• daha fazlası için(bkz: monetarizm ve rasyonel beklentiler teorisi).
  • rasyonel beklentiler hipotezinin dayanak noktası ekonomik değişkenlerin sistematik süreçlerle oluşturulmasıdır. zaman boyunca, ekonomik aracılar bir değişkeni belirleyen sürecin ne olduğunu öğrenir ve o değişkene ilişkin beklentileri düzenlemek için bu bilgiyi kullanırlar. bireyler, değişkenle bağlantılı olan beklentilere ilişkin tüm mevcut bilgiyi kullanarak, süreci meydana getiren değişken hakkında bilgi sahibi olurlar. bu durumda ,firmaların beklentileri, (ya da daha genel bir biçimde sonuçların subjektif olasılık dağılımı) aynı bilgi seti için, teorinin yaptığı tahmin ile(ya da sonuçların objektif olasılık dağılımı) aynı olacaktır. (muth, 1961, s.316)

    muth teorisinde, enflasyonist ekonomilerde bekleyişlerin varsayılmasından yola çıkarak ekonomik birimlerin uyumcu beklentilere (adaptive expectations) alternatif olarak rasyonel beklentiler içinde olduğunu açıklamıştır. muth, rasyonel beklentiler teorisinin temel prensibi olarak, ekonomide enformasyon eksikliğini ve oluşan beklentilerin önemli olduğunu kabul etmiştir.( sargent,1986,s.9 )

    rasyonel beklentiler teorisinde, makro ekonomik modeller beklentilerle oluşur. teoride üretim düzeyi ile fiyatlar genel düzeyi arasındaki ilişki açıklanarak makro model olarak geliştirilmiştir. bu sonucu ortaya koyan lucas’a göre,
    varsayımlar model oluşturmaya uygun değildir. ancak model oluşturmak için kullanılan parametreler, tahminde kullanılan politikaların sonuçlarıdır. bunun nedeni, modellerde kullanılan beklentilerin politika oluşturmaya yönelik
    olmasıdır.( sargent-wallace,1981,s.189 )

    buna göre rasyonel beklentiler hipotezini şu şekilde formüle edebiliriz.

    yt = ?0+?1yt-1+?2xt -1+?3zt-1+ut

    formül, bir ekonomik değişkenin y; “t” dönemindeki fiili değerinin kendi geçmiş dönem değerleri ile, diğer iki değişkenin (x ve z ) geçmiş dönem değerleri tarafından belirlendiğini ifade eder. denklem bize basit doğrusal süreci
    vermektedir. “yt” nin beklenen değeri,”yt” nin matematiksel beklentisini bulmak suretiyle bulunur.”yt-1” den itibaren, xt-1 ve zt-1 geçmiş dönemdir,değerleri “t-1” periyodunun sonunda bilinmektedir.(tahmin yapılıyor olduğunda) bununla birlikte,
    “ut”in değeri sadece “t” periyodunun sonunda bilinmektedir, bu yüzden rasyonel tahminci kendi değerine ilişkin beklentiyi “t-1” periyodunun sonunda şekillendirmelidir. bu, şunu ifade eder:

    et-1(yt) = ?0+?1yt-1+?2xt-1+?3zt-1+et-1(ut)

    buradaki et-1(ut), ut in “t-1” döneminin sonunda mevcut olan bilginin varlığına göre beklenen değerini gösterir. ut in beklenen değerinden oluşturulabilen en iyi tahmin, onun “0” ortalama değerini kullanmasıdır. bu bizi t-
    1 döneminde mevcut verilere göre, “y” nin beklenen değerine ilişkin bir formülle karşı karşıya bırakmaktadır:

    et-1(yt) = ?0+?1yt-1+?2xt-1+?3zt-1

    böylece muth (1961)’ un açıkladığı gibi,rasyonel beklentiler,tahmin edilecek değişkenleri meydana getiren aynı süreçle oluşturulmalıdır. (mullineaux, 1978, s. 330)
    rasyonel beklentilerin hipotezi, aracıların gelecekteki değişkenlere ilişkin beklentilerinde daima haklı olduğunu kanıtlamaya çalışmaz. aslında tahmin hatası, “yt” yi belirleyen tesadüfi değişkene tam anlamıyla eşittir. bu tesadüfi değişken,süreç içerisindeki diğer değişkenlerle ve aracıya ilişkin mevcut bilgi setiyle bağlantılı değildir. bu anlamlıdır zira eğer böyle bir ilişki varolsaydı, ilk beklentiye ulaşmak mantıken hesaba katılırdı. (shaw, 1984, s.36) bu tesadüfi değişkenler ve bu nedenle herhangi bir tahmin hatası, sistem içerisindeki sürprizler veya haberlerdir. onlar tesadüfidir, belirli olmayan örneği sergilerler,”0” ortalama değerine sahiptirler ve herhangi bir diğer tahmin modeliyle bağlantılı olduğundan daha düşük bir varyansa sahiplerdir. bu demektir ki,ortalama olarak tahmin hatasına ilişkin ortalama değer sıfır olduğundan, rasyonel beklentiler doğru olacaktır ve bu durum tahmin hatalarının minimum varyans değeri özelliğine sahip olmasından ötürü onların beklentilerin şekillendirilmesine ilişkin en etkili ortalamalar olduklarını da ifade etmektedir. böylece rasyonel beklentiler hipotezi tahminlerini yapmak için gerekli tüm mevcut bilginin hesaba katılmasına dayalı olan beklentilerin düzenlenmesine ilişkin bir ortalama öne sürmektedir. bilgi,mesele içerisinde ki değişkeni oluşturan sürece etkin bir biçimde belirlemekte ve ondan sonra o değişkenin beklenen değerini formülle ifade etmekte kullanılmaktadır. rasyonel beklentiler, muth’un tanımına göre,tahminleri oluşturmakta kullanılan değişkenlerden yalnızca kendileri bağımsız olan hatalarla uygun gelen sonuçlardan farklı olan gelecekteki olaylara ilişkin tahminleri vermektedir. (fridman, 1979, s.24.)
  • “aktif” iktisat politikaları yerine “istikrarlı” politikalar kullanılmasın öngörür.

    chicago iktisat okulu, burjuva iktisatçı merkezi de desek olur, friedman öğrencileri tarafından geliştirilmiştir.

    enflasyonun son tahlilde "psikolojik olgu" olduğu tezine dayanır.

    (bkz: psiko-ekonomizm)

    der ki, enflasyon beklentileri azalırsa, enflasyon da düşer. artarsa artar.

    buna bağlı olarak, enflasyonun düşürülmesi, beklenti yaratılmasındadır. beklenti sahibi insanlar sistematik hata yapmazlar, sahip oldukları bilgiyi en dogru sekilde yorumlarlar; bu yüzden bir değişiklik de bilgileri aksettirmeyerek ya da değiştirerek olur. diğer bir deyişle, enflasyonun düşürülmesinin yolu; en doğru yol olarak manipülasyondur.
  • mahfi eğilmez'e göre, teoriyi özetleyen cümle şudur:

    "beni ilk kez aldattığında sana, ikinci kez aldattığında da bana yazıklar olsun”

    bu adam bi değişik lan, güldürdü sabah sabah.
  • en önemli iktisatçıları john fraser muth ve robert lucas olan teoridir.

    klasik anlayışın 1929 bunalımından sonra iktidarlığı keynes görüşlerine kaptrımasından sonra ısıtılıp ısıtılıp ekonomik doktrine sunulan ve aslında söylenmemiş hiçbir şeyi söylemeyen bu akım zaten bazı kaynaklarda da yeni klasik teori olarak yer almaktadır.
  • kendini geliştiren lucas ve sargent sayesinde nobel ödülü kazanmıştır.

    rasyonel kelime anlamıyla; akla dayalı, ölçülü manasındadır. şimdi aşamalı olarak teorinin anlatımına geçelim.

    1- teoriye göre tüm veriler, bilgiler açıklanır. ancak bu tam bilgi söz konusu değildir. sadece piyasadaki mevcut olan tüm veriler, bilgiler açıklanır.

    2- bütün veriler açıklandığı için de piyasadaki uygulamalar, gelişmeler hakkında politika uygulayıcıları kadar diğer iktisadi ajanlar da bilgi sahibi olur.

    3- iktisadi ajanlar, politika uygulayıcısı piyasayı/ekonomiyi etkileyecek politika ile ilgili bir karar aldığında, bu alınmış olan kararın piyasada nasıl bir etki yaratacağını önceden tahmin eder ve ona göre davranırlar.

    örneğin, hükümet ekonomiyi büyütmek için canlandırmaya ihtiyaç duyar. ekonomiyi canlandırmak için de tüketimi artırması gerekir. yani, iktisadi ajanları tüketime teşvik etmesi gerekir. bunun için de kamu harcaması yapar. bir diğer ifade ile bir anlamda bütçe açığını artırmış olur. ancak bireyler devletten farklı düşünür. çünkü rasyonel beklentilerin mevcut tüm bilgiyi ekonominin tüm tabanına yaydığı için, bireyler bugün yapılan kamu harcamalarının ileride vergiler ile finanse edileceğini bilir. o yüzden bugün devletin istediği gibi tüketimi artırmazlar. ileride daha fazla vergi ödeyeceklerini bildikleri için tüketim yerine parayı likit olarak ellerinde tasarruf olarak tutmak isterler. işte buna da ricardocu denklik deniyor. kısaca, devlet ekonomiyi geliştirmek amaçlı müdahalede bulunup piyasadaki tüketimi artırmak istediğinde piyasada tüketimin tersine tasarruflar artar. bu müdahale de başarısızlığın yanı sıra bütçe açıklarını da büyütmüş olur.

    bir diğer açıdan iyi bir örnek de monetarist okulun öncüsü milton friedman'ın para arzı ile büyüme oranı arasındaki ilişkidir. milton friedman'a göre, para arzı büyüme oranına eşitlenmelidir. aksi takdirde ekonomide enflasyon ya da deflasyon istikrarsızlıklar yaratabilir. monetarist iktisat okulu da varsayım gereği ekonomide tam istihdam'ı benimser. tam istihdam olması demek; üretimin gelebileceği son nokta demektir. yani artık mevcut üretim faktörleri ile üretilebilecek en verimli aşamada üretim gerçekleştiği için eğer merkez bankası para arzını büyüme oranından daha fazla artırırsa, sırasıyla enflasyon ortaya çıkacaktır. nedeni ise sırasıyla;

    1- merkez bankası para arzını artırdığında ekonomideki para bollaşır,
    2- para bollaştığı için ekonomideki iktisadi ajanlar daha fazla tüketim talebinde bulunur,
    3- ekonomide tam istihdam geçerlidir. yani, üreticiler mevcut kaynaklarla daha fazla üretemezler. bunu da rasyonel beklentilere sahip iktisadi karar alıcılar bildikleri için o yüzden fiyatlar mevcut talebi karşılamak için yükseltirler.
    4- fiyatlar genel seviyesinin artışı da enflasyonu beraberinde getirir.

    ancak burada şunu belirtmekte de fayda vardır ki; ekonomideki gelişmeler hakkındaki mevcut bilgilerin tümüne sahip olan iktisadi karar alıcıların beklentileri ne yöndeyse gelecekte de o olacaktır.
  • dün dündür bugün bugündür lafının mektepli versiyonu.
hesabın var mı? giriş yap