri birbirinden ayırıyor. tercih, isteyerek yapılan şeyler arasında görülmüyor çünkü istemek hayvanlarda da çocuklarda da görülebilen bir şey olduğu için aristoteles bu ayrımı iradi bi zemine taşıyor (epiktetos kadar olmasa da) ve tercih ile irade yetisini yan yana getiriyor. aristoteles'e göre seçim olanaklılık dairesinde görülüyor ki gayet ilkokul seviyesindeki bir açıklamayla ölümsüzlük de istersiz ama tercih edemeyiz bu aptalca olur vs diyor ve yine aynı şekilde "sağlıklı olmayı isteriz, bizi sağlıklı kılacak şeyleri ise isteriz" gibi bir kaç örnekle mevzuyu özetliyor.

    prohairesis konusunda eudemos'a etik ile nikomakos'a etik'i ayrı ayrı karşılaştırmaya gerek yok ikisi de aynı şeylerin tekrarı gibi bir şey en azından ben bi fark göremedim. hatta yazdıklarım bulanık gelebilir o yüzden ben direkt size ilgili kısmı atayım gayet anlaşılabilir:

    https://imgur.com/a/ffxapeg

    bu terimi aristoteles'in -elbette önemsiz bir mevzu değildir ancak- epiktetos kadar da önemsemediği açıktır ya da bana öyle geldi her neyse konu epiktetos'a gelirse prohairesis daha cafcaflı bir anlama kavuşuyor ve bu sefer biz onu (günümüzdeki anlamına daha yakın bir anlamda) "irade" ile görüyoruz hatta biraz zorlarsak aristoteles'te iradenin de payının olduğu düz bir seçim (boulesis'ten farkını korumak kaydıyla yani düz bir istemek ile aynı anlamda olmamakla birlikte) iken epiktetos'ta "seçebilme becerisi" "seçebilme yeteneği" gibi anlamlara da gönderme yaptığını söyleyebiliriz. bu da aşikar biçimde bizi schopenhauer'ın will'ine eklemlenen volition'a götürür onun da adı epiktetos'ta prohairesis'tir işte. prohairesis epiktetos'ta insan için doğası gereği engellenemeyen bir şeydir ve bu nedenle insanın tüm isteme-seçim vb alanlarını kapsar o nedenle prohairesis aslında aristoteles'te olduğu gibi salt bir eyleme içeriğinden ziyade erdem içeriğine de kavuşur.

    şimdi biraz daha açalım: epiktetos, prohairesis'i aslında dünyaya karşı bir tutum olarak vurgular yani bizim dış nedenlere olan bağımlılığımızı ya da bağımsızlığımızı da ölçen bir "meleke" gibi bir şeydir. bizim prohairesisimiz bizi özgürleştirir ve bağımsızlaştırır ancak bu yetiden mzudarip isek işte o zaman "dışarıya" bağımlı bir hale gelir ve iradesiz bi biçimde ortalıkta dolanır dururuz. aristoteles prohairesis'i bizi hayvanlardan ve çocuklardan ayırmak için kullanırken, epiktetos bizi aptallardan ayırmak için kullanır (mubalağa bana ait). schopenhauer dedim yukarıda ama bunu doğrudan schopen ile birlikte düşünmeyin çünkü schopen'in felsefesindeki karşılığı biraz daha metafizik bir hal alıyor nasıl desem daha bi platonik ya da kant'ın a priori kafasına doğru giden bi irade var orada burada (epiktetos ve aristoteles'te) daha sakin bi anlamda kullanılmış.

    benim baktığım iki çeviride prohairesis için w. a. oldfather (isme gel) choice terimini kullanmış ki bu biraz sakat ama a. a. long diye bir amca volition kelimesini seçmiş ki bu daha doğru gibi geldi. neyse bu bizim için çok önemli değil biz sadece buradaki prohairesis'in temelde iradeyle ilgili/irade sahibi olmakla ilgili olduğunu bilelim yeter.
  • antik yunan felsefesine ait bir terim. stoa okulu ile özdeşleşir. terim, bir kişinin özgür iradesi veya seçimine vurgu yapar. stoacı filozoflar, özellikle epiktetos, etik düşünce ve davranışları anlamak için kullanır daha çok. dış dünya koşulları üzerinde her zaman kontrol sahibi olunamayacağını öne süren stoa okulu için kişinin prohairesis aracılığıyla içsel durumlarına ve tepkilerine yaklaşımı, bu minvalde karakterini ve ahlaki duruşunu da belirler. ki dananın kuyruğunun kopacağı nokta tam bu noktadır bu yüzden.
  • prohairesis, bireyin akla dayalı seçimler yapma yeteneğini ifade eder ve kişinin ahlaki ve entelektüel karakterinin özü olarak kabul edilir. stoacılıkta prohairesis, insan ruhunun, kişinin kontrolündeki yargılardan, kararlardan, niyetlerden ve eylemlerden sorumlu olan yönü olarak görülür.

    dış olaylar kontrolümüz dışında olmasına rağmen içsel durumlarımız, arzularımız, nefretlerimiz, yargılarımız ve tepkilerimiz üzerinde mutlak otoriteye sahip olduğumuz şeklindeki stoacı inancın özünü vurgular. stoacılara göre prohairesis, insanları diğer hayvanlardan ayıran şeydir çünkü etrafımızdaki dünyaya nasıl tepki vereceğimizi seçmek için aklı kullanma kapasitesini içerir.

    epiktetos, sıklıkla prohairesis'i tartışarak özgürlük ve mutluluğa ulaşmadaki rolünü vurgulamıştır. zenginlik veya sağlık gibi dışsal şeylerin, elimizden alınabileceği için gerçekten bizim olmadığını savunmuştur. gerçekte bize ait olan şey, prohairesisimiz, hayatın sunduğu her şeye karşı tutumlarımızı ve tepkilerimizi seçebilme ve ölçülü bir şekilde ortaya koyabilme yeteneğimizdir.

    erdemli bir prohairesis geliştirerek kişi dış olaylardan etkilenmeden kalabilir, iç huzuru ve sakinliği koruyabilir. bu, erdem ve ortak iyiyle uyumlu seçimler yapmayı, eylemlerimizi yönlendirmek için aklı kullanmayı ve etkileyebileceklerimiz konusunda erdemli davranmaya çalışırken değiştiremeyeceğimiz şeyleri kabul etmeyi içerir.
hesabın var mı? giriş yap