• premieri 6 eylul de toronto film festivalinde yapilacaktir. heyecanla bekliyoruz.

    http://www.tiff.net/…/specialpresentations/the-wall
  • yönetmenliği roger waters ve sean evans'a aittir. bütün türk izleyecileri gibi ben de 4 ağustos 2013 roger waters istanbul konseri'nin projeye dahil edilmiş olmasını umuyorum. yani, görüntülerin hangi konserleri kapsayacağını merakla beklemekteyim. sahne arkası röportaj ve görüntüler de bünyede ekstra heyecan oluşturuyor. tabii türkiye'de sinemalarda gösterilmemeye kalkılırsa, sinema salonları yöneticilerimiz ağır küfür yiyeceklerdir.

    ayrıca, the wall konserlerini farklı açılardan görme fırsatı da tanıyacaktır. örneğin, 192 konserin hepsinde hey you'yu duvarın arkasından roger ve grubu görmeden dinleyenlerin, bu film sayesinde duvarın arkasına ulaşma imkanı olacaktır.

    diğer yandan, bu film roger waters'ın 30 küsur senedir gerçekleştirmek istediği bir projedir. çünkü pink floyd the wall filmi en başta, konser görüntüleriyle harmanlanmış ve yönetmenliğini gerald scarfe'ın yapması şeklinde başlanmış ama ardından projenin bu şekilde yürümeyeceğine karar verilmiş ve devreye yönetmen olarak alan parker girmesiyle değişik biçimde gerçekleştirilmiştir. ancak ortaya çıkan sonuç; hem roger waters'ı, hem de david gilmour'u çok tatmin etmemiştir. fakat bu son projenin sadece waters tarafından gerçekleştirilmesi sebebiyle, gilmour ortaya çıkan esere büyük ihtimalle objektif yaklaşmayarak burun kıvıracaktır.

    tabii the wall sahnesinin tasarımını gerçekleştiren mark fisher'ın bu filme katkısı olmasına rağmen, bitişine ömrünün yetmemesi üzücüdür. çünkü turnenin son ayağı olan, roger waters the wall european tour 2013 sırasında hayatını kaybetmiştir. bu nedenle, kendisinin roger waters the wall ile son defa izleyicilerle buluşacağından bahsedilebilir.
  • 29 eylül'de, dünya çapında vizyona girecek olan film.

    poster

    fragman
  • bir muhterislik abidesi olduğunu tahmin ettiğim film. kendince pink floyd the wall'un remake'i olma iddiasına sahipmiş gibi de duruyor. lakin metallica through the never ile kıyaslamak daha mantıklı olur. bununla beraber ikinci dünya savaşı olmasaydı dünya sineması; 12 eylül olmasaydı da türk sineması ne halt edecekti bilinmez ya, işte roger waters'ın bu işi de aynen bu açıdan ele alınmalı derim. adamın her yıl polonya'yı işgal edecekmiş gibi düzenlediği, "bak bu son ha... o yüzden mutlaka gelin," temalı, efsanevi(!) the wall turneleri yetmezmiş gibi şimdi de bu film...
  • istanbulda sergiledikleri muhteşem sahneden sonra merak konusudur... ulan ne mükemmel bir konserdi ya...
  • 29 eylül salı günü türkiye'de de gösterime girecek olan film. istanbul'da pek fazla yer kalmamış biletler bitmek üzere. sabırsızlıkla bekliyoruz.

    http://cinemaximum.com.tr/…the-wall/ho00000972.aspx
  • waters filmin afişini 50 dakika önce facebook sayfasında profil resmi yapmış. kalp atışlarım hızlanıyor engel olamıyorum.
  • bu akşam(bir aksilik çıkmazsa) izleyeceğim filmdir. sanırsam tek gösterim olacak-en azından istinye park'ta- çünkü bilet alırken başka gün yoktu. heyecanlıyım be sözlük.

    edit:gittim izledim daha da soğumadan sıcağı sıcağına yazayım.
    roger waters'ın kendi iç sorunlarına değinmiş biraz. babasını ikinci dünya savaşı'nda kaybetmiş olması, onun da babasını başka bir dünya savaşında kaybetmiş olması, mezarlıktaki sahneler derken çok iyi kurgulanmış bir film. trompet çalarken(in the flesh?'in introsu) uçağın geçmesi ve anında konserin başlaması çok iyi düşünülmüştü. şarkı performansları zaten turne boyunca çekilen görüntülerden oluştuğu için mükemmeldi. gözlerimiz comfortably numb'da david gilmour'u aradı. ama david kilminster bütün şarkıları bileğinin hakkıyla çaldı. ayrıca filmin başında "where we came" in diye başlayıp sonunda da "isn't this" diye bitirmesi çok güzel bir detay olmuş. son kısımda nick masonla soruları cevaplıyordu onun tamamını izleyemedim izleyen varsa çok uzun olupolmadığını söyleyebilir mi? saat baya geç olmuştu ve çıkmak zorunda kalmıştım.
    sonuç: çok güzel bir film.
  • sonunda, nick mason ile yapılan soru cevap kısmıyla yarmıştır.
  • yıllardır istediğim aradığım fanteziyi dün gerçekleştirmeme vesile olan konser/belgesel. the wall'u canlı izlemiş biri olarak ve tabi ki yerini hiç bir şey tutamaz ama tekrar izlemek istediğim zamanlarda amatör değil profesyonel çekilmiş geniş ekran sinema sisteminde, dvd çıksa da izlesek hayalleri kurarken, sinemada izlemek benim için tam bir fanteziydi.

    70 yaşına gelmiş torun torba sahibi olmuş bir adamın, halâ babası için ağlaması o'nun yokluğunu hissetmesi bende ayrı bir duygu oluşturdu dün gece. yani anne baba eksikliği 300 yaşına da gelsen geçmiyor demek ki. film, genelinde iyiydi o duyguyu tekrar yaşadık, duvarı ördük ve yıktık. filmin başında, trompet dinlerken üstümüzden geçen uçakla konsere başlamak ayrı bir gaz verdi. bazı yerleri çok beğenmedim konserde kesinlikle daha etkileyiciydi neden öyle oldu bilmiyorum. sinemanın ses sistemi de çok başarılı sayılmazdı açıkçası. çekimler güzel olmuş beğendim. run like hell'i bekledim ama beklediğimi çok da alamadım. keşke istanbul'u gösterseymiş o şarkıda. çünkü manzara gerçekten enfesti seyirci coşkusu harikaydı. genel olarak savaş, baba yoksunluğu eksikliği teması işlenmiş, karşı tarafa ne hissettirdi bilemem herkes adına, ama bende ki etkisini paragraf başında belirttim.

    yani 2. dünya savaşını kullanarak ekmek yemesi vs. bunlara hiç girmiyorum evet öyle gözüküyor ama belli ki bu adamda savaşlar, baba figürü vs hep bir sorun. ayrıca 35 yıl önce yapılmış bir albüm, bir konser halen aynı coşkuyla izleniyor ve dinleniyorsa ben eleştirecek pek bir şey bulamıyorum.

    sonundaki soru cevap kısmında güldük baya bir. sevgili nick mason ile cevapladılar. roger ukala-bencil olduğunu yine belirtti sağolsun. ama rick wright'ın adının geçmemesinden hoşnut olmadım, insan bir cümlede olsa bahseder yahu.

    ha bir de, erkeklerde beyaz spor ayakkabıyı hiç sevmem ama nedense bu dedeye ayrı bir hava katıyor.
hesabın var mı? giriş yap