• ortaokulda da oyledir, universitede de, yirmilerin sonlarinda da. kimler gelse, kimler gecse de en guzeli rhett kadar sevilmeyecektir.
  • vahimdir. acıdır. trajiktir. fenadır. çok fenadır.

    zira öyle bi erkek ancak hayallerde kalmaktadır. kalacaktır da. rhett butler gerçek olamayacak kadar iyidir ne de olsa.

    aaaahh ulan ahh...
  • en sonunda "frankly my dear, ı don’t give a damn" sözünü duyacaksınız demektir.
  • kitabı okuyanlarda rhett'in * değeri katlanacaktır.

    güneyli hanımefendilerin çıtkırıldımlığı ilgisini çekmez. onu asıl etkileyecek olan kusurlu fakat ateşli bir ruhtur. ne kadar bencil, o kadar iyi. çünkü kendisi de bencil bir domuzdur, kitabın bir çok yerinde bunu dile getirmekten çekinmez. soylu bir aileden gelir ama servetinin kaynağı ticari dehasıdır, delikanlılığında ilk işi bu soylu ismin şöhretinden kurtulmak olmuştur. olayları kavrama yeteneği fevkaladenin de fevkindedir, ayrıca çok sivri bir dili vardır. öyle ki bir salon dolusu güneyli beyefendinin içinde 'kutsal dava' ile alay etmekten çekinmez, bunu da öyle ustaca bir centilmenlik kisvesi altında becerir ki dalga geçtiğini anlamak için biraz kafayı çalıştırmanız gerekebilir. scarlett'in tabiriyle 'tam bir şeytan'dır.

    neslimizin bilinçaltında yatan piç adam tiplemesine cuk oturur.
hesabın var mı? giriş yap