*

  • drock festivaline katılacak olan grup .

    "melike ve ibrahim ’rugan’ kurulmadan 1 yıl önce tanışırlar ve kısa bir süre birlikte aynı grupta yer alırlar grubun dağılmasıyla birlikte ikilinin yolları ayrılır ve farklı gruplara yönelirler fakat o gruplarda iş yapmayınca ikili yeni grup kurma çalışmalarına girer. kısa bir süre sonra bozkurtla tanışırlar ve provalara başlarlar cem’inde gruba katılmasıyla rugan 2007 nin kasım ayında kurulmuş olur. 1 ay süren prova çalışmalarından sonra grup sahne almaya başlar. su an grubun hedefi grup elemanları arası iletişimi, uyumu oturtup grubun müzikal kalitesini geliştirmek, grubun kendine has sahne druşunu ve soundunu ortaya koymaktır. daha sonra ki hedefimiz beste çalışmaları ile sizlerin karşısına müzikal kimliği oturmuş kendine has karakteristik bir yapıya sahip bir şekilde çıkmaktır."

    şimdilik şöyle bir sitesi varmış, yakında yenisi de geliyormuş;

    http://rugan.rockmekan.com/index.htm
  • rugan, sürekli parlak ve yansıtan bir yüzeye sahip olması için çeşitli kimyasallarla finisajı yapılmış deri diye tanımlanmaktadır. almanya’ da lackleder, ingiltere’ de patent leather olarak bilinen rugan sözcüğü dilimize farsça’dan geçmiştir. farsça’da revgan, parlak, pürüzsüz yüzey anlamına gelmektedir.

    aslında rugan pek çok insan için pek tanıdık hatta geçmişten bir anıdır. şebnem ferah’ın şu şarkı sözünü bazıları iyi bilir :"küçükken sahip olduğum kırmızı rugan ayakkabılar onlar da senin gibi çok tatlıydılar ama canımı yakardılar."

    bir döneme imzasını atan michael jackson’ ın rugan siyah ayakkabıları unutulmazdır. dansın ritmi parlaklıkla buluşur. rugan parlaklıktır, cazibedir, kendine baktırır.

    bugün çoğu rugan deriler sığır derisinden yapılmaktadır. bunun yanında koyun, keçi, domuz, yılan, timsah ve devekuşu derisinden de yapılabilir. ruganın amacı parlak ve güzel bir deri elde etmek ise de bu olayda en kötü ciltli deriler kullanılır. yüzey tamemen "rugan lakı" denilen maddelerle ve ek parlaklık ve dolgunluk verecek maddelerle kaplandığı için kötü ciltli deriler rugan olarak değerlendirilerek katma değer sağlanır. derilerin parlaklığı laklar ve diğer poliüretan maddeler ile sağlanmaktadır. film tabakasının kalınlığı 100-200 mikron arasındadır.

    her güzelin bir kusuru vardır derler ya rugan ayakkabıların da kusurları vardır. rugan ayakkabılarda hava geçirgenliği oldukça düşüktür, çünkü kalın bir film tabakası ile kaplanmaktadır. bu yüzden kıl kökleri ve derinin hava geçirgenliğini sağlayan porlar ve lifler arası boşluk kapanmaktadır. ayrıca kullanılan crosslinkerler sebebi ile derinin esnekliği azalmaktadır. bunun sonucunda ayakkabı olarak kullanılan rugan zamanla ayağın yorulup genişlemesi sonucu ayağa zarar vermektedir. normalde ayak yürüyüş sırasında esner ve yere basınca sağa ve sola doğru açılır. ancak rugan esnekliği az olduğundan buna izin vermez. bu sebeplerle sürekli kullanan öğrenciler, astsubaylar ve generallere kadar birçok askeri personel rugandan şikayetçi olmaktadır. fakat o parlaklık tüm bu olumsuzlukları göz ardı ettirir insana.

    "rugan parlaklıktır, cazibedir, kendine baktırır."
  • ayakkabı,çanta yapımında kullanılan parlak deri.
  • bir küçük iskender şiiri..

    kimseye anlatmadığım bir gençliğim de var benim
    kimi zaman kente dökülen
    kimi zaman kentten birdenbire geri çekilen bir gençlik

    adım bir halk ayaklanmasında geçiyor örneğin
    akıl almaz pusulara düşürülmüşüz su kenarlarında
    ihanetin istilası, bir bıçak deyer gibi kurbanın gırtlağına

    zehirlenmişiz! zehrin duvağı altında şahmeran bir fırtına
  • ayakkabı yapılınca guzel oldugu düşünülen ; ama göz zevkine aykırı bulduğum bir parlak deri çeşidi.
  • irfan kurudirek'e ait karton külleri adlı kitaptan bir vuruş.

    ruhu can çekişen bir ölü gibi şimdi
    kırmızı.
    eski ve bıçaklı eli.

    bir dudağın 'git' deyişine yakışıyorsun en çok. tadı unutulan gerdan kokularında rüzgarlara küsmüş anımsattığın kadın ve bir kadın senin gölgende ışığı yakalıyor. çocukluğun en saf günleriydi 'kırmızı' günler. ilk heyecanları boyattığın zamanlar geliyor mu gözünün önüne? bakma artık bir 'bayramı' veya ait oluşu simgelemiyor, o artık nefretimin tek rengidir.
    o kadar dövdün ki bizi bağlayan şeyi, yeşile doğru koşuyor şimdi. bir kasım çiçeği, en sevdiğin kitabın ayracı gibi. kim bilir belki de..

    son kez sarıldıktan sonra sağ cebime yapışmış kalbin, kurudu ve düştü sonunda. ben ezip geçmedim ama, toprağa karışıp bir bitkiye can vermiştir belki. içinde verebileceği bir can kaldıysa tabii.
    bakma öyle anlamsız!
    sevinmedim kuruyan kalbine.
    ben kırmızı ağlarken, söndüremedi senin maviliğin beni.
    mavi bile değilmişsin ki.

    uykusuz ve yorgun gözlerim aydınlatmaya yetecek, yetmeli.
    *iki ucu keskin bıçaktı hani? yasak kelimeler gibi akıp gidiyor yüreğimin ortasından!
    şimdi utanıyor hayallerim, soğuktan üşüyen burnum utanıyor.
    ikisi de aynı renk
    ikisi de uzadıkça sana benziyor.

    ayakkabılarının yanına koy şimdi karpuz kollu elbiseni bir kurdele ekle yanına ve düştüğün ikilemin sehpasını tekmele! çünkü rujların, elbiselerin, çantaların, topukluların ve yalanların kirletti tüm çocukluğunu. aynı masumiyeti asla taşımayacaklar.
    sonra bir sabah manşetlerde bulacaksın kendini.
    d ü n y a n ı n e n b ü y ü k y ı l a n ı ö l ü b u l u n d u !

    *
  • farsçada yağ anlamına gelen kelime
  • parlak deri.
  • genellikle ayakkabı ve çanta yapımında kullanılan parlak deri.
hesabın var mı? giriş yap