• "sendikaci suleyman yeter'in gozaltinda olmesinin ardindaki sir perdesi kalkmadi. yeter'in ailesinin kimlik teshisinde bulunmamasi nedeniyle, avukatlarina da otopsi raporu verilmedi. istanbul emniyet muduru hasan ozdemir, olumun kalp krizi sonucu oldugunu tahmin ettigini soylemesine karsin avukatlar, yeter'in 1997 subati'nda gozaltina alindiginda kendisine iskence yapan ve daha sonra haklarinda dava actigi polislerin, olmeden once yeter'in sorgusunda bulundugunu iddia etti.
    yeter'in avukatlari dun ogleden sonra fatih adliyesi'ne gelerek, istanbul emniyet muduru hasan ozdemir, terorle mucadeleden sorumlu emniyet mudur yardimcisi atilla cinar, terorle mucadele sube muduru sefik kul ve yeter'in sorgusuna katilan polisler hakkinda 'suc duyurusunda bulundu. suc duyurusu dilekcesinde delillerin ortadan kaldirilmasi ve karartilmasi olasiligi goz onunde bulundurularak tutuklama isteminde bulunuldu.
    suleyman yeter'in, mlkp orgutu yoneticisi oldugu iddiasiyla bir sure tutuklu kaldigini, ancak istanbul dgm'de gorulen davasinin 1998 yilinin eylul ayindaki durusmasinda savcinin hakkinda beraat isteminde bulundugunu animsatan avukat keles ozturk, "yeter, mlkp orgutuyle iliskisi oldugu iddia edilen bir kisiydi. polisin calisma sisteminde her orgutten belirli bir tim sorumludur. yeter'i 1997 subat'inda gozaltina alip iskence yapan tim uyeleri ve 5 mart 1999'da gozaltina alip olumune sebep olan tim uyeleri ayni kisilerdir" dedi.

    ahmet sik
    istanbul -radikal-online 25 kasım 1998
    aşağıda görüldüğü üzere haklarinda dava actigi polislerce olduruldugu iddiasını avukatlari;ileri surmüş olup nesnel kanıtı yoktur.

    berlin, 09/03(bye)--- tiraji gunde 200 bin olan sosyal demokrat egilimli frankfurter rundschau gazetesinin 9.3.2000 tarihli sayisinda, yukaridaki baslik altinda ve gerd hohler imzasiyla yayimlanan haber-yorumun cevirisi ise soyledir:

    gecen yilin mart ayinda siyasi polis tarafindan alinarak istanbul emniyetine goturulen sendikaci suleyman yeter, kisa bir sure sonra olmustu. doktorlar otopsi sirasinda kemiklerinin kirildigini ve kan pihtilasmasi tespit etmisler, olume "enseye yapilan bir baskinin" neden oldugunu belirtmislerdi. hucredeki olumun perde arkasindaki neden ise, tutuklulara iskence ve tecavuz eden 8 polise karsi acilan ceza davasindaki davacilardan biri olmasiydi.

    http://www.byegm.gov.tr/…basin/2000/03/10x03x00.htm
  • bu arada:
    istanbul valisi erol çakır, sendikacı süleyman yeter'in işkenceyla öldürüldüğüne ilişkin rapor verdiği için istanbul tıp fakültesi adli tıp anabilim dalı başkanı prof.dr.şebnem korur fincancı hakkında suç duyurusunda bulundu. fatih cumhuriyet başsavcılığı "yeterli ve inandırıcı delil" bulunmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. fincancı, vali çakır'a tazminat davası açtı ve suç duyurusunda bulundu. istanbul tabip odası'nda düzenlenen basın toplantısında da, çakır'ın tavrı kınandı.
    prof.dr.şebnem korur fincancı, valiye 10 milyar liralık maddi ve manevi tazminat davası açtı ve ayrıca istanbul cumhuriyet savcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
  • maalesef davası zaman aşımına uğramış olan sendikacı. kendisini işkence yaparak öldüren zanlı polisler dava zaman aşımına uğradığı için "yırtmıştır" ve zanlı olarak kalmışlardır. devletin hukuku onları salmıştır; normaldir lakin vicdanlardan nasıl kaçacaklar?
    http://www.ntvmsnbc.com/news/295688.asp
  • "aihm, 7 mart 1999'da istanbul emniyet müdürlüğü'nde gözaltındayken işkenceyle katledilen süleyman yeter'in davasını karara bağladı. türkiye'nin "yaşam hakkı" başlıklı avrupa insan hakları sözleşmesi'nin ikinci maddesinin ihlal ettiğini belirten mahkeme, türkiye'yi 110 bin 720 euro tazminat ödemeye mahkum etti.

    limter-iş sendikası eğitim uzmanı süleyman yeter, dayanışma gazetesi bürosuna 5 mart 1999'da yapılan baskın sonucu gözaltına alındı. istanbul terörle mücadele şube müdürlüğü'ne götürülen yeter, işkenceyle katledildi.

    yeter'in ölüm nedeninin işkence olduğu adli tıp raporuyla belgelendi. bunun üzerine istanbul 6. ağır ceza mahkemesi'nde mehmet yutar, erol erşan ve ahmet okuducu adlı polisler hakkında dava açıldı.

    avukatların yargılama boyunca, soruşturmanın yüzeysel olduğu, dönemin emniyet müdürü hasan özdemir, terörle mücadele şube müdürü ve emniyet müdür yardımcısı hakkında da soruşturma açılması talepleri ise dikkate alınmadı. "*

    *http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=21541
  • bugün bizden kopartılalı 13 yıl oldu. bazen sırf başımız belaya girmesin diye gece boyunca sokaklarda dolaşıp polise izini kaybederek gelirdi bizim eve. sonrada hiç anneme zahmet olmasın diye sabahın köründe yatağını toplar giderdi. ortaokuldaydım o sıralar aklımda pek anısı kalmadı ama şu an hala 4x+3=28 işlemini onun öğrettiği yöntemle çözüyorum.
  • polis tarafından arandığı söylenen faili emniyetin verdiği pasaportla dünyayı geziyor.

    "adalet topaldır ağır ağır yürür fakat gideceği yere ergeç ulaşır" diyorlar ya, fail nüfuzlu olunca o adaleti ayaklarından kesiyorlar, hiç bir yere gidemiyor.
  • bugün izlediğim davadır. bu ülkede açıkça işkenceden adam öldürmenin bedeli 10 yıldır. devlet pasaport ayarlamış, sahte kimlik vermiştir, açıkça destek olmuştur. egemenlerin hukuku ve yasaları işkenceden adam öldürmeye 10 seneyi uygun görmektedir. ismail saymaz gibi gazeteciler sayesinde sözde teröristlerden haberdar oluyoruz; sözde gazetecileri de duyar olduk... sözde hukukçuları tanıma fırsatımız oldu.

    ne yazık inandığınız dava uğruna işkence ile öldürülmenin bedeli sadece 10 yıl; hayatında silah tutmamış bir gazetecinin*; kanıtsız bir şekilde; olmamış darbenin bedeli 33 yıl. yaşasın ileri demokrasi,yaşasın türk adaleti diyesi geliyor insanın...
    söz tükeniyor böyle durumlarda...
  • (bkz: http://www.radikal.com.tr/…ine_10_yil_hapis-1156773)

    türkiye'de araştırmacı gazetecilik örneğidir. ismail saymaz basın emekçisidir.
hesabın var mı? giriş yap