*

  • savaşı bilgisayar oyunlarından, aşkı televoleden ögrendiği gibi seviyeli birliktelikten ibaret gören yurdum lumpen gençliğinin aradığı tuş. savaş ve aşk ciddi iştir. aşk daha eğlencelidir o ayrı.
  • bir derece rahat nefes alma imkanı sağlayan tuşlardandır. ve fakat bu rahat nefesin ardından asıl büyük patlamalar, asıl buhranlar bu bekleme sürecinden sonra başlar. bekleme süresi ne kadar uzun tutulursa o kadar stres yüklenir insanlar ve bir o kadar daha saldırgan olurlar.

    tuşa basmadan hemen önceki dönemde sorunlu giden, bir şekilde kişiyi sorunlara sürükleyen dönemler büyük ihtimalle yaşanmış ilk zor zamanlar olsa da, ilk defa zorlukla karşılaşan insanlar tuşa basmak için bir an bile tereddüt etmezler. nitekim, bu zor zamanlarında onlara en azından 'yardımı' dokunacak tek şey budur. ateşkes yapmaktır, olayın biraz soğumasını beklemektir.

    lakin, bekleme süreci devreye girdikten sonra olaylar hiçbir zaman eskiye dönmez. bir kez, araya daha fazla soğukluk girmiştir ve bu soğukluk savaşın, aşkın ilerleyişinde tarafların önüne çıkabilecek en büyük engeldir. öyle ki, belli hatalar yapılmıştır, belli dönemler geçilmiştir ve geriye dönüşü büyük ihtimalle imkansız olan durumlar oluşmuştur. tam bu andaki bir bekleme ve düşünme kararının taraflar arasında yaratabileceği en belirgin özellik düşmanlık, sevgisizliktir. iki taraf da birbirinden kırıcı ve sinir bozucu hareketler bekler, ne olursa olsun göze batar illa ki. hata görmek için bakmak eninde sonunda en ufak bir hatayı bile insanın gözüne sokar.

    bekleme süreci bittikten sonra mı? tabii ki her şey kötüye gitmeye devam eder; özellikle bu beklemenin işe yaramadığı anlaşıldığında. tuşa basıldığına lanet edilir, nitekim o tuştur insanın içinde umutların belirmesine, 'belki'lerin ortaya çıkmasına sebep. bu sayede kararlar sorgulanmaya başlanır. ve sonunda kişi kendini sorgulamaya başlar. bir iki çırpınma illa ki olmalıdır, ve fakat işe yaraması çok zordur. çırpındıkça kendine doğru çeker kişiyi.

    kötüye gitme bir şekilde durdurulamaz. hatta bekleme kararı alınmadan öncekine nazaran çok çok büyük bir ivmeyle dibe gider. hayat insanın ellerinin arasından daha hızlı kaymaya başlar. uçurumdan son anda düşen hayati derece önemli nesneyi yakalamak için sadece kalabalık bir set ekibi, her ihtimale karşı hava yatakları, rol yapma yeteneği ve hollywood gerekir.

    (bkz: reel hayatta save ve load ihtiyacı)

    ek: umut sarıkaya'nın abuk bir hikayesinden de bir not alalım hemen buraya; bir şey bir şekilde bitince veya o şeye ara verilince bitiyor; bir daha yeniden başlayamıyor. yaa yaa..
hesabın var mı? giriş yap