ruh
-
ruh demiş peygamber dememişti.
beden rahibi - ruh hekimi - ruh rahibi
ruhun aklındaki delik, delilik..
delilik olmadan hayat tam tadında yaşanamaz. mutlak akıl akıllıca değil.
ruh osuruk gibidir. bir bedenden çıkar da kaç tane burna girer, gene de varlığından emin olunamaz, bilinemez. 21 gram bile çekmiyor ruh, radyoaktif madde gibi. bir var bir yok, bir ışıldak bir karanlık.
ben bir tür gazeteci yazarım. ruh gazetecisi. ruhtan skandal haberler. atlatma ilişki dedikoduları.. aktüalite.. (bkz: yazar/@ibisile)
- ruh emar'ı nerede çekiliyor?
- yatakta.
- ilaçlısı?
- çıplak çekim. coca cola'ya ilaç katılıp çekiliyor. (burada hastaya önceden az bilgi verilir.)
fethiye köylüklerinde türk geniz yapısına uymadığından ruh sözcüğü başına sesli harf eklenerek uruh diye dillendirilir. cümle içinde kullanımı: "sizden umanların uruhuna varsın." (bkz: sizden umanların ruhuna varsın)
ruhun (egodan) bağımsızlığı üstüne: "ruhun kendi içinde, senin elinde değil.." herkesin fikri/hissi farklı da olduğuna göre, bu ruh kesin gezen bir şey. bu itibarla ruhun vücutta/dünyada nerede oturduğunu söyleyemeyeceğim.
ortanın sonu. ruh ve sınır hastalıkları...
içki içmenin adabı/içki içme adabı:
rakı kadehi tepeleme doldurulmaz.
içkinin üstünde ruha da yer bırakılması gerekir.
yoksa gökgörmedik olursun.
rakıda ruhun yerini su tutar.
içkiden çok ruhla sarhoş olmak için rakının yanına bir kadeh daha su.
bektaşi ruha gönülsüz olduğundan tasla, çanakla içiyor olabilir.
kadeh gönlündür. peş peşe kadeh devirmek çoğalma istemin.
içmeyişin kendinden korku ve saklanma.
şey ruhunu temsilcisi olacak olan sözcüğe veriyor. biz ondan sonra artık sözcükte de ruh görüyoruz. hatta bir sözcük uydurmakla yoktan ruh da türeyebilir, hiç belli olmaz. neolojizmin de bir gücü var.
***
ruh, lise 1'deki coğrafya dersimize giriyordu galiba. bir arkadaş soyunan karılı bir deste kumar kağıdı getirmiş, azgın azgın o ve hepimiz ders-teneffüs dinlemeden bakındığımızdan, dersinin birinde ruh bunu yakaladı. hemen bütün kağıtları müsadere etti. cebine koyup kaybolmadı, hepimizin önünde, ön taraftaki çöp kutusuna ilerledi. hiddetten bombozdu, elleri titriyordu. bir yandan kağıtları yırtıyor, bir yandan söyleniyordu: "ben, ömrümde böyle kağıt görmedim!" bizim sınıfa bu, ömrümde böyle karı görmedim gibi geliyordu ve, gülüştük mü, yoksa sonradan mı koptuk ayıramıyorum.
sevgili ruh'umuzun lakabını alışını da an be an yaşadık. üst sınıflardan nizamettin abi ve büyükler ekibi vardı. ruh okula atamayla yeni gelmişken, yatakhanede nöbetçi öğretmenlik yapmaya başladığında elbirlik onlar koydu adını. öğretmenlerin nöbetler için ne kadar fazla mesai aldıklarını merak etmek hiç aklıma gelmemiş. birlikte aileyiz ya, yeni geleni yadırgamak dahil aileliğe; meraksızlık da ailelikten. "ifade edeyim evladım" en tipik sözüydü. sabahları tek tek her ranzaya kaldırmaya uğrardı. kuralcı olduğundan gece yat saatinde gergin olurdu. tam saaatinde koridorlar boşalsın, ışıklar sönsün diye koşturur dururdu. onun hassasiyetini farkeden büyükler, organize olmuşlar, bir biri bağırıyor urrrh! diye, bir biri. ve koridorun zıt uçlarından sırayla bağırıyorlar, kaçışmaya da becerikliler. oradan oraya koşar, kan ter içinde kalırdı. örneğin erdoğan hoca eşek şakası yapanı yakaladığında kayışını çıkarır da döverdi. ama ruh hoca ya yakalayamıyordu, ya yakalasa da herhalde sadece kulak çekerdi. bu haytalara ise kulak çekme pek terbiye olmazdı, eminim. ufakken ona ruh hoca demezdik tabii, sadece ruh derdik.
***
ruh anlayışı/kavramı tarihte nerede nasıl belirdi bilmiyorum, antik mısır'da ka ile ba aynı insanın enerji ögesiyle cismani tarafını paylaşıyor veya temsil ediyorlar. bu ikilide ka ruha oldukça benziyor. günümüze batı düşün/kavram dünyasından iki ana ruh izleği kalmış: spirit ve soul.
"bir zamanlar ruh tanrıydı, derken insanlaştı, şimdiyse yığınlaşıyor bile." friedrich nietzsche - also sprach zarathustra
"ruh zenginliği ganimet biriktirmeyle değil, alımlama açıklığıyla olur." carl gustav jung - die archetypen und das kollektive unbewusste
"ruh, kavramlarda yaşamaz, yapılanlarda ve gerçeklerde yaşar." carl gustav jung- erinnerungen traume gedanken
"oysa madde, bizlere en az ruh kadar yabancıdır. son olup bitenler hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. bizde dengeyi sağlayan tek itiraf bu." carl gustav jung - insan ruhuna yöneliş
"latince'deki animus ruh ve anima can, eski yunanca anemos rüzgar sözcüğüyle aynı köktendir. rüzgar anlamına gelen diğer eski yunanca sözcük, pneuma aynı zamanda ruh anlamına da gelir." carl gustav jung - insan ruhuna yöneliş
"bir başka inanış da, tuhaf ama, sık rastlanır, ruh ile adı özdeşleştirir. kişinin adı ruhu sayıldığından, yeni doğan bebeklere atalarının ruhunu yeniden canlandırmak için onların adı verilirdi." carl gustav jung - insan ruhuna yöneliş
"doğu dünyası da maddenin ancak bir "maya" [yanılsama] olabileceğini ileri sürerek ruh'u seçti ve asya'ya özgü yoksulluk ve pislik içinde uyuştu gitti." carl gustav jung - insan ruhuna yöneliş
"bize göre, bilincin yeri beyindir. fakat bilinç, ruhun tamamı demek değildir, ruh temelde, vücudun her yanına dağılmış sinir sisteminin işlevidir. vücudun merkezi de başta değil, karında, onun boğum kümelerindedir. ruhun belirsiz varlığı burada yer alır. bilincin, beyin yarımkürelerinde yer alması ise algısal bir işlevi, bir algı organını kurar." carl gustav jung - insan ruhuna yöneliş
"tanrıya çok fazla ruh tahsis ettik, insana ise pek az. fakat insanın ruhu açlıktan kırılırsa, tanrının kendisi de serpilip büyüyemez. dişil psişe bu açlığa yanıt verir, çünkü o, logos'un ayırdığını bütünleştirecek olan eros'un işlevidir." carl gustav jung - aspects of the feminine
"tanrı rüzgardır, görünmez bir nefes-ruh olan insandan daha güçlü ve kudretlidir. ibranice ruah sözcüğündeki gibi arapçadaki ruh sözcüğü de nefes ve ruh anlamlarına gelir." carl gustav jung - aspects of the masculine
"insanlar, kendi ruhlarıyla karşılaşmamak için ne kadar saçma olursa olsun her şeyi yaparlar. hint yogası ve bütün gereklerini yerine getirir, katı bir beslenme programı uygular, hikmet öğrenir ya da dünya edebiyatının mistik metinlerini papağan gibi tekrar ederler - bütün bunların sebebi kendileriyle iyi geçinememeleri ve ruhlarının herhangi bir fayda sağlayacağına dair en ufak bir inançları olmamasıdır." carl gustav jung - rüyalar
"sohar'a göre insan, nefesch'te yani doğal ruhta birleşmiş olan bitkisel, hayvansal, rasyonel ruh dışında ruhun daha üst aşamaları sayılan ruach'a, yani manevi ruha ve neschama'ya, yani tanrısal kıvılcıma ya da tanrısal ruha sahiptir. ruhun daha üst aşamaları insanda latent (pasif) durumda bulunur, ancak sezgisel meditasyonla ve insanın kendi üzerine bıkıp usanmaksızın sürdüreceği çalışmayla hayata geçirilir." werner hoffmann - özdeyişler üzerine
"nino halkına göre bugüne dek verilen en ağır ruh 10 gm, insan ömrünün uzunluğu ruhunun boyu ile orantılıdır, erken ölen çocukların ruhu kısadır." sir james george frazer - the golden bough
"eskimolar 'ruhun ait olduğu bedenin şeklini gösterdiğine, fakat daha nazik ve daha uçucu bir yapısı olduğuna' inanırlarmış." sir james george frazer - the golden bough
[gel gör ki irimias hiç kulak asmadı, kendini iyice kaptırmıştı. "sahibini yitirmiş köledir bunlar ama gurur, saygınlık ve cesaret olmadan da edemezler. içlerindeki ruhu canlı tutan budur, hatta bütün olanların kendilerinden kaynaklanmayıp yalnızca onların gölgesinde yaşamayı sevdiklerini, o küt kafalarının derinliklerinde duyumsadıkları halde böyledir bu..."] laszlo krasznahorkai - satantango
"hiçlik bilinen anlamda yok; ama dünyanın kendisi maddi bir kitledir ve ruhların toplamından insan ruhu oluşur. madde ruhtan daha fazla ölemez, yalnızca iyilik ve kötülüğe göre biçim değiştirebilir. geçmişimiz ve geleceğimiz bir zincirin halkaları. kendi soyumuzda yaşıyoruz, ve soyumuz bizde yaşıyor." gerard de nerval - les filles du feu (rüya ve yaşam öyküsü)
"peki hem ben olan hem benim dışımda olan bu ruh neydi? adı efsanelerde geçen çiftim* miydi, ya da doğuluların ferouir dediği o gizemli kardeş miydi? -yoksa, hani bir masaldaki, ormanda bütün gece, aslında kendisinden başkası olmayan yabancıyla* çarpışan şövalyenin hışmına mı uğramıştım?" agy
"iki ruh yarışıyor gövdemizde, bütün organlarımızda üretilmiş, birbirine benzer iki parça görünümündeki gövdeye bu karma tohumu işte iki ruhun birbirleriyle yarışı koydu. her insanda bir seyirci, bir oyuncu var, konuşan ve yanıtlayan." agy
"çünkü bütün dünya gençliğinin seviyesi manen düşmüştür. yalnız ruh'u küçümsemekle kalmıyor, ondan nefret ediyorlar. bugün dünyanın bütün gençliğinin nişanesi budur. sporu, hareketi, savaşı, sınıf mücadelesini neden isterler sanıyorsunuz? ruh'tan nefret ediyorlar. gerçeğe dönmek istiyorlarmış, romantizmden, manevi değerlerden, boş fikirlerden iğreniyorlarmış."* nikos kazancakis - ispanya, yaşasın ölüm
"kalp ruha der ki: ben severim, aşık olurum; ama acısını nedense hep sen çekersin. ruh da cevap verir: sen yeter ki sev." şems-i tebrizi
"övgü sana rabbim, hastalık kardeş için
ağırbaşlıdır, iyidir, insana acır
ruhun maddeden kaçmasına yardım eder" nikos kazancakis - allah'ın garibi
"plotinus'a göre ruh, üstün aklın düşüncelerini yansıtarak maddesel nesneleri yaratan bir aynadır." italo calvino - bir kış gecesi eğer bir yolcu
(bkz: ruhlar/@ibisile)
(bkz: ruhum), ruhum daraldı, gavsaram daraldı
(bkz: ruh göçü)
(bkz: ruh kovalama)
(bkz: sözcüklerin ruhu)
(bkz: ey ruh/@ibisile), ruh çağırma seansı
(bkz: hulk/@ibisile), hulkum
(bkz: koca gönül), koca can, nefs
(bkz: seele/@ibisile)
(bkz: kadıköy anadolu lisesi yatılısı/@ibisile)
(bkz: beden dışı deneyim)
(bkz: ruh ve sinir hastalıkları)
(bkz: bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesi/@ibisile)
(bkz: su içerken elini başının üstüne koymak/@ibisile)
(bkz: also sprach zarathustra/@ibisile)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap