*

  • iç organlar ve daha ardından her yana, tüm tene batar.. saplanır gibi... duyulan bu nöbetlerle azalıp çoğalan, yanar döner ağrımsı acı ya da acımsı ağrı. sıkıntı, tedirginlik, yitmelik çekimi. yan ağrısı. sızımsı. dağlanıyorum*.
    necati tosuner'in odul aldıgı kitabı (1977): sancı... sancı...
  • sel yayincilik'in sahibinin soyadi
  • emine ışınsu'nun bir romanı. 80 öncesi ülkücü hareketi anlatır. ankara'da geçen roman gerçek kişiler ve olaylarla örülüdür. tarihi bir yanı olmasa da ülkücü literatürde hep bilien isimler romanın esas kahramanlarıdır. sürükleyici ve ilgi çekici kurgusuyla o döneme dair minimal bir fotoğraf verir. çatışmalar, silahlar, kavgalar başarılı tasvir edilmiştir.
  • metanetin yan etkisi.
  • 1969-1971 yillari arasinin siyasi atmosferini ulkucu dursun onkuzu nun hayat hikayesinin akisi icinde (ki ilginctir) roman teknigi acisindan basarili bir bicimde anlatan ve ulkucu kesimin bir donemler basucu kitaplarindan biri olan otuken yayinlari ndan yayinlanmis emine isinsu romani
  • ... zaman zaman ustu ortulmesine ragmen neden sonra hep geriye kalan ***
  • yeşim ilk ve tek albümü valiz de yer alan sezen aksu ve garo mafyan imzalı şarkı.doksanlı yılların ortasındaki şarkı enflasyonu nedeni ile kaybolan-farkedilmeyen güzellikler arasında en nadidelerinden biridir.bir gün (belki de bizzat sezen tarafından) kıymetinin bilinip tekrar yorumlanması konusundaki umudum hiç tükenmeyecek.

    sevemem sevemem,bereketi bol kalbimin
    içi eskisi gibi soğumuyor
    gidemem gidemem dağıtıp da her şeyi
    sokaklarıma ihanet yağıyor

    bu hayat dediğin hediyenin el kitabı yok
    adresi sır ama güneş doğuyor
  • bu şarkının nakaratındaki özkan uğur çığlıkları intihar sebebidir.

    "gidemem gidemem dağıtıp da her şeyi
    sokaklarıma yasaklar yağıyor!!!"

    pişmanlıkların, korkuya verilen kayıpların ardından yakılan ağıttır.
    gerçeği en iyi gösteren ayrıntıların en gizli yerlerde olması gibi, bu şarkı da esamesi okunmayan bir albümün bir kenarındadır. muhtemelen sezen aksu da kendi zehrinden korkmuş, bir çok parça gibi kendi seslendirmemiş, hak etmeyen başka bir sese vermiştir bu sözleri. belki de fazlaca dokunulmasın, öylece kaybolsun gitsin diye, kimbilir...
    ama tabii kaybolmaz, gecenin köründe lâneti sizi yakalayabilir, bir başka sancıda.
  • anlık çok keskin bir acının bedende hissedilen halidir. çığlığa dönüşerek zuhur eder. ruhta hissedilen hali ise ne olduğunu anlayamadan yaşanan bir panik ve yıkımın eşiğine gelmiş olma korkusudur. ruhtaki o mecalsizlik anında vücutta tezahür eden şey ise, dizlerdeki ferin kesilmesiyle beraber aniden dökülmeye başlayan gözyaşlarıdır.

    sızı ile karıştırılır. halbuki sancı bıçak darbesidir. bir kere ya da birkaç kez girer art arda, ama ayırt edici özelliği kesikli olmasıdır. araya "an" girer. sızı ise süreklidir. nispeten daha katlanılabilirdir sancıya göre, alışılabilir belki git gide azalan bir ivmeyle nihayete ereceği düşüncesi hasıl olmuşsa.

    hoşlanma ve peşinden gelen "sürekli o kişiyi düşünme durumu" da aslında bu sancı-sızı ikilisine benzer bir yönüyle. ilk hal yani bir anda gelen hoşlanma ve ilk merak sancıdır. aniden geliverir. sonrasında sevmeye başlanılan kişinin akıldan çıkmaması ise sızıdır.

    bilinmeze duyulan korkuyla karışık bir ilgi, şu sancılı hali sevimli kılar. zira insanın içinde bir şeyler değişiyordur. ayrıca oyalamıyordur da insanı. zira aniden olup geçmiştir.

    peşinden gelen sızı ise pek sevilmez. çünkü kimi insan, kontrolünü yitirmek kaygısıyla bu akıldan çıkaramama meselesinin bitmesini ister. lakin aşk o sızının hiç geçmemesidir. hisler karşılıklı olsa da olmasa da, o sızıyı tatmalı insan. şu bile, ruhun bir mesafe kaydetmesi için insana verilen ayrı bir lütuftur.
  • aynı zamanda çorum'un alaca ilçesine bağlı bir köy.
hesabın var mı? giriş yap