*

  • sabahlari show tv de yayınlanan şarkici aydin ın sunuculuk yaptigi iğrenç bir muzik programi
  • headset mikrofon olayının boku çıkarılarak call center'a dönüşmüş program.
  • psikolojinizin yerlerde süründüğü zamanlarda derhal izlenmesi gereken, ilaç gibi programdır. yaklaşık on dakika içinde bir büyü gibi bütün aklınızı saracağına, sarmak ne kelime, en kabasından tecavüz edeceğine; böylelikle artık ekrandaki görüntülerden başka hiç bir şey düşünemeyeceğinize; uyuşacağınıza; herhangi biri elinizden kumandayı alana ya da televizyonu kapatana kadar, eblek ve sabit bir yüz ifadesiyle ekrana kilitleneceğinize emin olabilirsiniz.

    yani ''saçmalamak'' denen hadisenin daha güzel, daha detaylı bir açıklamasını bulamıyorum.

    iki insan, okan bayülgen'in deyimiyle, çiftleşme programlarından biri sayesinde tanışır, evlenir. bir zaman sonra anlaşamazlar ve boşanmaya karar verirler. her ne hikmetse sadece tarafları ilgilendiren bu konu, bir anda kuşum aydın ve asuman krause öncülüğünde, bir takım menepoz teyzelerin çözülmesini elzem gördükleri en büyük sorun haline gelir. bununla da kalamaz; bu iki kişi, barıştırılmak umuduyla, bir eve kapatılırlar ve kameralar sözkonusu iki kişi arasındaki, artık koca bir oyun olduğunu anlamamamız için salak olmamız gerektiğini düşündüğüm diyalogları, tartışmaları çekerler. öyle ki selma hamiledir ve doktor muayenesindeki cenin fotoğraflarının bile gözümüzün içine sokulmasında herhangi bir abes görülmez. canlı yayına katılan ve taraflarla hiç bir ilgisi olmayan herhangi bir kadın, telefondan ''inanın şu an sinirden titriyorum.'' diyerek cinnetin nasıl bir boyuta ulaştığını gözümüze gözümüze sokar.

    en çok merak ettiğim de, en acıklı sahneler, en bedbaht görüntülerden hemen sonra, playback yapan şarkıcının şarkısıyla göbek atacak kadar manyaklaşan bütün bu insanların beynindeki nöronlar nasıl bir mutasyona maruz kalmıştır? bir dakika önce ağlaşırken, nasıl kahkalarla gülüp sapıtabilir bu insanlar?

    bilmiyorum, belki de o stüdyodaki teyzeler, senden benden mutludur. belki de yaşamak aslında bu kadar basittir. belki de biz her şeyi çok fazla ciddiye alıyor, çok fazla kasıyoruzdur. kimbilir?
  • yurttaki oda arkadaşımın sayesinde tanımış olduğum güzide program.şimdi benim aklım almıyor ,bu tür saçmalıkları insanın gözünün içine baka baka nasıl sergileyebiliyorlar.daha da düşündürücü olanıysa üniversiteye giden bir yaratık nasıl olur da böyle programları izleyebilir hemen akabinde programı izlemeye giden koca dötlü teyze edasıyla olaylar hakkında ileri geri yorum yapabilir*.o yüzden bir üniversite öğrencisinin bu tür programlar izlediğini gördükten sonra kimseye kızmıyorum kızamıyorum.kendime kızıyorum sadece neden yurt, neden televizyon, ve neden yurt odaları 2 kişilik?

    (bkz: alo santral beni psikopata bağlar mısınız)
    (bkz: ahu tuğba)
    (bkz: aydın)
    (bkz: sistematik işkence)
  • son zamanların en akıllıca kurgulanmış prodüksiyonunu içeren sabah programıdır.

    ahu tuğba'nın başrolünde "oynadığı" isimsiz bir pembe dizi hergün onbinlerce kişiyi televizyon başına çekiyor.

    senaryo yazmaya gerek yok, satırbaşları belli; işin büyük kısmı oyunculara bırakılmış. ışık, set, dekor masrafı sıfır. zaten herşey programın stüdyosunda olup bitiyor. dış çekimler bir kameraman ve muhtemelen yanında en fazla bir asistanla hallediliyor. kurguyla nerdeyse hiç uğraşılmıyor. yeni karakterlerle her bölüm devamlı ayakta tutuluyor. seyircilerin bir kısmı kadrolu, diğerleri de konuya kendini kolayca kaptırıyor.

    yapı olarak halkın aradığı herşey var. reha muhtar tadı veren sorular (kuşum aydın), reality-show tarzı, maksimum magazin - hem de interaktif. seyirciler istediği anda istediği şekilde tartışmaya katılıp olayları eleştirip yön verebiliyorlar. herşey canlı yaşandığı için gerçeklik duygusu hat safhada. olur da tartışmalar yavaşlarsa ya da senaryo dışına çıkılırsa "bakalım bir gün önce neler olmuş?", "dün gece nerdeydiniz?" gibi sorularla kuşum aydın tarafından ortalık kızıştırılıp bir gün önce çekilen vtr'ler yayına giriyor. sonra ver elini reyting, izlenme rekorları...

    akıl edenlerin önünde şapka çıkartıyorum. tek başına doktora tezine konu olabilecek bir eser yaratmışlar.

    en acısı, gerçekle kurguyu ayırt edemeyen izleyicilerin her türlü bilinç düzeyini aşan(?), beyin fonksiyonlarının durduğu mu daha hızlı mı çalıştığını anlayamadığım; gerçekdışı, hayaller dünyasındaki ibretlik durumudur. "halk bunu istiyor"'un son raddesi. bunu isteyenler için elimizden ne gelir bilemiyorum.

    (bkz: #9416668)
  • şu an bu entry'i okuyan herkesden atv'yi açıp kendilerini zorlayarak 2 dk programı izlemelerini rica ediyorum, lütfen meriç bey(!)'in ahu tuğba'nın kapısındaki hareketleri izleyin, gülmeyene ben parasını vericem, böyle birşey yok ahahahhahahah ben buna guluyorum ya.
  • dikkat sahan cıkabilir'de "sabah mızmızları" adıyla gercek kimliğini bulmus program
  • her gün her gün aynı kişiler, aynı görüntüler... ahu - meriç aşkı.... gözler önüne serilen hayatlar, özeller... bunu mu istiyor halk emin değilim. insanları insanlara bırakın!
  • türk milletiyle bu kadar dalga geçilebileceğinin ispatı niteliğindeki program. geçenlerde "siz rol yapıyorsunuz meriç bey!" diye bağıran bi yaşlı kadın çıktı.
    (bkz: yapma ya)
    (bkz: meriç erkan)
hesabın var mı? giriş yap