• "bir şair" olmaktan öte bir sanatçıdır.
    istanbul'da çeşitli liselerde felsefe öğretmenliği yapmıştır.
    çalışma bakanlığı'nda ve istanbul belediyesi'nde müfettişlik yapmıştır.
    belediye konservatuvarı ve şehir tiyatroları'nda müdürlük yapmıştır.
    istanbul belediyesinde yazıişleri müdürlüğü yapmıştır.
    bütün bunların sonunda belediye konservatuarı estetik ve psikoloji öğretmenliğinden emekli olmuştur.
    gazoz ağacıyla 1955 yılı sait faik faik armağanı'nı kazanmış şair, yazar kişidir.
    şarkılı kahve, gün işığı, bir sabah uyanmak, eşik, zamanlar, bir zaman düşü, buluşma, elinle, duru gök, çizgi şiir kitaplarıdır.
    gazoz ağacı, yaralı hayvan öykü kitaplarıdır.
    şakacı, kahvede şenlik var, bay hiç, sonsuzluk kitabevi evin üstündeki bulut, bir odada üç ayna, tersine dönen şemsiye, kral üşümesi, önemli adam oyunlarıdır.
  • saatler adlı mensur eserini 'küçük bir kadın saatiydi bu.'sundan itibaren değiştirmem şart koşulmuş,kendisini şu zaman diliminde hissederek tanıma yoluna gittiğim şair.*
  • oyunlarının tümü yky tarafından tek ciltte toplanmıştır.
  • geç kesfettigime hayiflandigim, öykülerinde apayri bir lezzet buldugum edip. bir kitabi ilk kez yutarcasina degil, agir agir çigneyerek okutan yazar.
  • poetika'sını da şiirle söze dökerek şiire ne gibi bir önem verdiğini göstermiştir. oyunları, türkçe'de yazılmış en önemli yapıtlar arasındadır.

    şiir üstüne notlar

    -genç bir ozana-

    1.
    imge avlama
    gelirse kapıyı aç

    düşüncenin içsel sesidir imge.

    2.
    ses
    sesteki tını
    bak işte o, çok önemli:
    a'dan sonra u, u'dan sonra a.

    3.
    uyum
    iniş çıkışı sesin
    uyumu yineleme
    başka grafikler.

    4.
    gerçekse dize düzenler solunumu.

    5.
    çok konuşma
    suskunluğa yakın dur.

    6.
    şiir yazarken
    eski ozanları düşün
    eski, belki de
    çok eski.

    7.

    bir ilkçağ ozanı şiirini okusun istemez misin.

    8.
    göğe benzemeyi dene
    gök gibi doğal
    gök gibi şaşırtıcı

    9.
    ne duygu üret
    ne çağrışım
    o okurun işi.

    10.
    dengeli ol,
    öyle ki, cambaz sakar kalsın yanında.

    11.
    kıvılcım külün altında
    külünü karıştırmayı unutma.

    12.
    çağına uy,
    zaman dışıymışsın gibi davran
    bunda çelişki yok.

    13.
    bir avucun matematik,
    bir avucun büyü,
    bunda da çelişki yok.
    sonra düşün, olsa ne çıkar:
    çelişkidir şiir.

    14
    matematiğin rastlantısı da diyebilirsin ona.

    15.
    geceyle gündüze denk
    karşıtlığında
    bütünü tümleyen.

    16.
    demosthenes gibi yap
    ağzında çakıl taşı denize karşı konuşurdu o
    senin de dizeler olsun ağzında
    onlarla otur kalk
    onlarla uyu
    onlarla uyan.

    17.
    sözcük,
    sözcükten şaşma.

    18.
    insanlığın yükünü taşımıyorsan,
    kendinden söz etme.

    19.
    şiir, tarihinden bu yana pek değişmedi
    insan yüzleri gibi tıpkı
    o denli benzer
    o denli başka.

    20.
    çaban özgünlüğe yönelik olmasın
    sıradan konuş
    unutma ki özgünlük mayanda ya var ya da yok
    çabayla ulaşılmak istenen özgünlük
    ozanı daha bir iter sıradanlığa

    21.
    küçük bir sesteki çığlık
    benzemez hiçbir çığlığa.

    22.
    masanın anlamı yok,
    kuşun anlamı yok,
    pramidin anlamı yok.

    23.
    unutulmayı iste
    yeniden anımsanırsan
    sonsuz yaşam ondan sonra.

    24.
    daha da var, bunlar ilk usuma düşenler.
  • sarışın

    her zaman sarışın
    yalnız akşamüstleri
    hüzünlü
  • "öteki şairlerimiz, orhan veli ve oktay rıfat bile şiire sabahattin kudret aksal gibi güvenemediler, hepsi de şiir dışında bir şey, bir dava, bir kavga aradılar. kavgalı şiirin, davalı şiirin belki en güzelini yazdılar, iri lakırdılarla, söylev diliyle sermediler ortaya davalarını, en ince şiir diliyle söylediler. o başka. bu bakımdan oktay rıfat'ın 'zeytinyağlı dolma'sı insanı şaşırtan bir başarıdır. gene de o şiirlere, sadece şiir olmayan, şairi kuvvetlendirse bile başka bir özden denecek bir şey karışıyor; şiirle davayı birbirinden ayıramıyorsunuz, gene de görüyorsunuz: iki öğe var o şiirlerde. sabahattin kudret aksal'ın şiirleri ise öyle değil, tek ögeli, şiir yalnız. başka bir şeyi yardıma çağırmadan salt şiirle yakalıyor, kavrıyor kişiyi. bunu kimsenin elinden gelmeyecek bir şey, ancan aklın kurduğu bir düş sanıyoruz, bir de bakıyoruz ki önümüze konuvermiş. 'zeytinyağlı dolma' için, insanı şaşırtan bir başarı, dedim, bu bakımdan 'baca' daha da büyük, daha da inanılmayacak bir başarı değil mi?

    (nurullah ataç, 1954)
hesabın var mı? giriş yap