• 'şaz' ve 'illet'li olmamakla beraber, 'sened'i kesintisiz ve râvîleri 'âdil' ve 'zâbıt' olan hadislerdir... tarif dikkatlice incelenirse bir hadisin sahih olabilmesi için beş şey aranır.
    1. râvîleri âdil olacak
    2. râvîleri zâbıt olacak
    3. senedi kesintisiz olacak
    4. şaz olmayacak
    5. illetli olmayacak

    râvînin âdil olması; müslüman olmak, akıllı olmak, buluğa ermiş olmak, fasık olmamak ve 'mürüvvet'e aykırı işlerden uzak olmak gibi hadis ilminde adalet için gerekli görülen şartları haiz olmasıdır. zâbıt olması, eğer hadisleri ezberinden rivayet ediyorsa, rivayetleri orijinal haliyle nakledebilecek hıfz kabiliyetini haiz olmasıdır. eğer rivayetlerini zamanında kayıt için kullandığı defterlerinden naklediyorsa bu defterlerin aynıyla muhafaza edilmiş olması ve içindeki hadisleri dikkatlice nakletmesi gerekir. bir râvînin pratik olarak zâbıt oluşunu tespit için muhaddislerin formülü, onun rivayetlerini 'sika' ravilerin rivayetleriyle karşılaştırmaktır. eğer rivayetleri çoğunluk sika ravilerin rivayetleriyle örtüşen biri ise o kişi zabıt, değilse zabıt da değildir. bir hadisin sahih olabilmesi için mutlaka senedinin baştan sona kadar kesintisiz olması gerekir. senedinde kopukluk bulunan hadis sahih olamaz.

    hadisin şaz olmaması; kendisinden daha makbul/güvenilir bir rivayetle çelişmemesi demektir. makbul bir ravinin kendinden daha makbul bir raviye muhalif olarak rivayet ettiği hadise ıstılahta 'şaz' denir. bir hadisin sahih olabilmesi için bu durumda olmaması gerekir.

    hadisin illetli olmaması; senedin zahirinde dikkati çekmeyen ama hadisin sıhhatine engel teşkil gizli bir kusurun/hatanın bulunmasıdır. genelde, aslen 'mürsel' bir hadisin 'mevsul' olarak, 'mevkuf' bir hadisin 'merfu' olarak rivayet edilmesi türünden illetlere rastlanmaktadır. ilk bakışta hadisin senedinde veya metninde bir problem görülmemekle beraber, hadisin diğer tarikleri cem edilip ehli tarafından dikkatle incelendiğinde bazı hadislerde râvînin ince bir hataya/vehme düştüğü tespit edilebilmektedir. bunun gibi bazen ravinin gizli hatası hadisin metninde de olabilir. hadisin senedi sağlam olmakla beraber metninde bir problem olabilir. bunu da özellikle fıkıh birikimi olan muhaddisler tespit edebilmektedir. gerek senedde gerekse metinde olsun, bu tür hatalara hadis dilinde 'illet' denir, böyle hadislere de 'muallel' adı verilir. bir hadisin sahih olabilmesi için bu durumda da olmaması gerekmektedir.

    buharî ve müslim gibi munhasıran sahih hadisleri cem amacıyla telif edilmiş kitaplarda örneklerine sıkça rastlanabileceği için sahih hadise örnek vermeye el'an lüzum yoktur.

    sahih hadisin hükmü: genelde sahih hadisle amel etmek vaciptir. ancak itikadiyyât alanında hadisin sadece sahih olması yetmez. bunun yanında manen de olsa tevatür derecesine ulaşmış olması gerekir. fıkıh alanında bir hadisin senedinin sahih olduğu tespit edildiğinde, eğer metninde bir problem bulunmazsa bu hadisle amel etmek gerekir. ancak, hadisin nesh edilmiş olması, bir başka sahih hadisle metninin taâruz edip tercih edilmemiş olması gibi daha çok metinle alakalı teknik ayrıntılar sebebiyle söz konusu hadisle amel edilmemiş de olabilir. şu halde buharî veya müslim gibi sahih hadisleri cami kitaplarda mezhebin fetvalarına muhalif hadislerle karşılaşıldığında acele karar vermeyip bu konuda mezhebin anılan konudaki istihracını iyi tespit etmek gerekir. ilgili konuda mezhep imamlarının anılan hadisle niçin amel etmediklerinin usûlî gerekçelerin özel olarak araştırmak gerekir.

    sahih'in alt dereceleri için:
    (bkz: hasen hadis)
    (bkz: zayıf hadis)
  • "adalet ve zabt özelliklerini taşıyan raviler tarafından muttasıl bir isnatla rivayet edilen, şaz ve illetli olmayan hadislere denir.
    bu tarife göre sahih hadiste şu beş şartın bulunması gerektiği anlaşılmaktadır.

    . senedi muttasıl olmalıdır. yani baştan sona kadar senette bulunan her ravinin, hadisi bizzat hocasından görüşerek almış olması gerekir. bu durum hadisin kesin rivayet sıygaları ile aktarılmasını zorunlu kılar. kesin rivayet sıygaları, hadisin beş duyu ile alındığını ifade eden lafızlardır.

    . raviler adaletli olmalıdırlar. adalet, ravinin her türlü günahtan ve mürüvvete aykırı olan hallerden uzak olması demektir. buna göre ravi takvalı olmalıdır. her türlü şirk, fısk, bidat ve küçük günahlardan sakınmalıdır. muttaki olduğu bilinmeyen ravinin hadisi sahih olmaz.

    . ravinin zabt sahibi olmalıdırlar. zabt, ravinin gaflet içerisinde olmayıp, uyanık ve dikkatli olması; hadisi ezbere rivayet ediyorsa istediği anda okuyabilecek ve hatasız aktarabilecek şekilde ezberlemesi; kitaptan rivayet ediyorsa, hadisi aldığı andan itibaren başkasına aktarana kadar değişikliğe uğratmadan koruyabilmesi; mana ile rivayet ediyorsa, manayı bozacak durumları bilmesi demektir. zabt niteliğini taşımayan ravinin hadisi sahih olmaz.

    . hadis şaz olmamalıdır. şaz hadis, sika bir ravinin, kendisinden daha sika bir ravinin rivayetine veya kendi derecesindeki birden çok sika ravinin ortak rivayetlerine aykırı olarak rivayet ettiği hadisdir. bu durumda daha güvenilir olan ravinin ya da güvenilir olan ravilerin ortak rivayeti tercih olunur. bunlara aykırı olan şaz rivâyet ise sahih olma özelliğini kaybeder.

    . hadis illetli olmamalıdır. illet, hadisi çoğu kere zayıflığa götüren, zor anlaşılabilen kusurdur. bu kusur tespit edilince hadis sahih olmaktan çıkar. illet hadisin senedinde veya metninde olabilir. illetli hadise muallel hadis denir.

    sahih hadisler kendi aralarında ikiye ayrılır;

    a) sahih li-zatihi: sahih hadiste bulunması gereken şartları en üstün derecede kendisinde taşıyan hadislere denir. bu tür bir hadisin sıhhati için destekleyici bir isnada ihtiyacı yoktur.

    b) sahih li-gayrihi: sahih hadiste bulunması gerekli olan şartları en üstün derecede kendisinde bulundurmadığından, aslında hasen olduğu halde, başka isnadlarla desteklendiği için sahih rütbesine yükselen hadise denir. hadislerin bir üst dereceye yükselmeleri şahid ve mütabi denen destekleyici hadisler sayesinde olur.

    hadis usulü ilmine göre yukarıda kısaca açıklanan beş şartı taşıyan hadis sahihtir. bazen bir hadisin sahih olup olmadığı hadisçiler arasında tartışmalı olabilir. bunun sebebi, sahih hadiste bulunması gereken şartların farklı olarak değerlendirilmesidir.

    sahih hadisin hükmü: alimler, ibadet, muamelat gibi bütün dini hükümlerde sahih hadisin delil olduğunu ve onunla amel etmenin gerekli olduğunu ittifakla kabul etmişlerdir. inanç esaslarında ancak mütevatir hadis delil olur.

    sahih hadislerin isnâdında yer alan ravilerin adalet ve zabt özellikleri ile sıhhatte esas alınan diğer niteliklerin farklı düzeylerde olması nedeniyle, sahih hadisler kendi aralarında derecelendirilmiştir.

    sahih hadislerin sıhhatteki üstünlükleri açısından sıralamaları şöyledir:

    birinci derece: buhari ve müslim'in birlikte rivayet ettikleri (muttefekun aleyh olan) hadisler.
    ikinci derece: buhari'nin rivayet ettiği müslim'in rivayet etmediği hadisler.
    üçüncü derece: müslim'in rivayet edip, buhari'nin rivayet etmediği hadisler.
    dördüncü derece: buhari ve müslim'in ortaya koyduğu sıhhat şartlarına uygun olan hadisler.
    beşinci derece: buhari'nin sıhhat şartlarına uygun olan hadisler.
    altıncı derece: müslim'in sıhhat şartlarına uygun olan hadisler.
    yedinci derece: buhari ya da müslim'in sıhhat şartlarına uygun olmadığı halde, diğer muteber hadis alimlerince sahih kabul edilerek rivâyet edilen hadisler."

    kaynak: http://www.diyanet.gov.tr/…aroku.asp?id=1640&harf=s
  • doğru kabul etmekte sakınca olmayan rivayet.
  • benim anladığım şu; eğer kuran'a uyuyorsa sahih olabilir. en ufak bir şekilde kuran'a göre bir uyumsuzluk varsa sahih değildir. şimdi buradan şu sonuç çıkarılabilir; "hadisler yeri geldiğinde kuran'a uyumlu hale getirilip egale edilebilirler."
  • adalet ve zapt sahibi bir râvinin, yine adalet ve zapt sahibi bir râviden, şaaz ve illetten âriğ olarak, muttasıl bir isnad ile rivayet ettiği hadistir.
  • yıllar önce bindiğim bir otobüsün kalkmasını beklerken, kucağında saat dolu bir arkadaş zuhur etmişti. bir hanım teyzemiz saatlerin ederini sormuştu. hepsinin fiyatı aynıydı. teyzem içlerinden birini beğenince, işportacı arkadaş "o daha pahalı ablam" demişti. teyzem (ayşe teyze?) bu fiyat farkının nedenini merak edince "ama o citizen ablam" cevabını almıştı. burası yazıldığı gibi okunacak, bu önemli.
    sahih hadis de böyle birşeydir. çöplüğün arasında parıldayan "ama o citizen"dir. kıymeti bilinmelidir.
  • bir bilginin, bilimsel olabilmesi için nesnel bilgi olması gerekir. bunun için de önce tasvir edilmesi (betimleme: description), sonra tarif edilmesi (tanımlama: definition), akabinde ölçülmesi (measurement) ve nihayette tasnif edilmesi (sınıflama: classification) gerekir. bu şekilde elde edilen bilginin bir "bir işe yarama potansiyeli" olması gerekir ki üzerinde çalışılmaya değsin.
    bu safhalardan geçmeyen bilgiler ve onların temsil ettiği varlıklar özneldir (subjective), dogmatik vasıflıdır ve bilmin tarifi ve metodolojisi dışındadırlar. bunlar inanç, itikat veya iman konusudur; değiştirilemez, tartışılamaz çünkü aşağıda anlatacağımız şekilde sınanamazlar. dini, metafizik ve mistik bilgiler bu özelliktedir. bunların bilime enjeksiyonu ancak kaos yaratır.

    araştırmanın geçerliliğini ve güvenilirliğini en önemli olarak belirleyen hususlardan bir tanesi de tarafsızlık (non-biasedness) ilkesidir. hipotezimizi sınamak istememiz, araştırmamızın veya deneyimizin tarafgir olmasını asla gerektirmez, hâttâ doğrusu olmamasıdır. bu sebeple de, deseni hazırlarken yanlış pozitif (false positive) veya yanlış negatif (false negative) sonuçlardan bizi koruyacak bütün bulaşıklıklardan (contaminations) arınmış olmalıyızdır. sonucu bu yönlerde etkileyebilecek bütün harici veya dahili etkileri olabildiğince asgariye düşürmemiz gerekir.

    onca zahmetle elde edilen bilgi yine de yeni bilgilerce çürütülebilir veya değişebilir. kısacası değerlidir ama "kutsal" değildir.
    bu da sir karl popper'ın ortaya koyduğu yanlışlanabilirlik ilkesinin (falsifaibility principle) vazgeçilmezliğinin bir göstergesidir.

    tabii ki bütün bunlar somut sistemlerle uğraşan pozitif bilimlerde, tıpta, biyolojide, jeolojide daha bir geçerlidir.

    bu nedenle pozitif bakış açısı sosyal bilimlere her zaman şüphe ile bakar.
    tarih metodolojisinin bir kolu olarak kabul etsek bile hadis bir bilim midir dersek, daima hakim ideoloji ile yazılmış bilgiler yumağından bitaraf hakikati yakalamak çok zordur. dolayısıyla da bilim değil bilgidir. bu bilginin ne kadar nesnel (objective), ne kadar öznel (subjective) olduğu tam bilinemez.

    kaynak:
    http://www.genetikbilimi.com/gen/metodoloji.htm
  • en güvenilen hadis yazarları yani bunlar sahih diyen kişiler aynı zamanda yüzlerce de uydurma hadis aktarmış ve en yakını peygamberden 180-200 yıl sonra yaşamış bunlara nasıl güvenilir.
  • "benden kuran dışında hiçbir şey yazmayın. kim benden kuran dışında bir şey yazmışsa imha etsin." (müslim, sahihi müslim, kitab-ı zühd; hanbel, müsned, 3/12, 21, 33)

    "biz hadis yazarken hz. peygamber yanımıza geldi ve "- yazdığınız şey nedir?" dedi. 'senden işittiğimiz sözler' dedik. hz. peygamber " allah' ın kitabından başka kitap mı istiyorsunuz? sizden önceki kavimler allah' ın kitabı yanında başka kitaplar yazdıkları için yoldan çıktılar' dedi"(el hatib, takyid, darımi)

    tirmizi' den "allah elçisinden sözlerini yazmak için izin istedik, bize izin vermedi" (es-sünen, k. ilm)

    sahihinden geçtim, hadisin kendisi yok, olmamalı.
hesabın var mı? giriş yap