• istanbul üniversitesinde bir profesör*. uluslararası hukuk dersi verir*. kendisi hakkındaki gerekli açıklamayı ezeli düşmanı etyene bırakıyorum. (bkz: uluslararası genel hukuk/2)
  • (bkz: raistlin)
  • vakur versan'ın, aile geleneğini sürdüren, oğlu. babasının daha yakışıklı olduğunu itiraf etmek gerek...
  • istanbul siyasal'da uluslararası hukuk dersi verip ögrenci geçirmemeyi kendine ilke edinmiş, birçok ögrencinin okulunun en az bir sene uzamasına sebebiyet vermiş,"o kadar belli degil ki" ,"bilinen akdeniz","taaaaaa çiiiiiiiiiine kadar" gibi ilginç tümcelerin sahibi androidimsi akademisyen.
  • duyduğuma göre gülebiliyomuş!
  • derste bir antlaşmadan bahsederken "aranızda eski belge arşivi yapan varsa bilir...." diye söze başlayabilen gaddar hocamız...
  • kendisi tip itibariyle red kitteki mezar kazıcılara benzer. sbf erkekler tuvaletinde bu lakabın zuhur edişine bir kaç kabinde şahit olabilirsiniz.
    (iki dersinden de bir kerede geçmenin zevkiyle...)
  • insan bazı bazı merak eder, rauf versan ne yer ne içer, yerken ağzını şapırdatır mı, dost meclisinde ne konuşur, hiç güler mi?
  • sınıfta yarım yamalak cevap veren öğrencilere verdiği karşılıklar pek ünlüdür:
    (bkz: bu söylediğiniz bir şeyi açıklamıyor)
  • istanbul üniversitesinin sınav kağıtları zaten çarşaf gibi devasadır. işte bu toplam dört çarşaftan oluşan kağıttan önlü arkalı tam üç adet doldurursunuz yazıyla. bütün bilginizi en şaşaalı, en -megerki soyle olmasın- lı, agdalı, işbu'lu cümlelerle kusarsınız kağıda. sonra yarısı uluslararası hukuk çalışırken dökülen saçlarınızı yeniden çoğaltmaya çalışarak, gözaltı morluklarınızı bol bol uyuyup geçirmeye çalışarak beklersiniz neticeyi. ve dı rı rı rıııımm, netice on' dur. yüz üzerinden on...
    bir anda beyazlayan sekiz adet saç telinizle soluğu rauf versanın odasında alırsınız.
    es kaza sizi kabul eder, kağıdınızı bulur. beşinci sayfanın bir yerinde eliniz sürçmüş ve -andlaşma- yerine -antlaşma yazmışsınızdır. oysaki on iki carsafta besbin kez -andlasma- yazmaktadır.
    gözlerinizden alev fışkırırken rauf versan en sakin sesi ile - diplomasi tek bir harf hatasını bile kabul etmez- der.
    bağırmak istersin -yok hoca, yemişim diplomatlığı, ekmeğimin derdindeyim ben, atılıcam okuldan o olacak, vicdan ulaaan vicdaaannn-

    bir kızın rauf versan yüzünden intihar ettiği, sınıf arkadaşlarının sınıf bastığı rivayet olunur.
    ha keza alemdaroğlu' nun kendisinden şahsen -bir iki öğrenciyi bari geçirmesini- rica ettiği de...

    hala uzun saplı şemsiye taşıyan ve ingiliz olmayan bir ilginç adamdır.

    unutulmaz bir diyalog da;
    -buyurun siz ne istemiştiniz?
    -efendim rica etsem kağıdımı bir kez daha gözden geçirebilir misiniz?
    bu kez çok iyiydim. eğer bu sınavı da veremediysem okulum altıncı seneye uzuyor.
    -pekala. soyisminizi öğrenebilir miyim?
    - x
    - oldukça tanıdık bir soyisim
    - hocam, agabeyim sizin dersinizi sekiz kez almış ancak başaramayıp okuldan atılmış ve afla geri gelmişti. belki oradan hatırlarsınız. kendisi de burada zaten. onun da kagıdını birkez daha değerlendirmenizi rica edecektik.
    - genetik bilimine hep saygı duymuşumdur.
    faidesi olacağını sanmıyorum ama bakacağım.size iyi günler.
hesabın var mı? giriş yap