• bi dur, hemen reçele takılma feminist kardeşim. o bir metafor. reçelin arkasında bir fikir var anlasana.* reçel sevgiyi, şefkati, mutlu etme isteğini yansıtıyor. fedakarlığı, adanmışlığı ve aile sıcaklığını temsil ediyor.

    yoksa yemişim reçelini lan, reçelle anneliğin ne alakası var değil mi!?
  • oğlum allah belamı versin başbakan ya da cumhurbaşkanının yeni demeci zannettim. siz ordan ülkenin halini değerlendirin artık.
  • reçel yapabilenden de çok iyi olmadığını gösteren başlık. olmamış bu, alın bunu diyesi geliyor insanın.

    şekeri limonu meyveye koy kaynat zaten yapmakta ne var. ama insanlara saygılı, ayrımcılık yapmayan, yermeyen yormayan evlat yetiştirmek çok zor. kolay gele.
  • ilk entryden alıntı: "reçel sevgiyi, şefkati, mutlu etme isteğini yansıtıyor. fedakarlığı, adanmışlığı ve aile sıcaklığını temsil ediyor."

    kimler itelediyse algınıza bunu, köküne kibrit suyu. böyle böyle hepimiz şeker bağımlısı olduk.

    reçel, herhangi bir bağımlılıktan farkı olmayan şeker bağımlılığını çocuklarına dayayan anneyi temsil edebilir ancak.
  • üzücü bir ifade. ya bi de artık bende nasıl bir paranoya olduysa artık bu tür başlıklara girerken hadi bakalım rte yine ne demiş diye giriyorum. vallaha rte sözü sandım bi an.
  • reçel yapimiyla anneligi nasıl bagdastirdiniz anlayamadım babaligi neye benzeteceksiniz turşu kurmaya mi?
  • --- spoiler ---

    olay şöyle gelişiyor: çukurambar liva pastanesi'nde oturuyoruz. a, arkadaş; b, ben; t, yan masadan kalkmakta olan 20 kişilik gruptaki chp kadın kolları teyzesi,

    b:...
    a:...
    b: abi peki nasıl bir kadından anne olur sence?
    a: mesela en basitinden reçel yapmayı bilmeyen kadından anne olmaz abi
    t: reçel yapmayı bilmiyoruz ama siyaset yapıyoruz. hıh!
    b: x!ş?w'!!
    a: !:x!!*?
    (kadın gittikten sonra)
    a: aferim, çok iyi bir b.k yapıyorsunuz mk.
    --- spoiler ---
  • islenmis sekerin kimseye bir faydasi olmadigini, aksine zararli oldugunu bilen annedir. bizden onceki annelerde nerde bu bilinc (zaten o zamanlar sekerin zararlari henuz tartisma asamasindaydi muhtemelen)?
  • bazi basliklari okurken, zamanla kaybolan aliskanliklarimiza uzuluyorum. mesela anneanne evi detaylari basligini okursaniz, yazarlarin o temiz duzenli evi, dolapta her zaman yemek olmasini, ozenle hazirlanan sabah kahvaltilarini ne kadar da ozledigini gorursunuz. benzer seyler anne baba eviyle de ilgili. dolabi acinca her daim yemek gormek. karnin acikinca evde yemek olmasa bile her daim buzdolabinda bir suru atistirma opsiyonunun olmasi... bunlar bir cocuga kendini guvende hissettiren seyler olsa gerek. sonra da kendi evimi dusunuyorum. cocugum olsa dolabi actiginda yogurt ve yarim limonla karsilasacak. cocugum buyudugunde, "anne evi detaylari" basliginda bunlari mi anlatacak.

    sanirim ben de isterdim ev yapimi recellerle, acma boreklerle kahvaltilar hazirlayip cocuguma ilerde "ozledim" diyebilecegi anilar birakmayi. ama cok buyuk ihtimalle olmayacak bu dediklerim. ne her sabah kahvalti sofrasinda gecirebilecegim saatlerim var ne de boylesi oturmus bir duzenim.

    yani kisaca, basligi acan arkadasi anliyorum. bizim gibiler de cocuguna ilerde "ozledim" diyebilecekleri baska anilar birakmaya calisacagiz. ne de olsa hersey kahvalti sofrasinda bitmiyor :)
hesabın var mı? giriş yap