rakı zamanı
-
biranın öğlendir mesela,
cin toniğin akşamüzeri,
şarabın geceye doğru,
rakı nın zamanı hep'tir.
yazdır, kıştır, bahardır. -
karpuz kabuğu denize düştüğünde*, kamyonların taşıdığı kavunların kokusu burnunuza çarptığında...
evvel zaman içinde, kalbur saman içinde...
laz-bulgar kırması bir mürebbiye ile erzincan-erzurum dolaylarından sözde malatyalı bir lady in red rastlaşır.
önce kendilerini nargile dumanında boğarlar. ardından rakı sofrasına kurulurlar.
arka masada sazı eline almış olan, çok kral bir abla...
yeşil ayna takındın mı beline
gelin kurban olam tatlı diline anam diline
sen düşürdün beni âlem diline
kendi melül melül gözü yaşlı da yar sen sefa geldin
benim ile mercimeği daşlı da yar sen sefa geldin
hava sıcak, rakı soğuk, toprak sıcak, mezeler soğuk...
- bu harareti kursağımızdan geçecek bir yudum rakı bastırır mı?
- maksat, niyetimiz belli olsun.
yazımı kışa çevirdin
bak gözümde yaşa leylam
mevlam ayrılık vermesin
gökte uçan kuşa leylam
kadeh kaldırmak gerek şimdi. ama adabınca:
"bir başka rakı sofrasında başlayan tanışıklığımız boyunca başımıza gelen ve bugün bu masada tekrardan bir araya gelmemizi sağlayan her şeye..."
kaşların karasına
kurbanım arasına
ancak sen melhem olun
göynümün yarasına
araya biri mi giriyor ne? bet bir ses. evet haklı, kötü olmaktan daha fenası, kötü olduğunun farkına varmamak. bundan daha beteri ise iyi olduğunu sanmak.
sustu, neyse ki...
yandı bağrım yandı aşkın elinden
bir de sen yakıp gönderme beni
ben mecnun olmuşum sevda çölünde
yeniden mecnuna dönderme beni
ben mecnunum diyene leyla çok... gel içelim, "yedi ayın yedilere, kırklara karışmamasına..."
sıra sıra gelen mektep uşağı
neden eller geldi zöhrem gelmedi
görme biçimlerini john berger çıkarmadı ya.
"bu bir lütuf... görme biçimini değiştirdiğinde değişecek olan dünyaya..."
gül kuruttum gül kuruttum
yari sinemde uyuttum*
yar söyledi ben unuttum
ah akabinde düştü gönül
yardan ayrılması müşkül
"işte şimdi, masamıza konuk oluveren neşet ertaş'a içiyoruz..."
bilemedim kıymatını kadrini
hata benim günah benim suç benim
eliminen içtim derdim zehrini
hata benim günah benim suç benim
"kalpten kalbe bir yol vardır görülmez / gönülden gönüle yar oy yol gizli gizli...
gizli yolları aşikar eden dostluğumuza..."
ben her gece sarhoşum derdimden böyle
aşk yolunda berduşum, kaderim böyle
felek benim yazımı kışa çevirdi
fırtınaya kapılmış aşığım böyle
"alemin, uğruna, yüzü suyu hürmetine yaratıldığı aşka..."
bazen bir elin saçları okşayışında belli ediverir kendini.
hiç beklenmeyen bir anda...
sevda gitmiyor serde de -amanın leyla leyla-
düşürdün beni derde de -böyle yarim böyle-
zülüflerin dökülmüş de -amanın leyla leyla-
al yanağına perde de -öyle yarim öyle-
son kadehimiz kalksın, kalemle yazılmayan kelamı dil ile yazsın:
"kulun aşkla yanışına..." içelim.
hubb'dan gelen, kazası olmayan muhabbetimize içelim.
gelmiş rakı zamanı...
varsın yavaşça geçsin gitsin.
** -
balkonu yikayip sandalye ve masa atildiktan sonra ak$am serinliginde mucize nağmeler ile birlikte gelen zamandır.
-
ayvalık'ta herhangi bir zaman...
en güzel zaman, en hakiki... bütün zamanların anason kokusu kadar has olması için... sağlığınıza...
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap