• henri georges clouzot'nun en iyi filmleri arasında sayılan, 1947 yapımı bir polisiye klasiği.
    (bkz: 36 quai des orfevres)
  • "fransa'nın alfred hithcock'ı" olarak da bilinen henri-georges clouzot'nun yönettiği bir film noir, bir polisiye, bir klasik. enfes bir film. clouzot bu filminde de bir adet cinayeti merkeze koyup bu cinayet üzerinden etkileyici bir öykü anlatır. hitchcock'la sıklıkla mukayese edilmesinin nedeni tam da budur. pek çok filminde tıpkı hitch amcamız gibi cinayetler işlenir. bu filminin başlangıcında bizleri kıskanç bir koca (maurice) ve ünlenme heveslisi eşiyle (dora) tanıştırır. bir gün maurice, dora'nın bir adamın yemek teklifini kabul edip onun yanına öğrenir. kıskançlıktan gözü döner, silahını alır, evi basar ama herif çoktan ölmüştür. öldüren de dora'dır. olaylar gelişir. film noir'in gerektirdiği ışık ve gölge oyunları, famme fatale hatun, şovlar, kıskançlık, soruşturma, dedektif, yalanlar, entrikalar gibi pek çok şeyi haliyle bu filmde de bulmak mümkün. gene pek çok film noir'de olduğu gibi bir aşk üçgeni de vardır.

    ama klasik film noir'lerden farklı tarafları da var: mesela dora, famme fatale özelliklere sahip olsa da kötü birisi değildir ve maurice'i fazlasıyla sevmektedir. aynı şekilde dora'nın arkadaşı da maurice'i sevse de aralarına girmeye teşebbüs etmez, platonik takılır, onlara her konuda yardımcı olur. bir diğer farksa filmin tonunda ortaya çıkar. "quai des orfevres" gerilimli bir polisiye/film noir değil, başından sonuna dek kara mizahın hakim olduğu bir polisiye-film noir. gerilim janrını hitchcock kadar iyi kullanan (bkz le salaire de la peur) clouzot bu kez gerilimi filmine dahil etmemiş. neticede film yönetmenin en iyi filmlerinden bir tanesi. kimilerine göre en iyisi. ama ben le salaire de la peur'u daha çok başarılı bulurum.
  • hollywood esintisi hissedilen 1948 yapımı bir fransız işi film noir.

    --- spoiler ---
    jenny eve döner ve yemek yapmakta olan maurice ile göz göze gelir. maurice yemeği ocakta unutarak jenny'e yönelir ve jenny ile birbirlerine aşkla bakarlar. tam bu sırada sahne maurice'nin ocakta unuttuğu yemeğe geçer ve yemeğin taşmasıyla ikilinin o anda mercimeği fırına verdiğini anlarız. bu, çok iyi bir freudyen sahnedir ve tahminimce alfred hitchcock, north by northwest'in finalindeki tünele giren treni bundan ilham alarak çekmiştir.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap