• psikoloji bağlamında psikolojik dayanıklılık
    kavramı, terslikten, belirsizlikten, çatışmalardan, hatadan, gelişmeden ve artan sorumluluktan tekrar kendini toparlama için kişisel pozitif psikolojik kapasite olarak tanımlanabilir.
    bağlanma bir kişinin korktuğunda, yorulduğunda veya hasta olduğunda bir figürle ilişki kurmak ya da yakınlık aramak için duyduğu güçlü bir istektir. bağlanma stilleri ise bireyin kendisini ve diğer insanları nasıl gördüğünü açıklayan sosyal etkileşim durumudur. dört
    bağlanma stilinden (bkz: bağlanma stilleri) biri olan güvenli bağlanmaya sahip olan kişiler hem kendileri hem de başkalarını olumlu görme eğilimindedirler. kişiler arası ilişkilerinde kişisel özerkliklerini yitirmemeyi başarmaktadırlar. psikolojik dayanıklılık ise kişilik özelliği olarak
    değerlendirildiğinde, bağlanma stilleri açısından güvenli bağlanan bireylerin psikolojik dayanıklılıklarının daha yüksek olması beklenmektedir. yani psikolojik dayanıklılığın güvenli
    bağlanma ile pozitif bir ilişkisi olduğunu düşünebiliriz. güvenli bağlanma düzeyi yükseldikçe bireyin duygu odaklı başa çıkma seviyesi de artmaktadır. psikolojik dayanıklılık ve güvenli bağlanma ayrı olgular olmasına rağmen birinin gelişimi diğerinin gelişimini olumlu etkiler.
  • (bkz: resilience)
  • günlük olaylar içerisinde bizi üzen, sıkıntıya sokan her türlü konuda gösterdiğimiz uyum.

    (bkz: güvenli bağlanma) psikolojik dayanıklılık açısından çok önemli. bebeğin ihtiyacı olduğu anda ona hem fiziksel hem duygusal sıcaklık vermek gerekiyor. bizi seven, bize bakım veren insanların yanında rahatlamayı öğrenirsek, kendi kendimizi de rahatlatabilme yeteneğini geliştiriyoruz ve insanlara gerekli durumlarda yardıma ihtiyacımız olduğunu söyleyebiliyoruz. aynı zamanda, güvenli bağlanma duygularımızı ifade edip yönlendirmemizi sağlıyor. bu neden önemli? çünkü duyguları konuşmak psikolojik sağlamlığa giden yoldaki en temel adımlardan biri.

    bu arada psikolojik dayanıklılık doğuştan gelen bir beceri değil, sonradan öğrenilebiliyor ve geliştirilebiliyor.

    psikolojik dayanıklılık aynı zamanda içinde bulunduğumuz durumu yorumlama biçimimiz. dayanıklılığı yüksek kişilerin birkaç tane ortak özelliği var. bunlar;

    1. gerçeği olduğu gibi kabul edebilme hali
    2. yaşanılan zorluklardan anlam çıkarabilme: bu, çok umutsuz bir durumda bile hayatta kalmak için bir neden bulabilmeyi sağlıyor.
    3. bulunulan duruma rağmen ayakta kalabilme ve meydan okuyabilme

    bunlara ek olarak; merak, duygusal farkındalık, özyeterlilik, dışadönüklük, sorun çözme becerilerinin yüksek olması, kavramsallaştırma becerisi, özdisiplin, özsaygı ve esneklik de psikolojik dayanıklılığı yüksek kişilerin özellikleri diyebiliriz.

    psikolojik dayanıklılık bir başlangıç, sürdürülebilmesi için de başa çıkma kaynaklarına ihtiyacımız var. psikolojik dayanıklılığımız var olan durumda ayakta kalmamızı; başa çıkma kaynaklarımız ise hayatta kalmamızı ve hayatımızı sürdürebilmemizi sağlıyor. bunlar inanç, duygu, sosyal, yaratıcı, bilişsel ve fizyolojik yönlerimiz.

    inanç yönümüz, değerler sistemimiz sağlamsa içinde bulunduğumuz duruma anlam yüklememizi kolaylaştırıyor. duygu yönümüz, duygularımızı farkına varabilmemizi sağlıyor ve bunların dışavurumunu kolaylaştırıyor. duygu dışavurumlarımız konuşmak, gülmek, ağlamak gibi sözel bir şekilde veya yazmak, çizmek gibi sözel olmayan şekilde gerçekleşebiliyor. sosyal yönümüz, bir gruba ait olmak ve onun içerisinde yer almak anlamına geliyor. bilişsel yönümüz, bilgi alma ve toplama ihtiyacımıza karşılık geliyor. bilgi topladığımızda daha güvende hissediyoruz ve bu yönümüz düşünce sistemimizi düzenlemede oldukça önemli. fizyolojik yönümüz ise içimizde ifade edemediğimiz enerjinin beden hareketleriyle dışarıya çıkma halini kapsıyor. bu altı kaynağı çok değişik versiyonlarda kullandığımız için kişiye özgü baş etme biçimleri ortaya çıkıyor.
  • •kitap incelemesi•

    psikolojik dayanıklılık
    yazarlar: steven m. southwick, dennis s. charney
    yayınevi: iletişim

    faydasız

    iyi bir araştırma ve rehber kitabı olmakla birlikte, bir daha asla bu tür bir psikolojik kitap okumamaya yemin ettim. faydasız.

    bilimsel araştırmalara dayalı bu tür kitaplar okumak yerine, psikoloji ile ilgili aykırı, felsefî, anarşist veya çizgi dışı eserler okumayı yeğlerim (örn. insanın anlam arayışı, viktor e. frankl; mutsuz olmak, wilhelm schmid; stoacılar, nietzsche, tasavvuf, vb.).

    bazen kuru araştırma sonuçlarına değil de, içinde bulunduğun hâli tanımlayacak süslü sözlere, hatta aforizmalara ihtiyaç duyulur. sorununun, makul adımlarla iyileştirilmesi gereken bir rahatsızlık değil de, yüce ve aşkın bir çıkmaz olduğuna inanmak istenir. başka insanların tecrübeleri ise bu hususta hiç işe yaramayabilir… nihayet ne yapılacağını herkes içten içe bilir. mesele, kendine bir anlam kazandırmaktır.

    gerçi, yersiz bir mucize beklentisini hiçbir metin karşılamaz ama, olsun…
  • ülkece içerisinde bulunduğumuz durum itibari ile maşallahımız var!
hesabın var mı? giriş yap