• sağ olsunlar iş bankası kültür yayıncılık'ın hayatımıza kattığı renklerden biridir. evet, alemdağ'da var bir yılan gerçekten de dehşet bir kitaptır ama the black album'ün görselini kapağa monte etmek kimsenin aklına gelmezdi.

    mukayese için buyrunuz efendim:

    http://www.rollingstone.com/…e-black-album-255aa-aa

    http://www.idefix.com/…asp?sid=gfb1nyd1a6x26jiyvju8
  • alın ter değil copy paste olan kapak tır .
  • metallica'nın ayıbını örtemez :

    http://i.imgur.com/1vsoyti.jpg
  • kapak yok lan. google’a gir. alemdağ'da atıyorum bir yılan, alemdağ'da nankörlük, yılanların öcü bilmem ne diye search yap çıkıyor hepsi. oradan beğen bir tane salla gitsin.
  • copy paste cumhuriyetinin sanat alanındaki şaheserliğinin yeni bir yüz akıdır bu. aferin. çok güzel olmuş.biz de gerzeğiz yedik. yahu bari azıcık daha bilmiş tipler çalıştırın. daha az bilindik işlerden çalıntı yapın. çüş. yuh. sait faik'e ayrı ayıp, metallica'ya ayrı, cebinden parasını aldığın okura ayrı. yoruldum ulan. memleket taponlaştıkça yüzsüzleşiyor amk.
  • iş bankası kültür yayıncılık'a olan saygımı azaltmıştır. allah'tan sait faik serisini yky'den almıştım.
  • türkiye'de grafik tasarımı denen şey sağdan soldan bulunan afili resimlerin ötesine berisine iki efekt ekleyip "nası yaptım ama" demek olduğu için çok normal. bazı tanıdıklarım ertan hırdavat'a logo tasarlarken aynı yöntemi kullanıyor mesela.
  • anlaşılan o ki sait faik'in mark twain derneğine onur üyeliğine kabul edilmesine bir göndermede bulunmak üzere iş bankası kültür yayınlarındaki tasarımcılarca konulmuş bir resimdir.

    velhasıl, albüm kapağındaki stilize edilmiş yılanın kökeni bir bayraktaki yılan simgesine dayanıyor olsa bile sonuç değişmiyor. ki kitaptaki yılan görseli, bayraktan değil, albümdeki daha stilize, daha basit çizilmiş halinden alınmış.
  • - oğlum patlak göz. ben insanoğlu. sen hayvanoğlu. bundan milyonlarca sene evvel her ikimiz de kurttuk, solucandık, tek hücreli mahluktuk. ondan evvel boşlukta bir tozduk. sonra bak işte bu hale geldik. bundan sonra belki böyle kalırız. belki değişiriz. ama böyle kalmayalım. siz de bedbahtsınız, biz de. evlerde uyuyanlar, ipekler içinde uyuyanlar, kadın koynunda uyuyanlar, soba başında kıvrılmış bobiler de var. lastikten kemikleri, topları var. hanımları atar, koşup getirirler. sabahları kapıcılar gezmeye çıkarırlar. insanlar var, sevdiklerini almışlar şu saatte koyunlarına, dalmışlar iki kişilik rüyalarına. pekâlâ ne yapalım? ama sen zeyrek yokuşunda kuyruksuz, tüysüz, uyuz, soğuktan titreyen bir sokak köpeği, ben panco'nun arkadaşı, başka hiçbir şey değil, yağmura vurmuş, uykusuz, canı burnunda, yüreği ağaççileği sokağında, kafası bomonti tramvay durağından yüz metre uzakta kirli bir yastıkta bir adamcağızım. ne yapalım? günün birinde dostluklardan, insanlardan ve hayvanlardan ve ağaçlardan ve kuşlardan ve çimenlerden yapılmış vazife hissi ile çarpan yüreklerle dolu bir âlemde yaşıyacağımızı düşünelim. bir ahlakımız olacak ki hiçbir kitap daha yazmadı. bir ahlakımız, bugün yaptıklarımıza, yapacaklarımıza, düşündüklerimize, düşüneceklerimize hayretler içinde bakan bir ahlakımız. o zaman seninle daha uzun dostluklar ederiz patlak göz. o zaman hiç merak etme.
hesabın var mı? giriş yap