• bir ben harper $arkisi daha.bu da super.
  • i could have treated you better
    but you couldn't have treated me worse
    but he who laughs last
    is he who cries first

    sometimes i feel i know strangers
    better than i know my friends
    why must a beginning
    be the means to an end?

    the stones from my enemies
    these wounds will mend
    but i cannot survive
    the roses from my friends

    when the last word has been spoken
    and we've beared witness to the final setting sun
    all that shall remain is a token
    of what we've said and done

    when all we've had has been forsaken
    and distant church bells no longer ring
    that's the sound of a heart taken
    and the story of tears from a king

    the stones from my enemies
    these wounds will mend
    but i cannot survive
    the roses from my friends

    this may be the last time i see you
    forgive me for holding you close
    this may be the last time i see you
    so of this moment i will make the most

    this may be the last time i see you
    but if you keep me in your heart
    together we shall be eternal
    if you believe
    we shall never part

    the stones from my enemies
    these wounds will mend
    but i cannot survive
    the roses from my friends
  • nakaratinin, pir sultan abdal'in

    su ellerin tasi hic bana degmez
    ille dostun gulu yaralar beni

    dizelerine benzerligi belirgin olan ben harper turkusu. the will to live albumunden. ayni albumdeki faded adli sarkida da harper'in saz caldigini hatirlarsak, benzerlik tesaduf olmasa gerek..
  • efsaneye göre, ben harper türkiye'deki ilk konserinden önce bir bara gider. barda türkü ivra edilmektedir. ben dayı müzisyenleri çok beğenir konuşur eder falan. pir sultan abdal'a olan ilgisi böylece başlamış olur, bağlamaya heves eder.

    bu efsaneye dayanarak faded'deki bağlama tıngırdamaları ve "the stones from my enemies these wounds will mend but i cannot survive the roses from my friends" dizelerinin bir tesadüf olmadığı söylenebilir.
  • aşık veysel'in söylediği guzelligin on para etmez su bendeki ask olmasa sözüyle aynı mealdeki bir sözü de (sanırım ondan 30-40 yıl önce) şimdi adını hatırlamadığım bir ingiliz feylesof söylemiş. (kant ya da sokrates'ten ayrı olarak)
    aklın (ya da gönlün) yolu bir midir?
  • murat ertel'in roll dergisinde, efsaneyi açıklayan yazısı:

    ben harper'ın kaçıncı gelişiydi bilmiyorum. ikinci miydi? türk müziğiyle acayip ilgileniyordu. tünel'den ona güzel ve pahalı bir saz seçmiştik. dükkan sahibi ve karacaahmet derneği başkan yaardımcısı elvis mustafa, tünel'de bir esnaf lokantasında bize yemek ısmarladı. sofrada bir de sonradan noir desir'le çalacak olan, tabla, gitar, klarnet, ne olursa ustaca hakkından gelen bob coke vardı. söz dönüp dolaşıp alevi-bektaşilere ve aşıklara gelmiş, muhabbet koyulaşmıştı. elvis mustafa, ingilizce bilmediği için bir noktada onun dediklerini çevirmeyi bırakıp ben, ben'le konuşmaya başladım ve konuyu pir sultan abdal'ın asılmadan önce söylediği söylenen türküsüne bağladım. asılmaya götürülen pir sultan'ı taşlarlar, fakat birisi de gül atar. yaralı pir gülü alır ve "yağmur gibi yağar taşlar / ille de dostun gülü yareler beni" nakaratlı türküsünü son istek olarak söyler. ben harper bundan çok etkilendi. sonra gitti. bir süre sonra onun albümünde, "roses from my friends" şarkısında, bu fikirden yola çıkarak yazdığı bir nakarata rastladım. çok sevindim.
hesabın var mı? giriş yap