• ismail cem'nin trt genel müdürlüğü sırasında televizyon için uyarlanmış oyun. dönemin güç teknik koşulları içinde bile içeriğindeki cesur yaklaşımıyla hafızalardan silinemeyecek bir iş ortaya çıkmıştır. keşke trt böyle eski ama mükemmel yapımlarını izleyicisine yeniden ulaştıran program kuşakları oluştursa...
  • 2016 yılının 1 ekim tarihinde devlet tiyatroları tarafından prömiyeri yapılacak olan ülker köksal'ın yazdığı pervin ünalp'ın yönettiği tiyatro oyunudur. 2016 sezon açılışında oyun takviminde keşke konusunu da yazsalarmış da bilet almak isteyenlere yol gösterseymiş dedittirmiştir.

    edit: konu vs.

    --- spoiler ---

    bi tane abisiyle yaşayan evde kalmış biraz çirkince bir hanım kızımız var ve hep koca bulup ancak öyle kendi evini düzenini kurabileceğini düşünüyor. aile tutucu, kapı dışarı çıkartmıyor 40 yaşına gelmiş koca kızı. gazete mektuplarıyla koca buluyor, bulduğu da yiyici takımından, kendi evini kuruyor ama dünyalar iyisi ablamız bir gün yüzü görmüyor.
    --- spoiler ---

    oyunculuklar muhteşem, bazı şiddet içeren sahnelerde "ne vuruyon ulan kadına" diye hönkürerek sahneye zıplamamak için zor tuttum kendimi.
  • senaryosunu oldukça boş bulduğum adt oyunu. şiddet sahneleri ise insanı etkiliyor cidden sinir olup müdahale edesiniz geliyor. sahnenin süperliğinden gelmiyor ama bu. zaten bu çomarlıkları sürekli görüyoruz tiyatroda bir nebze olsun kaçmak istiyor insan ülkenin boktan halinden.

    darbe yapılmaya çalışıldı ülkenin birlik beraberliği pekişsin yabancı oyun olmasın aman diye bunları bize izleten zihniyete içimden tekrar bir güzel saydırdım. o kadar arttı ki birlik beraberliğim anlatamam (!).
  • ankara devlet tiyatrosunun yeni sezondaki 4-5 yeni oyunundan biri.
    ankara dt oldu bitti kadın sorununa duyarlı olmuştur. her sezon en az iki üç oyunda çeşitli yönleriyle kadınların yaşadıkları sorunları irdelemeye, bu içerikte oyunlar sergilemeye titizlenir. bu yıl da bu temada bereketli bir sezon olacak gibi.
    sacide ve kocasını pişiren kadın en sert şekilde erkekler alemine saldırırken, rumuz goncagül, çamaşırhane ve nehir ise farklı açılardan konuyu irdeleyen oyunlar.

    --- spoiler ---

    sacide'ye gelirsek:
    oyun bitince ciddi şekilde dayak yemiş gibi oluyorsunuz. bilhassa ilk perdenin sonunda geçen bir fasıl var ki ışık yandığında normale dönmeniz biraz zaman alıyor. hele de oyun hakkında hiç bilgi sahibi olmadan, 'altındağ tiyatrosunda ise kesin komedidir' diye gitmişseniz savunmasız yakalanıyorsunuz maruz kalacağınız şiddete.

    sacide 40 yaşında, ağabeyinin evinde kalıyor. evde terzilik yaparak geçiriyor günlerini. annesi kendisini doğururken ölmüş, babası, ölünceye kadar hiç sevgi ve ilgi göstermemiş aksine dışlamış. ağabeyinin evinde yasaklar ve baskı altında yaşıyor. evlenmek, evinin kadını, çocuklarının anası olmak istiyor. gazete ilanları ile mektup arkadaşları ediniyor evlenmek için. bu yolla bulduğu koca adayı da babası ve ağabeyinden farklı değildir sacide'nin hayatını zorlaştırmak anlamında.

    babası tarafından horlanmış, ağabeyi tarafından dövülmüş, sövülmüş, kocası tarafından sömürülmüş yani erkeklerin kontrolünde pasif ve edilgen bir hayat yaşayan sacide, yaşadıkları sonucunda nesne olmaktan kurtulup özne haline gelebilecek midir.. erkeğin gelenekselinin de moderninin de elinde çile taşına dönen sacide kendi hayatını yaşayabilecek midir yoksa ölmek midir sacide için kısıldığı kapandan kurtuluşun tek yolu.
    --- spoiler ---

    oyunun düz bir anlatımı var, sürprizi yok, şaşırtmıyor. milyon kez işlenmiş bir konuyu bütün klişeleri ile tekrar anlatmaktan sakınmamışlar ama seyirciyi etkilemeyi başarmışlar. oyunculuklar çok çok iyiydi ve sacide'nin labirentine izleyiciyi sokmayı başarabildiler. yalnız finaldeki tirad biraz zayıf kalmış. daha çarpıcı ve sıradan kalıpların dışına çıkabilmiş bir metin olsaydı çok daha iz bırakıcı hale gelebilirdi.
    bu haliyle de 10 üzerinden 7'yi hakettiğini söyleyebilirim.
  • bir oyuna kötü deme haddini hiç bir zaman kendimde bulmuyorum. fakat bu oyunda eksik bişiler vardı. sanki anlatılmak istenen tam aktarılamamış gibi. oyunculuklara lafım yok ama sorun hikayede sanırım. bu arada sacidenin kocası çok tatlısın öptüm kips.
  • annesi kücük yasta ölmüs, kimseden sevgi görmemis, kapi önüne cikmasini yasaklayan agabeyinin yaninda yasarken terzilik yaparak kendi parasini kazanan, 40 yasina gelmis evde kalmis sacide'nin, babasi ve agabey'i tarafindan ugradigi siddet, kurtulus olarak gördügü evlilikte esinin onu sömürmesi

    agabeyinin esinin, baba evinde de evliliginde de eve kapatilmasi, hic asik olmamasi ve kadinligini unutmasi

    sacide'nin müsterisi olan okumus gülay hanimin esinin, gülay hanimincalismasina izin vermemesi

    sacide'yi yasli bir adamla evlendirmek isteyen, onu agabeyine ispiyonlayan, kismet acma büyüsü yapan yasli muzeyyen hanimin istemedigi ve sevmedigi bir adamla evliligi, bizim zamanimizda aska da, mutluluga da kötü gözle bakilirdi demesi

    kisaca kadinlarin insan görülmemesi ve aaaayyy türk erkeginin allah belasini versin. buraya kadar sabredebildim.kiz cocuklarinizi sevin. asil onlari okutun, meslek sahibi yapin. kizlar da okusun. kendi ekmegini eline almak bu erkeklerden kurtulusun tek yolu. evlilik kurtarmaz. türk erkeginin de boyu devrilsin. sunlarin eline düsmeyin. su oyunu bizim insanimiz cok iyi anlar. anadolu sehirlerinde sahne alir umarim.
  • bu ara ikinci katil‘i izlemeye gidenlere zorla dayatılan oyun. çok kötü değil aslında. ama kapalı gişe oynayan ikinci katile haftalar önceden bilet alıp bu oyunla karşılaşmak insanın moralini bozuyor.
  • hayatıma giren en anlamlı kişi. bazen beni çok zorluyor ama onu çok seviyorum.
hesabın var mı? giriş yap