• bülent ecevit'in 1979-1980 yıllarında yaptığı konuşmaların genişletilmiş metinlerinin yer aldığı kitaptır. iş bankası yayınları arasından çıkmıştır.
  • türkiye'nin güney amerika türü bir sisteme çevrilmeye çalışıldığından bahsedilen eser.

    "bir zamanlar, “türkiye’yi küçük amerika yapacağız” denilirdi. bu ekonomik politikayla büyük amerika da, küçük amerika da olunmaz. ancak güney amerika olunur.
    bir güney amerika ülkesi olmanın da kendine göre usulü, adabı, kuralları vardır. güney amerika ekonomik modeli, bir ülkeye, bağımlılaştırıcı dış politikası ile birlikte gelir; güçsüzleri semirtip, gitgide güçsüzleşen halk kitlelerini ezici hasta toplum yapısıyla birlikte gelir; ve sömürülenleri hak arayamaz duruma, ezilenleri ses çıkaramaz durumuna getiren siyasal rejimiyle birlikte gelir bu model bir ülkeye... bu ayrılmaz parçaları olmaksızın gelse, osmanlı diliyle bu “lâzım-ı gayri müfarıkı” olmaksızın gelse, zaten yürüyemez bu tür ekonomik bir politika.
    eğer köylünün çiftçinin yetiştirdiği ürünün dünya piyasalarındaki değeri düşükse, onun yaşam düzeyini belli bir noktanın altına düşürmemek için, devlet o ürünlere de gereken ölçüde desteği sağlar. kapitalizmi ciddi olarak uygulayan ülkelerde nelerin yapıldığını, nelerin yapılmadığını burada daha ayrıntılı olarak anlatsam, adalet partisi sıralarından ve milliyetçi hareket partisi sıralarından bize yine “komünist” deneceğini de çok iyi bilirim."
  • "hükümetin* getirdiği güney amerika ekonomik modelinin ardından bu ekonomik modelin kendi rejimini de türkiye’ye getireceğini, bunun için zorlamada bulunacağını söylemiştim.
    şimdi, türkiye’de bunun tertipleri, bunu gerçekleştirmenin tertipleri hızla tezgâhlanmaktadır; türkiye’de demirel hükümeti döneminde özellikle son haftalarda, hele yeni ekonomik politika uygulanmaya başladığından beri ağır bir baskı ve işkence dönemi başlamıştır. korkunç zamların zulmü altında ezilen halkı ses çıkaramaz duruma getirmek için ve türkiye’yi tez elden faşizme sürükleyebilmek için, şimdi zamların zulmüne, yasadışı baskıların, işkencelerin de zulmü eklenmektedir."
  • 1980'ler...

    "türkiye, nazari olarak hâlâ bir demokratik ülkedir. ama, uganda’daki idi amin yönetimi sona erdiğinden beri dikta rejimiyle yönetilen ülkelerde bile görülmedik ölçüde insan hakları çiğnenmekte, ayaklar altına alınmaktadır ülkemizde. yaşını başını almış, çocuk torun sahibi, durmuş, oturmuş insanlar, geceleri evlerinden alınmakta, sözde devletin kolluk gücü durumunda olan kimselerce evlerinden alınmaktadırlar, gözleri bağlanarak kent dışına götürülmekte, işkence görmektedirler ve yine gözleri bağlanarak şehrin içine bırakılmaktadırlar.
    türkiye, nazari olarak hâlâ bir demokratik ülkedir, ama suçsuz insanlara siyasal düşünceleri hatta dinsel inançları dolayısıyla, neredeyse, engizisyon işkenceleri yapılmaya başlamıştır. bu işkenceleri yapanlar da, genellikle devletin kolluk güçleridir, bir kısım polisleridir veya polis kılığına sokulmuş bazı iktidar eşkıyasıdır. bu durumdan en çok gerçek ve iyi niyetli polislerin tedirgin ve huzursuz olduklarına inanıyorum.
    türkiye yine nazari olarak bir demokratik hukuk devletidir. fakat, gerçek veya sahte devlet güçlerinden işkence görenlerin rapor almaları, yasal yollardan haklarını aramaları bile engellenmeye çalışılmaktadır. haklarını aramaya kalkışanlara devletin kolluk gücü kılığındaki ss özentisi, gestapo özentisi eşkıya, daha da ağır baskılar ve işkenceler yapmaktadır.
    faşist caniler cezaevlerinden kaçırılırken, tutuk ve cezaevleri binlerce masum insanla doldurulmak istenmektedir. (bkz: points de vue) birkaç kışkırtıcı militanı yakalamak veya sindirmek bahanesiyle, masum halk topluluklarına karşı insanlıkdışı kırım ve kıyım yöntemleri uygulanmaktadır. nazilerin en zalim bazı komutanlarının veya gestapo liderlerinin işgal altındaki ülkeler halkına karşı uyguladıkları için, hâlâ kınandıkları bazı yöntemler türkiye’de yer yer gerçek veya sahte devlet güçleri tarafından, türk halkının belli kesimlerine karşı uygulanmaktadır."
  • "sömürgeciliğin baş yöntemi olan “böl ve yönet, böl ve sömür” yöntemi şimdi türkiye’de iktidar tarafından bütün açıklığıyla, acılığıyla uygulanmaktadır.
    “böl ve yönet, böl ve sömür” yöntemi uygulamasının bu ölçülere varışının türkiye’ye en ileri ölçüde bir sömürü düzeni getirmeyi öngören bir ekonomik model uygulamasıyla aynı zamana gelmesi, bir rastlantı değildir. tertibin doğal bir sonucudur, doğal bir parçasıdır."
  • "kışkırtıcılıklarla, “türkiye’ye komünizm geldi, geliyor; türkiye bölündü, bölünüyor” havası, kaygısı, psikozu yaratılarak*, doğal eğilimleri ve gelenekleri gereği bir güney amerika modelinin gerçekleşmesine alet olamayacak olan, alet olmak istemeyecek olan toplum kesimleri ve kuruluşlar da, bir propaganda baskısı altında, bir manevi baskı altında tutulmak isteniyor. bu arada halk da öyle bir manevi baskı altında tutulmak isteniyor. bu gibi yollardan belli çevreler, bugünkü hükümeti de kullanarak, bu modeli türkiye’ye getirebilmenin çarelerini araştırıyorlar."
hesabın var mı? giriş yap