*

  • matematik işleminde sonucu bulunca, göte gelmemek için, soruyu bir de tersten çözme olayı.
  • hayatın da sağlaması yapılabilir; atılan adımlara, gelinen yere ve durulan noktaya bakılarak...

    "attığım adım yanlış mıydı
    durduğum yerden biliyorum"*
  • (bkz: sağlamak)
  • ilkokulda ogrenilen ve is hayatinda kullanmayi aliskanlik haline getirirseniz pek cok zarari engelleyebileceginiz matematiksel yontem.
  • her konuda işe yarayan taktiktir.
    arada sırada beyin jimnastiğine ek olarak yapınız, içinizi rahatlatır.
  • eskiden insanların zamanının ne kadar bol olduğunu gösteren yöntemdir. günümüzde zamanla yarışıldığı için bu yöntemin de sonuna gelinmiştir.
  • ilkokul boyunca matematikten nefret etme nedenim. problemi çözmek yetmiyor birde çözümü doğru mu diye bir sürü gereksiz işlem. resmen hayatın özeti.
  • ben babama bir de çarpım sağlaması gibi pratik bir toplama sağlaması öğrettiydim, ona da minnettardı ve sürekli kullanırdı. bilir misiniz, eskiler bir üst veya hoca isteği olmaksızın özellikle çarpma işlemini her yapışlarında kendiliklerinden sağlamasını yapmadan bitirmiş saymaz, işlemden uzaklaşmazlardı. (bkz: yüz ördek ile yoz ördek)

    kobi şirketimizde görevlendirmek üzere dört işlem sağlamacı aranmaktadır. lütfen son ütücüler başvurmasınlar. aslında çarpma ve bölme gerekmiyor, iki işlem sağlama da yeterli.

    (bkz: çarpmanın sağlaması)
  • şimdi bir sağlama yapalım:

    farzedin ki türk halkı cüppeli'nin ülkemiz için yegane kurtarıcı olduğunu düşünmeye başladı ve tüm kanunları ve anayasayı onun görüş ve tavsiyeleri doğrultusunda değiştirmeyi, toplumu topyekün dönüştürmeyi kabul etti.

    neticede, cüppeli ne derse aynen yaptık ve düzeni onun görüşleri doğrultusunda tesis ettik.

    sizce nasıl bir türkiye ile karşı karşıya kalırdık?

    müreffeh, medeni, barış içinde yaşayan gelişmiş bir toplum mu?

    yoksa; fakir, kısa sürede iç karışıklıklara düşmüş, kan gövdeyi götüren bir toplumla mı?

    size %100 kesinlikle söylüyorum ki,

    ülke o denli karanlığa gömülür, o denli bir çatışma içine düşer, ortam o kadar rezil bir hâl alırdı ki; insanlar kısa sürede din, allah, peygamber kelimesini bile duymaya tahammül edemez hâle gelirlerdi.

    sonunda neo-kemalist bir akım, nefret ve tiksinti içindeki halkın desteğini alır ve tüm cüppeli tayfasını ve destekçilerini tasfiye ederdi. bir daha şu topraklarda "allah" diyen çıkmazdı. demeye kalkanı da hemen linç ederlerdi.

    şimdi ben cüppeli'den misal getirdim. siz onu x değişkeni olarak alın ve yerine istediğiniz mevcut islami akımlardan herhangi birini koyun: selefisini, ışıkçısını, tarikatçısını vs...durum değişmezdi. selefi tipler gelirse, bir de kafamıza amerikan bombaları yerdik...o olurdu...

    burada faraza kaydıyla verdiğim misal, aslında misal değil bir gerçekliktir. son 500 yıldır kademe kademe olup bitmiş bir şeydir.

    tarihin labaratuarı seni yalanlamış.

    seni tasfiye etmiş.

    hayattan sürülmüşsün.

    o inançlarınla ancak seralarda, gettolarda yaşayabiliyorsun.

    inandığınla yaşadığın çelişki içinde; düşündüğün yaşadığına uymuyor. bu seni ya fanatizme ya da kaypaklığa itiyor. farkında değilsin ama, insan gibi bir hayat dahi süremiyorsun.

    bilimsel pozitivist paradigma, seni çiğnemiş geçmiş, senin üzerinde tepinmiş. ona karşı bir iki muğlak gevelemeden başka söyleyecek sözün dahi yok; çünkü tüm hayat damarların kurumuş. bir şey üretemiyorsun.

    aslında hayat hakkın bile yok; çünkü savaşı çoktan kaybetmişsin ve sen şu anki dünya düzeninin zımmîsisin. haraç karşılığı hayat hakkı tanıyor düzen sana. istese o hayat hakkını bile elinden alırdı.

    sen hayatta kalma yetisine bile sahip değilsin.

    çözüm üretmeyi geçtik, sen daha sorunu görmekten bile acizsin.
hesabın var mı? giriş yap