• arazbarbuselik makaminda besteledigi sazsemaisi cok dinlenesi olan bestekar. ama bu parcayla sinirli degil, eger bir saz eseri refik fersan imzasini tasiyorsa parcayi dinlemeden kefil olurum.
  • ayin, ilahi, peşrev, medhal, saz semaisi, sirto ve şarkı formunda dört yüzden fazla eser bestellemiş, 1893-1965 yılları arasında yaşamıştır.
  • selmek adinda fazla kullanilmayan bir makami canlandirmaya cali$mi$ ve bu makamdan pek cok eser bestelemi$ tanburi bestekar.
  • 20. yüzyıl klasik türk müziğinin en önemli bestekarlarındandır. bu müzikte romantik ekolün en önemli temsilcilerinden olan refik fersan'ın meşhur saz semaisinin özellikle son kısmından atatürk de çok etkilenmiştir.
    klasik türk müziğini sevmeseniz bile özellikle cihat aşkın'ın yorumuyla "rüzgar uyumuş, ay dalıyor" adlı bestesini dinlemenizi tavsiye ederim.
  • su anda kizinin yasadigi evinde saraydan kalma olaganüstü büyüklükte altin kapli bir ayna vardir, görülesidir.
  • 1893 istanbul şehzadebaşı'da doğup 13 haziran 1965 tarihi itibariyle bugün ölüm yıldönümü olan kişi. ankara radyosu ve istanbul belediye konservatuvarı'nda çalıştığı dönemde çok güçlü hamparsum notası bilgisi sayesinde eski nota ile yazılmış eski külliyatlardan birçok eseri batı notasına çevirmiş türk musikisinin değerli sanatkarlarından biri
  • üstadın, daha sonradan sermet sami uysal'ın kitabına naklettiği bir anısı şöyle gelişmiştir:

    atatürk, bursa gümüşsuyu'nda bir köşkte kalmaktadır. refik fersan, münir nurettin, mesut cemil ve hafız yaşar için de orman içinde bir köşk ayarlanmıştır.

    bir akşam mısır’ın eski hıdivi abbas hilmi paşa şerefine köşkte ziyafet tertip edilir. ertesi akşam da hıdiv, atatürk’ü mudanya’daki yatına davet eder.

    denize açılan yatın salonunda muhteşem bir sofra kurulmuştur. hıdiv’in bir hizmetkârı kütüphanede fasıl yapan refik fersan, münir nurettin, mesut cemil ve hafız yaşar’ı yemeğe davet ederek başaltındaki bir ambara götürür.

    fersan, nurettin, cemal ve yaşar gördüklerine inanamazlar. bir tahta masa üzerinde beş on çinko tabak, masanın ortasında iki lenger nohut ve pilav, her tabak başına yüzer dirhem ekmek, birer teneke kaşık ve teneke çatal vardır.

    gerisin geri güverteye çıkarlar. onları gören atatürk yanına çağırarak “siz yemiyor musunuz?” diye sorar. sanatçılar “canımız istemiyor efendim” yanıtını verir.

    işin farkına varan atatürk, diğer arkadaşlarının nerede olduğunu sorup da tayfalarla yemek yediklerini öğrenince hıdiv’e dönerek gayet ciddi ve sert bir sesle şöyle der:

    “hıdiv hazretleri! bu çocuklar memleketimizin en büyük sanatkârlarıdır. benim soframda, benim yanımda yemek yerler. bensiz iştahları kapanır. refik, türk musikisinin şefidir, binbaşıdır. diğer arkadaşları da öyle, münevver insanlardır. bunu bilmeniz lazım.”

    tabi akabinde hıdiv bin bir özür diler, sanatçılar tayfalarla yemek yiyen arkadaşlarıyla birlikte sofraya oturtulur. dahası hıdiv abbas hilmi paşa, gece boyunca etraflarında pervane olur.
hesabın var mı? giriş yap