sarmaş dolaş
-
duragan olmayan bir sarılma biçimi. ahtapotvari hareketler kullanılarak yapılır. iki kişi, kolları ve bacakları birbirlerine dolayarak çeşitli şekillerde birbirlerine sarılır. bir sarmal sarılmalar süreci.
-
bir grup gündogarken şarkısı
bir güneş ılıklığı vurunca kumsala
yaşıyorum seni olduğunca
belki bir kum tanesi ellerimde, avuçlarımda
sarmaş dolaş kollarımda olmanı bekleyemem
çünkü yoksun yoksun yoksun artık sen
ben kendime yeter oldum, başka bir ben istemem
çünkü çoksun çoksun çoksun artık sen
yürmek saatlerce yağmurla kolkola
söyleşmek baharda düşen yaprakla
sevgiyi anlatmak yeşil çimene; doğaya..
sarmaş dolaş kollarımda olmanı bekleyemem
çünkü yoksun yoksun yoksun artık sen
ben kendime yeter oldum, başka bir ben istemem
çünkü çoksun çoksun çoksun artık sen
sil nedense sileni, daha bir kolay
yarım kalsa bile sevgimiz
sessiz bir çığlık olacak ayrılık,
yaşıyorsak ikimiz
sarmaş dolaş kollarımda olmanı bekleyemem
çünkü yoksun yoksun yoksun artık sen
ben kendime yeter oldum, başka bir ben istemem
çünkü çoksun çoksun çoksun artık sen -
-
yokluk ve çokluk değişmeli imgesiyle uğur özakıncı'nın intiharın yedi rengi öyküsüne kardeştir. herkesleştirmelere rağmen sevgiden bir gram taviz vermemiştir bu şarkı. pek bir akdeniz rüzgarı gibidir. sanki etekler dalga dalgadır.
-
cok güzel ve eski bir seyyal taner sarkisidir...
usul usul gel yavas
kalbime gel ol sarmas dolas
söylemem anlatamam
ben artik sensiz olamam...
seyyalname adli toplamada da yer alir yeni düzenlemesiyle. -
ümit efekanın yönetmenliğini yaptığı 1977 yapımı film..müjde arvetanju korel` başrollerdedir.. ilginç sevişme sahneleri vardır.. türk sinemasında ön sevişmenin önemi bir kez daha vurgulanmıştır..
ayrıca ayşen gruda sevişmenin sonuna doğru odaya girerek * inanılması güç diyaloglara imza atarlar.. -
içinde aynı anda hem yakınsamayı hem de uzaklaşmayı barındırır. sarmalanır, ve dolaşılır, git gel, kararsızlık, şüphecilik, allah iyiliğinizi versin.
-
büyük kahvecilerden birinin lezzetli ürünüdür. filtre kahveyle nefis gider.
kendisiyle tanışmama vesile olan diyalog şu şekilde gelişmişti bundan 7-8 ay önce:
-"iyi günler beyefendi, hoşgeldiniz. yiyecek bişey alır mıydınız?"
-"hmm evet düşünüyorum şu an. şu nedir, simit gibi olan?"
-"sarmaş dolaş beyefendi. denemek ister miydiniz?"
-"olabilir. neli bu?"
-"haşhaşlı efenim."
-"ehu mehu. kafa yapar o zaman bu meret kehkeh"
-"evet ısıtınca yapar diyorlar."
-"ısıtalım. iki tane olsun" -
tabiri caiz ise vesikalı yârim'in yandan yemişi! bazen müjde ar bile yetmiyor bir filmi kurtarmaya.
-
grup gundogarkenin neseli gibi gozukup de aslinda huzunlu olan sarkisidir..
sarkinin genelinde, yuzeysel bir "hobaa, unuttum artik ben seni, heleloy" havasi hakimken, icimizi kemiren "lan madem unuttun ne bu sarki simdi, niye ki?" sorusuna cevap nakarat kisminda kemandan gelir; keman o kadar hislenir ki gozunden yaslar bosanir, geri plandan bir off ceker ki karsi ki daglar yikilir...
bir ufak ayrinti da, bunca yildir bu sarkiyi dinleyen bunyenin, bu kucuk (!) detayı ancak fark etmis olmasidir..
(bkz: neseli gibi gorunen sarkilar)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap