• eski şebinkarahisar, giresun ve ankara milletvekili, ordinaryüs profesör.
  • kazan tatarları'ndandır.
  • burada batuta kardeşimiz tarafından anlatılmış olan hikaye, nişanyan'ın kitabında da adile ayda'nın sadri maksudi arsal adlı eseri referans verilerek anlatılıyor yalnız bir farkla.. mevzuu bahis banka denizbank'tır. arsal, isim denizcilik bankası olsun istemiştir. denizbank teklifinin atatürk'e ait olduğunun muhtemelen ayırdında değildir.

    sonrasında radyoda arsal aleyhinde program yapılır. falih rıfkı atay bir yazı yazar ve bu yazı 28 aralık 1937 tarihli gazetelerde yayınlanır. arsal, türkçe bilmemek, türk olmamak, türk gençlerini zehirlemek gibi ithamlara maruz kalır.
  • denizbank ismi sebebiyle mustafa kemal atatürk ile aralarında şöyle bir diyalog geçen profesör.

    çankaya'daki köşkte bir akşam sofrasmda hukuk fakültesi profesörü sadri maksudî de konuk olarak bulunuyordu. çeşitli konular üzerinde görüşüldükten sonra söz sırası denizyollarına geldi. türk dil kurumunun deyimleri üzerinde duruluyordu. adının denizcilik bankası mı, yoksa deniz bank mı olarak kalması tartışıldı. sofrada şarap içen sadri maksudî, deniz bankın gramer kurallarına aykırı olduğunu savunuyor ve bu düşüncesinden bir adım bile geri gitmiyordu . o konu orada kapandı. aradan bir iki saat kadar geçmişti . atatürk bir ara bir şeye sinirlenmiş olacak ki, hâlâ kendi tezinde israr eden sadri maksudî'nin sözünü kesip:

    — «siz profesör değilsiniz,» dedi.

    bu beklenmedik sesleniş, herkesi şaşırtmış, profesörü de can evinden vurmuştu. hepimiz put gibi yerimizde dona kalmış, neye uğradığımızı şaşırmıştık. atatürk nazik adamdı. kızsa bile pek belli etmezdi. acaba profesör büyük bir pot mu kırmıştı?
    bir an süren şaşkınlığından kurtulan sadri maksudî' nin titreyen eliyle kadehini masaya koyup, kendini toparlayarak atatürk 'e şu karşılığı verdiği duyuldu:

    __ «hâşâ, ben profesörüm. hem de türkiye'de değil. isviçre ' de de bana kürsü vermişler. olmazsa gider orada dersimi veririm. şimdi ben kalkıp burada bir kumandana «siz kumandan değilsiniz,» dersem ne olur? kumandanlığı elinden alınır mı? yalnız böyle bir söz o kumandanın nasıl gücüne giderse, bu söz de benim gücüme gider. ama kumandanlara kürsü vermediler daha.»

    sadri maksudî'nin elinde şarap kadehiyle söylediği bu sözlere atatürk karşılık vermedi. az sonra da sofra dağıldı . sadri maksudî'yi de bir daha sofrada görmedim. bir süre sonra da sadri maksudî'nin milletvekilliğinden ayrıldığını duydum.

    cemal granda - atatürk'ün uşağı idim kitabından alıntı.
  • hikmet kıvılcımlı tarafından fena dalgaya alınmış ve ayak üstü kendisine sağlam bir tarihsel materyalizm dersi verilmiştir.

    "sadri maksudî: "büyük dünya düşünürleri"nin en sunturlusu bu çarlık rusyası'nın yetiştirdiği ender "türk" çiçeğidir. maksudî bey önce "tanrısal irade teorisinin yanlış olduğunun anlaşıldığını" keşfeder. fakat sonra, "şeytani" denebilecek olan marksizm hakkında da görülmedik bir buluşta bulunur: "ekonomik ilişkilerin tek etken olduğuna ilişkin teorinin de çok sınırlı bir düşünce olduğunun kanıtlandığını ve tarihsel maddecilik teorisinin bilimsel değerinin sarsılmış olduğunu ek"ler. marksizmi struve*'dan ya da bogdanov*'dan okuduğu anlaşılan bu "türk" beyi, tarihsel maddecilik diye uydurduğu "ekonomik ilişkilerin tek etken olduğuna ilişkin" masalını tatlı tatlı anlatırken, "tarihsel maddecilik teorisinin bilimsel değeri sarsılmış olduğu" için mi sovyetler ülkesinde dikiş tutturamadığını lütfen "eklemiyor. yalnız, söz konusu "etkenler teorisi"nin bütün toyluğunu "bütün toplumsal ve tarihsel olayların birçok etkenin sonuçları" olduğuyla örtbas etmeye uğraşırken, içyüzünü sırıttırıyor. o zaman anlıyoruz ki, "tarihsel ve toplumsal olayları bir tek etkenin etkisiyle açıklamaya" kalkışacak yerde, şu etkenlerle "açıklamak" gerekir.
    1- doğa yasalarıyla açıklama: maksudî'nin öz "maksudu"dur: "en önemli etkenlerden fizik ve coğrafi etkenleri" gösterir.
    2- antropoloji yasalarıyla açıklama: "ırksal etkenlerden söz ederken, ırkımızın açık ve belirli'bir durum aldığını ve insanlık içinde uygarlığı yayan insanların orta asya'dan ortaya çıkan bugünkü türk ırkının yerini aldığını" söyler.
    3- idealizmle açıklama: "büyük ülküler, buluş ve taklit"in "önemli" etkenlerden olduğunu bildirir. gerçi lâf arasına "ekonomik etkenler" de karıştırır. fakat "sonra maddi etkenlerin idealist etkenler tarafından yenildiğini ve insanlık tarihinde ideal için kurban olanlar sayısının maddi çıkar için ölenlerden fazla olduğunu" platonik, esiri, maddeden ayrı bir olay sanır.
    4- kişilerle açıklama: "halk ve fetihlerin de diğer etkenlere eklenerek etkisi olduğunu ve bağımsız olarak bir akım yaratan, halka etki eden kişilere büyük kişi adı verildiğini (bak bunu bilmiyorduk...) ve büyük kişinin canlanmış bir ideal, ulusun ya da insanlığın aynı zamanda bir kılavuzu olduğunu söyledikten sonra" alelusul efendisinin önünde: "türk ulusunun alınyazısına yeni ve mutlu bir yön veren gazi'nin adı üzerinde saygıyla" eğilir, "durur". yalnız bir şeyi kendi kendine olsun sormayı unutur: "türk ulusunun alınyazısına yeni ve mutlu bir yön veren gazi", fatih zamanından beri neden, şu çorak topraklar üstünde bitmemiş? "büyük kişiler" nereden, nasıl, ne zaman, neden gelirler? onları kim yollar: allah mı? kendileri mi gelirler?

    kaynak: hikmet kıvılcımlı, "sanayileşme ve yeni evrensel türkçülük" yol, 1932.
    http://www.onergurcan.org/…met kivilcimli/yol 2.pdf
  • rejim tarafindan cahil ilan edilmis bir munevver.

    ataturkle denizbank mevzuundan ters dustukleri gece 7 kisi secilip radyoya gonderilir ve sadri beyin ne kadar cahil bir adam olduguna dair sabaha kadar konusurlar. turke turkluk dersi verenlerin arasinda agop dilacar da vardir.
  • roma hukuku üzerine yazdıkları ve çıkarımları dikkatle okunması gereken hukukçudur.
  • denizbank mevzuunda sirf dogruyu diretip emir-komuta zincirine boyun egmedigi icin zamanin karikaturlerinden tutun da donemin tum kitle iletisim araclariyla hakkinda gunlerce asilsizca propagandalar yapilarak linc edilmeye calisilmis dunya genelinde sayginligi olan prosefor.

    aslinda denizbank meselesinden evvel güneş-dil teorisi ile ilgili de catismis.

    yildiray* konuyu cok guzel kaleme almistir.
  • türk tarihi ve hukuk adlı eserinde eski türklerin tarihi, siyasi hayatı, dini yapısı ve hukuk düzenleri anlatılmıştır. anlatım tarihsel vesikalardan yapılan alıntılarla doludur. eser 2014 yılında türk tarih kurumu tarafından basılıp yayınlanmıştır.
hesabın var mı? giriş yap