sakıncasız
-
uğur mumcu tarafından kaleme alınmış 2 perdelik oyun.
"oyunu niçin mi yazdım?
döneklerin bilinç altındaki bir takım inançlara fener alayları düzenleyip, holding basınını bu curcuna içinde tanıtmak için...
boşa zahmet ettiğimi hiç sanmıyorum! " -
(bkz: sakincasiz)
-
ankara meydan sahnesi'nde bu sene gösterilmeye başlayan tiyatro oyunu. metni zaten güzel olan bu oyunu, yönetmeni tolga çiftçi mükemmel bir şekilde sahnelemiştir. devlet tiyatrolarında da sahşım adına ilgi çekecek oyunların* olmadığı bu dönemde ilaç gibi gelmiştir. şiddetle tavsiye edilir.
-
istanbul gösterimi ankara sanat tiyatrosu tarafından sahnelenmiştir.
her şey çok güzel kurgulanmış , kendinizi bir anda hayatın ortasında buluyorsunuz. oyunun içerisinde ve sonunda anlatıcının seyirciyle iletişime girmesi , seyirciyi sorgulamaya yöneltmesi en etkileyici kısımlardan birisiydi. yer yer sizi düşüncelerinizle yalnız bırakan , yer yer anlatıcının ışık tutmasıyla aydınlanan bir sahneyi karşınızda buluyorsunuz. her lafın , yapılan her hareketin ve sahnenin hayata dair minik bir mesaj içerdiğini göreceksiniz.
--- spoiler ---
öyle ustaca kurgulamış bir kavga sahnesi var ki kendinizi kavganın ortasında buluyorsunuz. tartışma bölümünün gerçekçiliği yüzünden , kendimizi az daha sahnenin ortasında , kavgayı ayırmak üzere bulmak üzereydik.
oyunun sonunda zülfü livaneli'nin şarkısı eşliğinde uğur mumcu'nun , hrant dink'in , ahmet taner kışlalı'nın
metin göktepe'nin , çetin emeç'in , abdi ipekçi'nin ve onlar gibi hayatını kaybetmiş gazetecilerin mezar taşları gözümüzün önüne geliyor.
--- spoiler ---
gazetecilerin , bürokratların; herkesin , sıradan halkın bile medyaya dolayısıyla sadece hükümete hizmet ettiğini , sistem çarklarının nasıl kirli ve sahtekarlıklarla dolu olduğunu göreceksiniz.
--- spoiler ---
"insan battıkça yükselir , fizik kanunu böyledir."
--- spoiler ---
oyunun her yerinde bir türkiye gerçeği , sistem eleştirisi yatıyor. geçmişe dönük ve geleceğe yönelik medya-siyaset ikilisinin işbirliğini görebiliyoruz. oyunu izleyin ve acı gerçeğin yüzünüze çarpmasına izin verin. -
-
bir kuştüyüne değip de berelenmeden
bir güz yelinde örselenmeden hiç
çayırın acıyeşillerine uğramaksızın
hırpalanmadan günışığında
papatya kokularıyla ırgalanmadan
sen yine orda mısın demeden
sen hâlâ
sen hâlâ gel demeden
geliyorum ben sana.
metin eloğlu şiiridir. bugün gördüğüm rüyaya denk düştü. bir de içimde erkin koray'dan “sevince” çalıyor.
ek: şiirde yazım hatası var ama sanatçıların yazılarını değiştirmeyiz. onlara yazım hatası demeyiz, yazarın-şairin tercihi deriz. bu sadece sanat yazıları için geçerlidir.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap