• mantıksız işler yapma, sözler söyleme durumu..
    (bkz: hezeyan)
    (bkz: saçmalama)
    (bkz: abuk sabuk)
  • hafife alinmamasi gereken bir akil hastaligi. a (bkz: delirium)
  • (bkz: abuklama)
  • hastalik sonucu ortaya cikan anlamsiz davranislar, sacma konusmalar.
  • "şaşkınlık ve katlanamayış, beni on yıldır dinmeyen bir sabuklama nöbeti içine attı"
    (bkz: yalnız adamın düşleri) (bkz: j.j. rousseau)
  • sahne 1
    bakıyorum, baktığim adamı tanımak zor. sekiz tane hortum saydım, bağlı proplar kaç tane onu sayamadım, alttan üstten giden kabloları ayırt edemedim çünkü. belden yukarısında yoğun seyirmeler ve titremeler, olduğundan çokça büyümüş ve ödem toplamış bir baş. bunları yaptım çünkü seslendim uyanmadı, uyanamadı. bir kücük an gözünü açıp gülümsemeye çalıştı ama başaramadı, gücü yetmedi. o an benim de ayağımın altından dünya çekildi, ayakta duramadım, çöktüm oldugum yere, bir dudak hareketi yapacak gücü bile bulamamıştı, zoruma gitti, cok zoruma gitti. oysa bayrak gibi akardı önümüzde.

    sahne 2
    - hocam son uyanık halinde kara üzüm ve çay istemişti, cok severdi. biliyorum söylediklerim yakısıksız ve zamansız. ama ölüm de öyle değil mi? çıkmayan sesinden ve dudak hareketlerinden son duydugum sey buydu? bir imkancık yok mu? bir bardak çay ve bir salkım üzüm? gideceği yerde bunlar var mı yok mu bilen yok. bana sorarsanız yok, olmaz mı veremez miyiz?
    + veremeyiz, su anda sadece burnuna bağli hortumdan sıvı veriyoruz biliyorsunuz. bunlar ancak hayaller, üzgünüm. sizi 14: 30 da onkoloji bolüm başkanı bilmem kim hoca bekliyor.
    -peki, gideriz. ıyi günler
    + bu arada gecen getirdiğiniz hediyeler icin arkadaşlarımız teşekkür etti.
    - afiyet olsun, peki o da gördü mü, senin oğlan göndermiş dediler mi? cok sevinirdi.
    + deseler de duyamaz, duysa da idrak edemez, ağır anesteziyle uyutuyoruz, sancıya dayanamaz yoksa.
    - peki

    sahne 3
    - merhabalar. ben hun, bu üniversitede bilmem ne mühendisliği bölüm başkanı prof.dr amcamın yigeni. abisi de hastanız, bizi arzu etmişsiniz.
    + kendisi yok mu? cok eskiden arkadasız onunla.
    - toplantıda, katılacak birazdan.
    + peki, huncum sana söyle izah edeyim. durumu biliyorsun, bir işlem önereceğim, atılacak son kursunumuz bu. bu kurşunla ya kısa olan ömrünü belki bir ay daha uzatıp uyanmasıni sağlayacağız. düzgün bir veda sansınız olacak, ya da ölümcül yan etkileri olan bu yontem bir kaç gün içinde kalbi durduracak. ıstersen biraz zaman vereyim, bir düsün.
    - gerek yok hocam, söyleyebileceğiniz seyleri tahmin ediyordum. babalar cocukları dünyaya getirme kararı veriyorlar, ogullar da babalara ömür bicıyor demek.
    + şu kagidi imzalayın o zaman.
    - buyrun imzaladım. hosgeldin amca, durumu bir de sen dinle kıymetli hocamdan. ( iyi yapmısım). ıyi mi yaptım sahiden?
    + maalesef bu hastalık sinsi, son safhaya gelmeden belirti vermez, tespit edilemez. tespit edilince de şifası olmaz.
    - peki. ( hüzünle boğuşma, dudaklarım titriyor, insan çok uzülunce neden dudaklari titrer)

    sahne 4'ler

    - evladım baban gelmedi mi?
    +sizlere ömür efendim. kızınızı verirseniz de babam hicbir yerinde bulunamayacak bu mutlu(?) anlarımızın malesef. ve çocuklarımız olursa lutfen kusura bakmayın erkek olursa adı belli, sizinkini koyamayacağız.

    - evladım sen abisisin di mi? babaniz?
    + babam sizlere ömür efendim, hem abisi hem babasıyım artık.

    - bu bayram öpulecek el yok.

    - telefon numarasıni sileyim artik rehberden, eşyalarını da dağıtmalı. binlerce müzik kasetinden olusan koleksiyonu bende kalacak ama.

    - ya diger seyler? büyük olanlar? bilmem.

    - anlattıği onca şen hikaye? şen mi?

    - verdigi tavsiyeler? tutarım.

    - onca anı, beraber gecen günler? geri gelmez!

    - teselli? tesellisi yok, insanın içinde acıdan yüz mum yanarmış, zamanla doksan dokuzu sönse bile bir tanesi hep sönmez.

    - tanrı? var mıydı ki?

    - ama daha genç? kime göre?

    - dünyada tek ben miyim bunu yasayan, abartıyor muyum? hayır, diğerlerini daha iyi anlıyorum.

    - kafamı birseylerle dagitsam? kime ne diyim şimdi?

    - yaşamak? dunyaya gelmek saldiriya uğramaktır.
  • bir çeşit delirme hali.

    olduğu gibi kedileri ruslara adım atamama durumuna mı atayalım
    ne alakası var düdüklüyü kapattık bile
    pencerenin kenarında derisi gergin çocuk var
    umut saçma bir olgu değildir oysa
    şortları giyen kadınların götlerine paralar taktım
    doksanlardan şarkılarda kırbaçlar yasaktı
    brunson ne kadar serbestse ben o kadar özgür
    atom bombası icat edecek gücüm yok.
  • eve dönmek kendime sarkıntılık etmekten başka nedir?
    orada, arada bir beni yoklar
    intihara ayırdığım zamanlar
    bunlar temiz, kül bırakan zamanlardır
    düzgün sabuklamalardan bana kalan

    of not being a jew
    ismet özel
hesabın var mı? giriş yap