• "tuhaf bir kıyamet+kırkbir şiir" başlıklı bir kitapta rabia hatun'un şiirleri ve üzerine yazılan önemli yazılar toplanmıştır. kitabı enis batur hazırlamış, editörlüğünü sabri koz üstlenmiştir.
  • eksi sozlukte de var boyle hatunlar/sultanlar. nasil yuce nasil ulu bilge insanlar... her sozleri kelam gibi.
  • nazım*piraye'ye bursa hapishanesi'nden yolladığı tarihsiz bir mektupta 13. asırda yaşamış bir kadın şairden bahsetmiş ve "sana karşı duyduğum aşkın çeşidini bundan yedi yüz yıl önce bir kadın yazmış diye hem o kadını kıskandım, hem de hayran oldum. bak sana yazayım" diyerek aşağıdaki şiirini yazmıştır.

    olsandı sen sema, olsandı sen hava,
    alsamdı men seni dem dem, nefes nefes.
    olsamdı ben mekân, olsandı sen zaman
    eflâki dolduran bir aşk olurdu bes.

    bir kâsedir alev dolu, gönlüm yana yana,
    ben ta senin yanında dahi hasretim sana.
    yaşlar dökende söndüremez ateşimi su,
    sunsan elinle kanımı, içsem kana kana.
  • rabia hatun şiirlerinde kullandığı bazı kelimeler sebebiyle gerçekliği tartışılmış bir şairdir. gerçekliği tartışılmakta haklıdır çünkü rabia hatun bir yalanın içindeki gerçekliktir bütünüyle.
    rabia hatun şiirlerinin keşfi ismail hami danişmend tarafından yapılmıştır. azeri lehçesine yakın olan bu şiirler divan şiiri gibi görünse de aslında gerçek çok farklıdır.
    ismail hami danişmend bu gerçeği 17-24 eylül 1948 tarihli akşam gazetesindeki köşesinde açıklamıştır: aslında bu şiirler ismail hami danişmend'in büyük aşk duyduğu ve genç yaşta ölen eşi nazan danişmend'e aittir.

    edit: imla
  • murat bardakçı'nın açıklamasına göre şiirleri yayınlayan kişi ismail hami danişmend dir. lakin fuat köprülü şiirlerin içinde bir kelime bularak bunun o döneme ait olamayacağı yazmıştır. bu olay üzerine ismail bey "ölüleri rahat bırakınız bu şiirler benim rahmetli eşim nazan hanıma aittir." diyor. buraya kadar doğru biliyoruz lakin murat baradakçı şiirlerin yazılı olduğu orjinal kaynağından göstererek bu şiirlerin ismail hami bey'e ait olduğunu söylüyor.
  • kim olduğu tartışıladursun, şiirlerine bayıldığım harikulade bir şaire..

    muhsin kızılkaya birçok edebiyatçının görüşleri ve tartışmalarına yer verdiği, ayrıntılı bilgiler ve ilginç detaylarla dolu rabia hatun'un kim olduğu/olabileceği üzerine ilgi çekici bir yazı kaleme almış.

    buyrun; rabia hatun vak'ası
  • sen gülce bilirsin, ne diyor dinle şu güller
    kulkul dediler hep şu kadehlerdeki müller
    gül, mül sana soy sop gibi dert anlatır ammâ
    bir bilmediğin dil konuşur gamlı gönüller!

    bir kâsedür alav dolu gönlüm yana yana
    men tâ senün yanunda dahi hasretem sana!
    yaşlar dökende söndüremez âteşimi sû:
    sunsan elünle kaanumu içsem kanâ kanâ

    pâyin sadâsı gelse de sen hiç gelmesen
    men dinlesem kıyâmete dek vuslat istemem
    bulsam izinle semtini ol semte irmesem
    aşsam zamânı hasretin encâmı gelmeden.

    cânân içimdedir, nitekim cân içimdedir
    vuslatla hasretin yeri hep bir biçimdedir
    neş'eyle hüznü fasl edebilmek ne haddime
    hicran içimde vasl ile bir hoş geçimdedir
    sana bilmem niçün, nasıl her an

    en sevdiğim bölüm şiirin üçüncü kıtası benim;

    pay'ın sadâsı gelse de sen hiç gelmesen'.yani 'ayağının sesi gelse de sevgili, sen hiç gelmesen'.... şair buradaki 'hiç' kelimesini öyle uzun kullanır ki, okuyucu bu hiç'in kıyamete kadar süreceğini düşünür. divan şairi sevgilisinin sadece ayağının sesini dinleyerek aldığı hazla, kıyamete kadar yaşayabilecektir. şairin sevgilinin sadece ayak sesini dinleyerek mutlu olması, sevgilinin gelmesini istememesi ise; gelmenin gitmeye yani ayrılığa bir yol olduğunu düşünmesindendir. oysa şimdiki sevgiler için 'gelsin, tükensin ve gitsin' deniyor.
hesabın var mı? giriş yap