• imam hatiplilierin iq seviyesini yükseltmenin imkansiz oldugunu anlayan sistemin, türkiye'nin en iyi üniversitelerine ambargo koyan köklü okullardaki parlak genclerin iq seviyesini düsürme projesidir.
  • türkiye cumhuriyeti tarihinin milli eğitimde en kötü dönemleri yaşanmaya devam ediyor allah’a şükür.

    haberiniz var mı bilmiyoruz ama anlatalım azıcık.

    her şey aslında milli eğitimi nasıl düzeltiriz diyenler yüzünden çıktı. bu mevzu önce 28 şubat döneminde başladı.

    hikmet uluğbay imam-hatiplerin önünü kesmek için taklalar atardı. attı da zaten. yüz binlerce gencimizi mahvettiler. kimisi okulu bıraktı, kimi yurtdışında okumak zorunda kaldı. kazanan ise kemal atatürk’ün aziz destekçileri olmuştu. millet yine kaybetmeye mahkumdu. çünkü millet kaybetmeye mahkum canlılar grubudur. her şeyi bilen ama hiçbir şeyden anlamayanların elinde delirip gidiyorduk.

    her şeyi bilen ama hiçbir şeyden anlamayanlar elinde delirip gitmeye devam ettik sonra. hüseyin çelik gibi muhteşem ötesi bir bakan gelince torpil, adam kayırma gibi sıradan şeyler daha da sıradanlaştı. milli eğitimde torpil ve adam kayırmacılıkla islamiyet’i yaymak diye güzel bir icat çıkardılar.

    ardından nimet çubukçu, ardından ömer dinçer de islamiyet’i torpille ve adam kayırma yöntemiyle yaydıkları için herkes mutluydu. bütün fetöcüler en iyi makamlara getiriliyor, çalınan soruları islamiyeti yayma aracı olarak görüyorlardı. uzun süre kimsenin sesi bu konulara çıkmadı.

    hatta bu çalınan sorular ile ilgili bas bas bağıranlar ergenekoncu, vatan haini ilan ediliyor; biraz daha seslerini yükselttiklerinde cehenneme gönderiliyorlardı. her şeyi bilen ama hiçbir şeyden anlamayanlar yüzünden.

    ismet yılmaz’ın milli eğitim bakanı olmasıyla her şey daha da kötüye gitmeye başladı hamdolsun. çünkü sayın bakan’ın da derdi milli eğitime neşter vurmaktı. neşter vurdukça kan aktığını görmeyenlere anlatacak tek sözünüz olamaz.

    proje okul diye bir mevzuat çıkardılar. buna göre aynı okulda 8 yıl görev yapanlar başka okullara gönderilecek; o okula atanan müdür ise kendi kadrosunu kurabilecekti. görüntü harika.

    peki sizce her şey böyle olur mu türkiye’de? elbette hayır. müdür atamaları yapılırken kaide şu olacak tabi ki. partiden bir referans var mı? biliyorsunuz referans, refere etmek kökünden gelir ki refere eden ehildir, güvenilirdir, emin sıfatını taşır. oysa burada işini iyi yapandan ziyade referansı en iyi ve en yüksekte bulunanlar kazanacaktır. maalesef böyledir. hem de çok maalesef.

    okullar eylül ayında açıldı. ekim ayının ortasında öğretmenlerin atamasını en uzak ilçelere yapmak eğitime neşter vurmak olarak algılayan bu insanlar neyi amaçlıyor, neden böyle yapıyor bilen yok. olanlarsa susmak zorundalar. çünkü olağanüstü hal ülkesiyiz. okulları proje okul yapıp beddua almasalar rahat etmeyeceklerdi. çünkü gözlerini bürüyen şey bu milletin gözünden kaçmayacak. belki bugün, belki yarın. o okullara atanan öğretmenler biliyorsunuz uzaydan geldi ve müthiş bir eğitim sunacaklar. bir eğitim alan onlardan bir daha eğitim almak isteyecek. 8 yılını dolduranlar ise nereye giderse gitsinler önemli değil. zaten onlarda umut hiç olmamıştı.

    birçok öğretmen evini tutmuş, yıllık planını yapmış, çocuğunu evinin yakınındaki okula kaydetmişken ekim ayında onları sürgüne yollayarak eğitimi düzelten milli eğitim bakanlığı, islamiyet’i yaymaya devam etsin.

    öyle şeyler duyuyoruz ki hayretler içindeyiz. özürlü çocuğunu çalıştığı okula yakın bir yerde kaydettiren öğretmenin tayini ansızın 50 km öteye çıkarılıyor. üstelik istanbul gibi ulaşımın huzur içinde gerçekleştiği bir yerde. bu sadece küçük bir örnek.

    öğretmenleri temsil eden sendikaların dertleri ileride mebus olmak olduğu için bu tür gereksiz konulara elbette zaman ayıramıyorlar. esas olan her zaman koltuktur.

    allah size akıl, izan, insaf versin.

    bayım! o neşteri elinizden usulca bırakır mısınız? biz kendimizi yaralarız.

    izdiham
  • destekleyenlerin ne için desteklediği belli olmayan ve acilen vazgeçilmesi gereken uygulamadır. zira farklı seslere ve renklere karşı olan hiçbir zihniyet ilerleyememiş ve huzurlu olamamıştır. herkesi tek tip yapma niyetinde olan yönetimler, günü gelmiş, kendi kanlarında boğulmuştur. ayrıca, kaç kişinin farkında olduğunu bilmesem de, bu ülke hepimizindir ve sanatçıya, aydına, yazara ve yazamadığım daha bir sürü meslek grubuna ihtiyacımız vardır. sizce de yok mudur?
  • hazır lgs sınavı bir rezalet olarak gündemdeyken; lise giriş sınavları bahane edilerek prestijli liseler üzerinde oynanan oyunlara, köklü tarihe ve belli bir geleneğe-kimliğe sahip olan liselerin kadrolaşmak için nasıl sıradanlaştırıldıklarına dikkat çekmek istiyorum.
    meb'in çok önemsediği proje okul uygulaması temelde neye tekabül ediyor bir görelim ve bakan beye cevaplaması için sorularımızı soralım:

    proje okul projesi meb tarafından mart 2014’te uygulamaya konuldu. bakan onayı ile proje okul olarak seçilen okullara yönetici ve öğretmen atamalarını da milli eğitim bakanı doğrudan yapacaktı. ilk etapta kırk okul ile başlayan proje okul uygulaması kısa sürede 155 okula ulaştı. türkiye’nin en köklü ve gözde liseleri de proje okul kapsamına alındı.
    kurum kültürü oturmuş, geleneği olan, yüzde 0,1’lik dilimle öğrenci alan, akademik başarısı oldukça yüksek, öğretmenini ve yöneticisini sınava tabi tutarak alan bu okulların proje kapsamına dâhil edilmelerinde sorun yok gibi gözüküyor değil mi?
    öyle değil maalesef. bu, prestijli okulların adım adım niteliksizleştirilmesinin ilk adımıydı zira.

    ikinci aşama olarak ara nakillerde taban puanın kaldırılmasıyla bu prestijli okullar çok düşük puanlı öğrencilerin bile girebildikleri okullar haline getirildi.

    üçüncü aşama ise 2016 yılında bu okullarda büyük bir öğretmen ve yönetici tasfiyesi olarak gerçekleşti. şöyle ki;

    meb, 1 eylül 2016’da resmi gazete’de yayımlanan "özel program ve proje uygulayan eğitim kurumları yönetmeliği" ile proje okullarda sekiz yıl görev yapmış olan tüm öğretmenlerin ilçelerindeki herhangi bir okula atamasını yapmaya başladı. böylece proje kapsamına alınan okullardaki 1200’e yakın öğretmen ve idarecinin görev yerleri değiştirilerek yerlerine herhangi bir kriter gözetilmeden atamalar yapıldı.
    yapılan bu atamalar, vakıfların ve mezun derneklerinin ilgi ve desteğiyle nitelikli hale gelmiş olan okullarının kimliksizleştirilmeye çalışıldığından yakınan öğrenci ve velilerin protestosu ile karşılandı. fakat meb hiçbir şekilde geri adım atmadı.

    üçüncü aşama:
    2016 yılında yönetmelikte yapılan değişiklikle, bir okulun proje okul olması için "merkezi sınavlarda kendi türünde başarı ortalamasına göre il genelinde ilk beş dereceye sahip olması” ile “okulun açılış tarihi, yapısı veya yetiştirdiği devlet adamları itibarıyla tarihi nitelik taşıması” şartları kaldırıldı.

    2017’de teog’un kaldırılmasıyla proje okul uygulamasında yeni bir süreç başladı. sınavla öğrenci alacak olan tüm liseleri proje okul kapsamına aldılar ve tematik okulların da kapsama alınmasıyla proje okul sayısı 2000’li sayılara ulaştı.

    2018 temmuz’unda yönetmelik tekrar değiştirilerek proje okul olma kriterleri iyice kolaylaştırıldı. artık belirlenen 6 kriterin sadece 1’ini taşımak yeterli olacaktı proje okula dönüşmek için.
    aynı yönetmelikte bu okullarda çalışan öğretmenlerin görev sürelerinin yeni yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle başladığı belirtildi. böylece 2014’te bu okullara atanan "makbul öğretmenler" göreve yeni başlamış olarak kabul edildiler ve zaman kazanmış oldular. ayrıca 4+4 olan görev süresinin 2 yıl daha uzatılabileceği maddesi getirilerek maksimum süre 10 yıla çıkarılmış oldu.

    gelelim bu okullarda çalışacak öğretmenlerin nasıl belirlendiğine:

    bu okulların öğretmen atama sistemi duyuruya bile çıkmadan tamamen keyfi bir şekilde yürütülüyor. yönetmeliğe göre okul müdürü teklif ediyor, il bakanlığa gönderiyor, bakan da onaylıyor.
    sistem bu haliyle bile olabildiğince istismara açık iken devreye başka faktörlerin girmesi, sendikanın müdahalesi, referans ilişkileri, kayırma vs. ile hiçbir kriter, liyakat, yeterlilik gözetilmeksizin atamalar gerçekleştiriliyor.
    böylece eğitim sistemi içerisinde oluşturulan "ayrıcalıklı okullara"; niteliği, donanımı, formasyonu bilinmeyen ama bürokraside sırtını dayadığı tanıdığı olan veya sendikayla yakın teması olan kişiler dolduruluyor.

    ayrıca bu okullara atanmak 4 yıl veya 8 yıl orada görev yapmayı garantilemiyor. eğer idare dilerse sizin görevinize son verip herhangi başka bir okula gönderebiliyor. dolayısıyla mutlak itaat isteyen bir yapı içerisinde öğretmenin her an gönderilme korkusuyla pasifleştirilmiş halde çalışması söz konusu. keyfe keder yapılan atamalar kişisel kriterlere göre sona erdirilebiliyor.
    bu konuda idari yargı kararları da hukuk devleti kavramını sorgulatacak derecede dikkate alınmayabiliyor, yargı kararlarına uygun değişiklikler yapılmayabiliyor.

    milli eğitim bakanı ziya selçukun şu soruları cevaplaması gerekiyor;

    -proje okul nedir, ne işe yaramaktadır?

    -sistem içerisinde farklı bir sisteme sahip olan; bütçesiyle, atama düzeneğiyle ayrıcalıklı konuma sahip olan bu okulların özelliği nedir? bu okullar hangi ulusal veya uluslararası projeye imza attılar? hangi konuda fark yarattılar?

    -bu okullar belirlenirken hangi kriterler gözetildi?

    -sayıları giderek artan, çoğaldıkça da niteliksizleşen bu okullar, her fırsatta en büyük rüyanız olduğunu söylediğiniz ülkedeki okullar arası eğitim farklılıklarını kaldırma hedefinizle ne kadar örtüşüyor?

    -lgs sistemini getirerek; kurum kültürü olan, yüzdelik dilimi yüksek yüzlerce okulu sınav listesinden çıkararak mahalle mektebi haline getirip de sınav listesinde kalan okulları proje adı altında farklı bir yönetmelikle kadrolaşma amaçlı kullanılan yerler haline getirmenin mantıklı izahı nedir?

    -okulların ismini proje yapıp içini boşaltmak, deneyimli kadroları tasfiye edip köklü okulları sıradanlaştırmak ve torpille, kayırmacılıkla kadro oluşturmak eğitim sistemimizin hangi açığını kapatmış olacak?

    -bu okulların yönetici ve öğretmenleri atanırken hangi objektif kriterler gözetilmektedir? bu okullara seçilen öğretmenler yüksek lisans mı yapmış, iyi derecede yabancı dil mi biliyorlar, yurt dışında doktora mı yapmışlar?

    -neden eskiden olduğu gibi bu tarz okullara öğretmen ve yönetici atanırken sınav yapılmıyor, objektif şartlar belirlenmiyor? devlet kurumlarına keyfi bir şekilde nasıl atama yapılabilir?

    -öğretmenler arasında neden proje okul öğretmenleri ve diğerleri gibi bir ayrıma neden olunuyor? bir okulu belli anlayışta öğretmenlerle doldurmak, okullarda kadrolaşmak, okulları bizim oğlanlarla doldurmak milli eğitimin hangi yarasına merhem olacak?
hesabın var mı? giriş yap