13 entry daha
  • yaşadığımız yüzyılın siyasi, askeri, ekonomik ve daha birçok önemli şartlarını belirlemiş olan ikinci dünya savaşı’nın bitimiyle istihbarat dünyası ilginç gelişmelere sahne olmuştur. muharebe kavramının sadece cephede fiziksel mücadeleden ibaret olmadığı; fiziki savaştan bağımsız bilgi toplamanın ve buna uygun insan ile teknolojik kaynakları kullanmanın da azami önem teşkil ettiği anlaşılmıştır. almanya’nın teslim olduğu aylarda, gerek silahlı kuvvetlerden gerekse bilim dünyasından kilit pozisyonlarda görev almak üzere müttefik ülkeler cephesine geçen önemli kişiler olmuştur. nazi almanyası’nın doğu cephanesi yabancı ordular tahkikat birimi’nden (fremde heere ost) sorumlu olan ve sovyetler birliği ordularına karşı askeri istihbarat çalışmalarını yürüten tümgeneral reinhard gehlen ve ekibi, ellerindeki sovyet orduları hakkındaki önemli belgeler ile birlikte amerikan yetkililerine teslim olmuş ve soğuk savaş döneminde amerika birleşik devletleri ile almanya federal cumhuriyeti (batı almanya) istihbaratının yapılandırılmasında görev alan çekirdek kadroyu oluşturmuşlardır. haziran 1946’da kendi adıyla kurulmuş olan “gehlen örgütü” (organisation gehlen) eski alman ordusu mensuplarından da oluşan bir kadroyla abd dış istihbaratının almanya’daki şubesi olarak anti komünizm tabanlı faaliyetlerine başlamıştır. bu yapılanma ilerleyen yıllarda bugünkü alman dış istihbarat birimi olan federal haberalma servisi’ne (bnd – bundesnachrichtendienst) dönüştürülmüştür.

    sizler ile bu yazımda bnd’nin de ilk başkanı olan reinhard gehlen’in, nazi almanyası ve soğuk savaş dönemindeki istihbarat faaliyetleri hakkında bilgileri ile hitler hakkındaki görüşlerini kısaca paylaşacağım. ikinci dünya savaşı döneminde başında bulunduğu doğu cephesi yabancı ordular tahkikat birimi’nin almanlar’a esir düşen türk asıllı sovyet askerlerinden gönüllü birlikler (doğu lejyonları) kurma faaliyetlerinde etken olduğu da göz önüne alındığında gehlen, sovyet türkleri’nin komünist rejim altındaki geleceğini tayin eden kişilerden biri olduğuna da değineceğiz.

    soğuk savaşın sona ermesi ile birlikte dünya üzerindeki siyasi, askeri ve ekonomik çevrelerde oluşan değişikliklerin dışında istihbarat arenasında da ilginç gelişmeler yaşanmıştır. abd başkanı bill clinton’un 8 ekim 1998 tarihinde onayladığı 105-246 numaralı nazi savaş suçları ifşa kanunu ile cıa arşivlerinden kamuya sunulan sekiz buçuk milyon sayfalık belgede, 2. dünya savaşı sonrasında amerikan hükümetine çalışmış birçoğu savaş suçlusu olarak tanımlanabilecek alman subayı ve bilim adamının isimleri ve faaliyetleri sergilenmiştir. konuya ilgi gösteren birkaç araştırmacı bu belgeleri tarayarak ilginç eserler sunmuşlardır.

    gehlen aslında meslek hayatının başlangıcında istihbarata fazla ilgi duymamaktadır. nitekim 17 yıl topçu, piyade, istihkam ve zırhlı birliklerde; üç yılda orgeneral halder’in emir subayı olarak çalışmış ve geçmişteki görevlerinden büyük bir deneyim kazanmıştır. asıl yeteneğini ise 1 nisan 1942’de alman genelkurmayı tarafından 12. daire başkanı (fremde here ost) olarak atandıktan sonra gösterecektir. ancak bu dönemde hitler, komutanların ve istihbaratçıların neredeyse hiçbir önerisini ve uyarısını dinlememektedir. bu olgu rejimin diktacı niteliğinden kaynaklandığı kadar, führer’in karakteriyle de ilintilidir.

    kuşkusuz, bir istihbaratçı olarak gehlen de hitler’in bu davranışını onaylamamakta, hitler de gehlen’e sıcak bakmamaktadır. gehlen’in bu konudaki düşünceleri kaleme aldığı kitaplarda da karşımıza çıkmaktadır.

    ''hitler, stalin’i örnek almıştı, ortak yönleri, ikisi de vicdandan yoksun kimselerdi.''

    ''ülkemize yıkım ve utanç getiren askeri facianın temel nedeni, adolf hitler’in askeri gerçekleri ve stratejik olasılıkları doğru bir şekilde tespit etmeye yarayacak olan, eğitimden yoksun oluşuydu. buna rağmen kendisi bir savaşçı olarak sahip olduğu dehasından sonuna kadar emindi.''

    ''hitler atacağı her adımı dikkatle ölçmek yerine, tehlikeli bir kumarbaz gibi davranmayı tercih etmiş ve ne yaparsa yapsın kaybedeceği gerçeğine sırt çevirmeye başlamıştı.''

    ''istihbarat özetleri yayımlıyor ve düşmanın muhtemel hareket şekillerini tespit ediyorduk. ancak gerçekleşen olayların tahminlerimizi tamamen doğrulamasına karşın, hitler raporlarımızı ciddiye almamakta ısrarlı davranıyordu.''

    ''hitler, kendi düşünceleriyle çelişen her tür fikre karşıydı ve bu karşıt görüşler onu tamamıyla deli ediyordu. führer yalnızca kendi düşüncelerine uyan cümleleri duymaktan hoşlanırdı.”

    “hitler, askeri ve stratejik meselelerde ideallerin ne derece realist olduğunu kavrayacak düzeyde keskin bir anlayıştan mahrum bulunmaktaydı. büyük harekatları zaman ve yer bakımından değerlendiremiyor, gereğine göre nasıl kullanabileceğini düşünemiyordu. stratejik geri çekilme kararlarını kabul etmekten kaçınıyor. çünkü ta 1938’den beri hitler “generallerimi frenlemek yerine savaşmaları için onları kırbaçlamak durumunda kalıyorum.” diyerek alman silahlı kuvvetleri’nin komuta kademesini küçümsüyordu. bu koşullar bir yandan alman ordusunun huzursuzluğunu arttırıp hitler’e suikast girişimine kadar sürüklenmiştir. kuşkusuz, ordusuyla çatışan bir liderin savaşı kaybetmesi kaçınılmazdı.”

    kuşkusuz hitlerin de, general gehlen’i ve istihbarat çalışmalarını onaylamadığı kaleme aldığı anılarında açıkça anlaşılmaktadır:

    ''1945 ocak ayı sonundaki başarısız ardennes saldırısından (battle of the bulge) sonra, guderian, hitler’in karargahına gitmişti. döndüğünde, heyecanla bana (gehlen’e) führer’in haritaları ve durum raporlarını nasıl yere fırlatarak, böyle şeyler yazdığım için bir tımarhaneye gönderilmem gerektiğini söylediğini aktarmıştı.''

    hitlerin bu görüşü sonucu da general gehlen, fremde heere ost bölümünün başındaki görevinden 10 nisan 1945 tarihinde uzaklaştırıldı…

    nazi almanyası’nın doğu cephesinde görev alan ve doğu cephesi yabancı ordular tahkikat birimi olarak tercüme edebileceğimiz ve esas görevi sovyet orduları hakkında istihbarat toplamak olan "fremde heere ost" bölümünün başındaki tümgeneral reinhard gehlen savaşın akıbetini aylar evvelinden farkederek müttefiklere teslim olmayı ve teslim olurken de olası bir yargılanma sürecine dahil edilmemek için teslim olduğu taraf ile pazarlık yapmak adına sovyet orduları hakkında topladığı bilgileri vermeyi planlamıştı. bu plan dahilinde geleceğin cıa başkanı allen dulles ile 1943 yılında isviçre'nin bern kentinde gizli bir görüşme yapmıştı. gehlen'in, hitler tarafından 10 nisan 1945’te görevinden alınmasını müteakip, teslimiyet planı devreye girdi ve birimin elindeki önemli belgeler depolanarak bavyera bölgesindeki alp dağlarında özel bir sığınağa saklandı. 23 mayıs 1945’te abd kuvvetlerine teslim olan gehlen, yakın ekibi ile beraber sene sonuna kadar almanya’da gözaltında tutuldu ve bahsedilen pazarlık sonrasında savaş bakanlığı’ndan gelen bir kararla amerikanın virginia eyaletindeki hunt kalesi'ne kaçırıldı. burada kendisine dr. richard schneider ve hans holbein takma isimleri verilerek soğuk savaş dönemde istihbarat sahnesine resmen adımını atmış olur.

    gehlen anılarında ihanetin tanımlamasına da gereksinim duyuyor ve şunu belirtiyor:

    “bana göre; ihanetin ahlak açısından haklı görülebileceği tek ortam, ulusal bir mecburiyetin söz konusu olduğu ortamdır. bütün riskleri göze alan arkadaşlarımla birlikte, hitler’in ülke menfaatlerine zarar verecek düzeydeki liderliğinin neticesinden böyle bir mecburiyetin kaçınılmaz olduğunu kabul ediyorum.”

    peki, reinhard gehlen kendisinin ve ekibinin akıbetini savaş sonrası nasıl değiştirebilmişti? kendi kaleme aldığı hatıratı ve dünya görüşlerini içeren üç adet eseri incelendiğinde kendisinin askeri yeteneklerinin dışında diplomasi yönünün de güçlü olduğu anlaşılabilir. tutukluluk dönemindeki amerikan yetkilileri tarafından yürütülen sorgularda savaş sonrasında sovyetler birliği’nin asla almanya galibiyeti ile yetinmeyeceğine, orta asya ve kafkasya’da uyguladığı yayılmacı politikasını avrupa içlerine doğru genişleteceğine dair beyanlarını arşivlerindeki belgeler eşliğinde sunmuştu. 1946 senesinde sovyet ordularının iran’a girmesi ile gehlen’in öngörüleri amerikan makamlarında kabul gördü. 10 ekim 1944 tarihinde amerikalı general william joseph donovan tarafından başkan roosevelt’e sunulan “daimi bir amerikan dış istihbarat biriminin temelleri” isimli on maddelik raporda bugünkü merkezi haberalma teşkilatı cıa’nın ana hatları çizilmişti ve washington’a gönderilen gehlen amerikalılar ile yaptığı görüşmeler sonrası ancak savaş sonrası kurulabilen bu yeni mekanizma içerisinde yerini bizzat kendisi belirlemişti. o zamana kadar stratejik hizmet ofisi (oss – office of strategic services) ve g-2 adları altında faaliyet gösteren amerikan istihbaratı artık merkezi bir yapıya kavuşacaktı.

    haziran 1946’da tekrar almanya’ya dönen gehlen, vatanına dönmeden evvel amerikan ve alman istihbarat mekanizmalarını birleştiren bir mutabakata da varmıştı. sözlü yapılan ve “centilmenlik antlaşması” olarak anılan bu altı maddelik mutabakata göre almanya’da doğu coğrafyasındaki hadiseler hakkında (sovyetler birliği kastediliyor) bilgi toplayacak bir örgütün kurulmasına, bu örgütün amerikalılar ile ortak çalışmasına ve almanlar tarafından yönetilmesine, örgütün amerikalılar tarafından finanse edilmesine fakat karşılığında tüm bilgileri amerikan yetkilileri ile paylaşmasına, örgütün akıbetinin almanya’nın yeni seçilmiş hükümeti tarafından belirlenmesine ve son olarak amerikan ve alman çıkarlarının karşı karşıya geldiği durumlarda kurumun alman menfaatlerine göre tavır almasına karar verilmişti. gehlen, yaptığı anlaşma için hitler'in halefi amiral doenitz'in onayını sağlamayı da garantiledi. amiral doenitz, bu sırada nazi ileri gelenlerinin kapatıldığı almanya wiesbaden'deki esir kampında rahat bir tutukluluk sürdürüyordu. artık yeni bir oluşum almanya’da amerika adına anti komünizm faaliyetlerine başlayacaktı ve ismini de bu organizasyonun başındaki kişiden, yani reinhard gehlen'den almıştı (gehlen örgütü - organization gehlen). bu organizasyonda bulunacak ekip ise 2. dünya savaşı’nda alman ordusunda görev almış ve özellikle waffen ss, allgemeine ss, sd ve gestapo gibi birimlerde hizmet etmiş kişilerden oluşturulacaktı. nazi savaş suçları ifşa kanunu ile açıklanan belgelerden 20 ocak 1954 tarihli bir evrak, bu dönemde yukarıda zikredilen örgütlerde faaliyet gösteren 1167 adet asker, polis ve istihbaratçının gehlen’in ekibinde yer aldığını ortaya koymaktadır. gehlen örgütü 1956 senesine kadar amerika’nın avrupa’daki dış istihbarat ofisi olarak faaliyet göstermiş ve bu tarihten itibaren federal haber alma servisi (bnd – bundesnachrichtendienst) adı altında federal almanya hükümetine bağlı bir istihbarat teşkilatı statüsüne kavuşmuştur. reinhard gehlen bu teşkilatın ilk başkanlık görevini 1968 senesindeki emekliliğine kadar sürdürmüştür.

    gehlen ve ekibinin elindeki soğuk savaş döneminde nato kanadının elini güçlendirecek bilgilerin mevcudiyeti iki taraf arasındaki işbirliğinin temel taşıydı. gehlen, bu bilgileri kendi hatıratında farklı ünitelerde ayrıntılarıyla işlemiştir. bunlar "sovyetler birliği’nin askeri personel bakımından performans kabiliyeti" ve "sovyetler birliği’nin ekonomik potansiyeli" isimli çalışmalardır. sovyet halklarının demografik yapısı, sovyet-finlandiya ile sovyet-alman savaşlarındaki rus kayıpları ve etkileri, sovyet ordusunun ekipmanları ile personel sayısı ve coğrafi şartlara göre kabiliyetleri, savaşın ilerleyen zaman diliminde görevlendirilecek sovyet yedek birlikleri gibi askeri konuların dışında, sovyet coğrafyasının yer altı kaynakları ve bu kaynakların alman savunma endüstrisine tedarik yöntemleri gibi bilgiler amerikan yetkililere sunulan pazarlık malzemeleri olarak tanımlanabilir.

    fuat doğu’nun mit müsteşarlığı yaptığı dönemde sovyetler birliği’nin iki zayıf noktası üzerinde durulmuştu. bu zayıf noktalar ise milletler meselesi ve ekonomi konularıydı. bu dönemde türkiye için önemli bir tehdit olan sovyetler birliği’ne karşı önemli adımlar atıldı. türkiye’de düzenlenen ve sovyetler’de esir konumundaki halklardan davet edilen temsilcilerin katıldığı konferanslar ile sovyetler birliğin’deki türkler’in türkiye ile olan kültürel bağlarını güçlendirmek amacıyla gönderilen müzisyenler gibi projeler moskova’yı rahatsız etmek için atılan adımlardı. birliğin önemli bir gücü özellikle türk halklarının yaşadığı bölgelerde bulunan yeraltı kaynaklarıydı ve sovyetler’in yıkılmasının önemli bir ayağının bu zenginliklere sahip toprakların bağımsız olması üzerinde durulmaktaydı. bu nedenle sovyetler birliği konusunda uzman kişilerin eğitilmesi için teşkilat mensupları görevlendirildi. reinhard gehlen’in hatıratına göz atıldığında sovyetler ile mücadelenin sadece diplomatik düzeyde olmaması gerektiği ve yukarıda zikredilen adımlara benzer faaliyetlerin de üzerinde durulması gerektiğinden bahsedilmiştir. fuat doğu ile reinhard gehlen’in yüzyüze görüşmeleri ve bilgi alışverişinde bulunmaları göz önüne alındığında türk ve alman istihbaratının sovyetler birliği ile mücadelesinde benzer adımları attıkları görülmektedir.

    reinhard gehlen’in görev yaptığı doğu cephesi yabancı ordular tahkikat birimi’nin (fremde heere ost) önemli bir faaliyeti de esir alınan sovyet askerlerinin bir nevi devşirilerek alman ordusu saflarında sovyetler’e karşı kullanılarak savaştırılmasıydı. bu faaliyetler içerisinde 1942 senesinde almanlara esir düşen sovyet korgeneral andrey vlasov liderliğinde rusya kurtuluş ordusu kurulmuş ve sovyet rejimine karşı olan esir askerlerden bir askeri güç meydana getirilmiştir. gehlen’in anılarında “doğu birlikleri” olarak adlandırılan bu lejyonun muharip gücünün 176 tabur ve 38 bağımsız bölük olmak üzere toplam 130.000 ile 150.000 arası personele sahip olduğunu ifade edilmektedir. 1943’ten itibaren bu muharip güç sovyet ordularına karşı kullanılmaya başlanmıştır. bu birliklerde yer alan askerlerin etnik kökenlerinin listelendiği bir çizelgede türkmen, kuzey kafkas, volga tatarı, kazak, ermeni, azeri, gürcü, estonyalı, fin, litvanyalı, uzakdoğulu, yunan, ukraynalı, rus, leton ve kalmuk gibi milletler sıralanmaktadır. öte yandan 1941 senesinde türkiye’den korgeneral ali fuat erden ile tümgeneral hüseyin hüsnü erkilet, hitler’i karargahında ziyarete gitmiş ve sovyet saflarında savaşıp almanlara esir düşen türk askerlerinden bir lejyon oluşturulabileceği fikrini almanlara aşılmışlardır. görünürde sovyet general vlasov liderliğinde olan fakat gehlen ve grubu tarafından vücuda getirilen bu oluşumun patentinin türk makamlarına ait olduğu söylenebilir. almanlar ile işbirliği içindeki milli türkistan birlik komitesi lideri olan ve savaş sonrasında nürnberg mahkemesi’nde naziler ile beraber yargılanan veli kayyum han gibi isimler de bu lejyon oluşumunda aktif görev almışlardı. vlasov’un ordusundan bağımsız olan türk lejyonlarını kurma görevi 162. komando tümeni komutanı olan ritter von niedermayer’e verildi ve bu lejyonların içinde savaş sonrası amerika’ya giderek cıa bünyesinde türkiye’de görev yapmış olan özbek asıllı türk ruzi nazar da bulunuyordu.

    reinhard gehlen ile ruzi nazar arasında direkt olarak bir temas açık kaynaklardan tesbit edilmiş olmasa da, gehlen’in biriminin oluşturduğu türk lejyonlarında görev alan bu kişinin savaş sonrasında abd başkanı theodore roosevelt’in ankara büyükelçi yardımcısı ve cıa türkiye istasyon şefi olan oğlu archibald roosevelt tarafından bizzat cıa’ya alınması üzerinde durulması gereken bir hadisedir. yukarıda bahsedildiği gibi gehlen ve ekibi amerikalı yetkililere teslim olduğunda, hem sovyetler birliği hakkındaki bilgileri paylaşmış hem de kurulacak yeni oluşumda kullanmak üzere doğu cephesi yabancı ordular tahkikat birimi (fremde heere ost) bünyesinde görev alan istihbaratçıları ile lejyonlarda önemli görev üstlenen kişilerin isimlerin listesini de sunmuştur. gehlen’in ekibine katmak istediği kişilerden biri olan ruzi nazar, cıa türkiye istasyon şefi tarafından almanya’da bulunup teşkilata kazandırılmıştır.

    ruzi nazar ve kendisi gibi gehlen’in birimi vasıtasıyla almanya saflarında savaşan sovyet türkleri’nin savaş dönemi faaliyetleri, sovyetler birliği bünyesindeki türklere yapılan zulmün ve sürgünlerin sebeplerini anlamamıza yardımcı olmaktadır. tarihimizde sıkça anılan kırım tatarları sürgününün, sovyet sınırları içerisinde yaşayan bu halkın bireylerinin alman ordusuna katılması nedeniyle gerçekleştiğini biliriz. benzer hadise ne yazık ki günümüzde hiç konuşulmayan kafkas türklerinin sürgününde de görülmektedir. stalin rejiminin bilinmeyen ve unutulmaya mahkum edilen bu türk topluluğu yine benzer sebeplerden ötürü orta asya içlerine sürülmüş ve katliama uğramışlardır. esasında alman orduları kafkas bölgesine 100 km dahi yaklaşmamıştır; fakat türkiye’nin potansiyel alman müttefiki olduğunu düşünen stalin ve sovyet içişleri halk komiserliği (nkvd) şefi lavrenti beria’nın sovyet sınırlarını türk kökenli unsurlardan temizlemek için nazi işbirliği hususunu bahane etmeleri bugün kabul edilen bir gerçektir. öte yandan fransa’da sürgünde yaşayan ve almanlara çalışan bolşevik karşıtı michel kedia ismindeki bir gürcü ajanın 1943 senesinde sovyet gürcistan’ı ile türkiye arasındaki sınırda istihbarat amaçlı sıkça bulunduğu ve burada gizli operasyonlar yürüttüğü de arşiv belgelerinde görülmektedir. orta asya türk halkları konusunda uzman alman tarihçi ve türkolog profesör gerhard von mende ise araştırmaları ve bağlantıları sayesinde kafkasya ve kırım’da sovyetler’e karşı gerçekleştirilen yer altı faaliyetleri konusunda alman istihbaratına yardımcı olduğu raporlara yansımıştır.

    önceleri sovyet ordusunda görev alan ve almanlar’a esir düşen türkler (özellikle kırım tatarları), alman ordusunun gücü karşısında sovyetler’in dayanamayacağı hissine kapılmış ve almanlar tarafında savaşmalarının kendi çıkarları doğrultusunda olduğuna inanmışlardır. veli kayyum han gibi almanlar ile diplomatik ilişkileri iyi olan siyasi şahsiyetler de bu insanları manevi olarak almanlar’ın kucağına iten kişiler olmuşlardır. o zamanın şartlarına göre bağımsızlık ve menfaat uğruna atılan adımlar doğru gibi gözükse de sonuç olarak sovyet türkleri almanlar tarafından kullanılmıştır. başlarda sadece sözde saf alman ırkına mensup kişilerin kabul edildiği ss birimi savaşın gidişatı değişince türk lejyonlarının da dahil edildiği birim haline getirilmiştir. savaş esnasında ve sonrasında alman askeri olarak esir alınan bu türkler, savaşın bitimiyle sovyet ordularına teslim edildiklerinde vatana ihanet suçundan idam edilmişlerdir. bunun sonucunda sovyet rejimi yıkılana dek türk halklarını sürekli baskı altında tutmuş ve politbüro’nun bizzat belirlediği sürgün ve katilamlar türkler’in peşini bırakmamıştır. konuya daha geniş açıdan bakılırsa, sovyet türkleri’nin 2. dünya savaşı’nda alman tarafına geçmesinin faturası hem dünya savaşı hem de soğuk savaş döneminde türk halklarına ödetilmiştir. bu faturanın hem demografik, hem siyasi, hem ekonomik hem de istihbarati etkileri olmuştur. hadise sondan başa takip edildiğinde, sorumluların gehlen’in yönettiği doğu cephesi yabancı ordular tahkikat birimi’nin ve hitler’i ziyarete gelen türk paşalarının olduğu açıkça görülmektedir.

    17 mart 1952 tarihinde ingiltere’deki daily express gazetesinde sefton delmer’in köşesindeki ‘hitler’in generali artık dolarlar için ajanlık yapıyor’ isimli haberde ilk kez medyada ciddi anlamda olumsuz reklamı yapılan ve oldukça eleştiriye uğrayan gehlen, hakkında yapılan propogandalara rağmen 1 nisan 1956 tarihinde alman hükümetine bağımsız bir istihbarat teşkilatı kurdurmayı başarmıştır. gehlen, nisan 1968'de alman gizli servisinin başındayken kgb adına casusluk yapan heinz felfe'in kimliğinin deşifre edildiği operasyondan sonra istifa etti. ayrıca gehlen'in 1971 senesinde yayınladığı hatıratının son üç ünitesinde işlediği sovyetler birliği’nin durumu ve akıbeti hakkındaki fikirleri kendisinin ne kadar ileri görüşlü biri olduğunu kanıtlamaktadır. 2. dünya savaşı sırasında doğu cephesi yabancı ordular tahkikat birimi’nde yarbay rütbesiyle gehlen’in ekibinde görev alan korgeneral gerhard wessel ise esaret döneminde, savaş sonrası kurulan örgütte ve bnd’de gehlen’in yanından hiç ayrılmamış ve gehlen’in emekliliğinden, 1978 senesine kadar bnd’nin başkanı olarak görev almıştır. gehlen’in wessel’i en yakın çalışanı ve dostu olarak tanıtması göze alındığında 1978 senesine kadar bnd’de gehlen’in ağırlığının hissedildiği ve teşkilatta bulunan istihbaratçıların gehlen ekolüne dahil olduğu söylenebilir. ayrıca teşkilattaki nazi ağırlığının alman basınında sıkça söz edilmeye başlanmasını takiben bnd’nin bünyesinde çalıştırdığı eski nazi kökenli görevlilere ait toplam 581 sayfalık belgeyi imha ettiğine dair iddialar da mevcuttur.

    26 yıl yeraltı ve üstü istihbarat örgütlerini yöneten gehlen, bazı çevrelere göre kahraman, bazı çevrelere göre haindir. ancak 20. yüzyıla damgasını vuran büyük bir istihbaratçı olduğu da bir gerçektir. bu istihbaratçının anılarını kaleme aldığı eserler dikkatle okunmalı ve dersler çıkarılmalıdır. gehlen hitler almanya’sının arşivini abd’ye teslim etmeden ön hazırlıklarını yapmış, ailesini güvenilir yerlere kaçırmış, kendisi ve ekibi için tedbirler almış ve zamanı gelince de hitler almanya’sının düşmanı olan abd’ye sığınmıştır. kısaca kendi deyimiyle ''esir'' olmuştur. bu bağlamda istihbarat tarihinde belki de bir ilki başarmıştır. bu konuyu şu şekilde değerlendirdiğimizde; gehlen, hem kendi ülkesinin istihbarat arşivini düşmanına teslim etmiş, hem de çalışma arkadaşlarını ikna ederek birlikte amerikalılara teslim olmayı becermiştir. bu iki unsuru başarabilmesi dönemin şartlarına göre büyük bir başarı olarak görülebilir. ancak gehlen'in en büyük başarısı istihbarat alanında 2. dünya savaşı sonundan itibaren başlayan soğuk savaş döneminde başında bulunduğu birimi iyi organize ederek sovyetlere karşı başarılı istihbarat çalışmaları yapmış olması olarak görülebilir. bu itibarla; alman dış istihbarat biriminin (bnd) kurucusu olan bu şahsiyet yukarıda da zikrettiğimiz gibi amerikalılar ve rusların savaşı kazandığını görerek nazi almanyasına ''ihanet'' etmiş, ancak almanyanın ikiye bölünmesinden sonra batı alman istihbaratının temelini oluşturacak çalışmalarıyla da sovyet tehditine karşı istihbarat organizasyonunu oluşturarak çevresinde ''kahraman'' olarak görülmüştür. dolayısıyla 2. dünya savaşı ve soğuk savaş döneminde istihbarat çalışmalarında önemli rol oynamış bu karakter ve sonrasında ''gehlen ekolünü'' takip eden çalışma arkadaşları sayesinde modern istihbaratın da temelleri atılmış olduğu görülmektedir.
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap