• ‘makbul alevilik’ adlı kitapta günümüz ulema anlayışının, "makbul alevi" olarak idealize ettiği modelin aslında tipik bir proto-sünnilik sürecine girişin başlangıcı olduğu vurgulanmaktadır. yazarın bu kitabın temelini oluşturan öncesinde yayınlanan "ulemanın asimilasyon modeli: makbul alevilik" adlı makalesinde "proto-sünnilik" şu şekilde ifade edilmiştir:

    --- spoiler ---

    homojen islam anlayışının yarattığı makbul alevilik sayesinde, mutlak sünniliğe götüren bir asimilasyon modelinin geçişi tamamlaması öncesindeki son evredir. proto-sünnileşen aleviler yaşadıkları asimilasyon evreleri içerisinde çevresindeki birçok alevi’nin de zihinlerini bilişsel krizlerle bulandırarak mutlak sünniliğe sürüklemektedir. ayrıca, ulemadan ‘müslümanlık’ payesi alabilmek için sünnileşirken giyinilen kalıpları da aleviliğe idealize etmeye çalışan proto-sünnilik, aynı zamanda giderayak aleviliğin içini boşaltmak amaçlı kullanılan bir araç niteliğindedir.

    oysa aleviler zaten ulemanın tarif ettiği kalıplardaki bir inanca sahip olmadıkları için yüzyıllarca şeyhülislamların katli vacip kıldığı “canları, namusları ve malları müslümanlara helaldir” fetvalarının korkularıyla yaşamışlardır. ‘camiye giderim, ramazan orucunu tutarım, hacca gider kabe’yi de tavaf ederim’ diyerek makbul alevilerden beklenen, zahiri islam’ın formel inanç pratiklerini artık tamamen benimseyerek proto-sünnileşen aleviler ulemanın müslümanlık imtihanını geçerken, aynı zamanda alevilik kimliğine de veda edeceği bir ‘geçiş’ sürecine girmektedir.

    osmanlı döneminde katliamdan ürken alevi köylerine (asimilasyon merkezi niteliğindeki) camileştirme çalışmalarının yoğun bir şekilde gerçekleştirilmesiyle, asimilasyon sürecini tamamlayıp müslümanlık imtihanını başarıyla veren anadolu ve trakya’daki yüzlerce yerleşkenin alevilik geçmişleri bugün sadece bir nostaljidir. osmanlı sonrasında günümüze değin süregelen baskın iradenin de aleviliğin fiziken var olmasının bedeli olarak fikren dönüştürülme beklentisi, kütahya örneği gibi alevilerin nüfus bakımından özellikle seyrek yoğunluklarla yaşadıkları bölgelerde ciddi bir karşılık bulmuştur.

    günümüzde halen asimilasyon sürecinde olan bazı alevilerin gündeme yansıyan son örneği ise; türkülerin ulu çınarı olarak anılan neşet ertaş’ın defin işlemleri esnasında medyaya yansıyan (en köklü alevi topluluklarından abdal geleneğindeki) yakınlarıdır. neşet ertaş nezdinde bir alevi ozanının asimilasyon sürecine itilen yakınları teşvik edilerek sünni erkanına göre defnedilen örnek bir model olması, akp hükümetinin devlet töreniyle tüm kadro neşet ertaş’ın cenaze merasimine gösterdiği özel ilginin altında yatan en önemli nedendir.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap