• dayısı receb'e bir topaç, bir de kırbaç aldı.
    receb topaçla kırbacı görünce çok sevindi.
    dayısına teşekkür etti.
    receb koştu, bir eline topacı aldı. öbür eline de kırbacı aldı, dayısına geldi.
    - dayı, bu topaçla kırbaç çok güzel. al bunu bana döndür, dedi.
    dayısı topacı aldı. kırbacı topaca sardı. yere koydu. kırbacı hızlıca çekti. topaç dönmeye başladı. sonra da kırbacı topaca hızlı hızlı vurdu.

    dayısı yerden topacı aldı. receb'e uzattı. al receb, kırbacı topaca sar, yere koy. kırbacı hızlıca çek. sonra da kırbacı, topaca sert sert vur! dedi. receb topacı dayısından aldı. kırbacı topaca sardı. yere koydu. kırbacı hızlıca çekti. topaç döndü. sonra da kırbacı topaca sert sert vurdu.

    receb, dayısına: - bak dayı, topacım döndü! dedi.
    dayısı da receb'e: - aferin receb. topacın güzel güzel döndü. kırbacı iyi vur, dedi.
    receb topacını aldı. sokağa çıktı. düz ve temiz bir yer buldu. orada, tek başına topacını döve döve, vura vura, güzel güzel döndürdü.
    receb'i unakıtan gördü. abdullah da gördü. melih de gördü. üçü de, receb'in yanına geldiler. receb'in topacına baktılar.

    sonra abdullah, unakıtan, melih de evlerine gittiler. onlar da topaçlarını alıp geldiler. onlar da topaçlarını döve döve, vura vura döndürdüler.
    unakıtan yoruldu. kenardaki bir taşın üzerine oturdu. abdullah da yoruldu. o da başka bir taşın üzerine oturdu. receb ile melih yorulmadı.

    abdullah melih'e: - vur, melih vur! topaca kırbacı iyi vur! canlı canlı vur! topacın iyi dönsün. güzel güzel dönsün, dedi.
    unakıtan da receb'e: - receb, sen de topacına kırbacı sert sert vur. senin de topacın iyi dönsün. güzel güzel dönsün! dedi.
    melih'in ağabeyi geldi. melih'ten topacını aldı. receb ile beraber, topaca kırbacı, sert sert, vura vura, döndürdü. abdullah, melih, unakıtan da onlara baktı.

    receb de çok yoruldu. abdullah da yoruldu. melih'in ağabeyi de yoruldu.
    receb yere uzandı. abdullah da receb'in yanına oturdu.
    melih'in halası pencereden başını çıkardı. melih'le ağabeyini çağırdı.
    melih'le ağabeyi oyunu bırakıp evlerine koşa koşa gittiler.
    abdullah'ı da ablası çağırdı. abdullah da koşa koşa evine gitti.

    receb'i kimse çağırmadı.

    receb vurdu. iyi vurdu. canlı canlı vurdu. topacı iyi döndü, güzel güzel döndü.
    vur receb vur. sabaha kadar vur. kırbacını hızla çek. sert sert vur.

    receb sabaha kadar vurdu.
  • -bu topaç akıllanıp kendisi döne döne yokuş aşağı kaçacak
    ve kurtulacak sümüklü recebden de onun mahalle arkadaşlarından da.-

    (bkz: dünyanın yuvarlak olduğuna inanmak)
  • "- sonra kemal abi topacı recebden aldı, sermaye yaptı, yerine yeni yeni topaçlar aldı, sattı aldı, sattı aldı, o ve ailesi ihya oldu, melih yeniden aday gösterilemem belki diye bi köşede ağladı, abdullah "aman şahit mahit yazarlar" diye alelacele köşke kaçtı. kırbacı sorarsanız, kırbaç recebin diline vurdu, sert sert vurdu, zebbaha gader vurdu, yerel seçimlere, güneydoğu anadoluya kadar vurdu. receb ne acıdı ne acındı. kırbacla bütünleşti."

    riddick günlükleri, heliumprime, 2012
  • vur receb vur,
    daha hızlı vur.

    - kırbacını dola topaca, dedi george dayı. dola receb dola. vur şimdi topaca.

    topaç döndü. receb de döndü. melih de döndü. abdullah da döndü. unakıtan da döndü.
    melih'in ağabeyi de döndü.

    herkes döndü.

    - vursana topaca, dedi melih'in ağabeyi receb'e, daha hızlı vur!

    recep kırbacıyla vurdu. melih de vurdu. unakıtan da vurdu. abdullah yoruldu. bir taşa oturdu.

    durma abdullah durma,
    sen de vur topaca
  • "receb vurdu sabah oldu. tam yoruldu, yan mahalleden deniz geldi.

    deniz dedi: - ne güzel topaç, canım topaç.
    receb dedi: - hooop !! o topaç, benim topaç.

    receb bırbır ederken canlandı. daha sert vurdu. iyi vurdu.
    deniz gitti. akşam oldu. receb yoruldu. deniz geldi receb coştu. deniz gitti sabah oldu. receb yoruldu. deniz geldi receb uçtu ......

    yattık .. kalktık.. yattık .. kalktık .. yattık .. kalktık...

    canım topaç, güzel topaç . ah topaç vah topaç. "
  • döndü topaç döndü. ne de güzel döndü. pek de güzel döndü.

    bunu gören berber fil hemen receb'in yanına geldi. hortumunu receb'e uzattı.
    ...berber fil hortumunu melih'e de uzattı.
    ...unakıtan'a da uzattı.

    - ne güzel de bir hortum bu! dedi melih.
    melih topacını filin hortumuyla döndürdü. "vur melih vur" dedi receb.

    - pek güzel bir hortummuş doğrusu! dedi unakıtan. o da topacına hortumla vurdu.

    - al kendi topacını da böyle döndür. işte sana hortum. vur topaca vur.

    berber fil kendinden geçmişti. berber filin bıyıkları çıkmaya başladı.
    ne de güzel bıyıklardı!
    pek güzel bıyıklardı doğrusu...
hesabın var mı? giriş yap