• kardesleri neksus ve pleksus olan henry miller kitabi.
  • kate milletin sexual politics kitabında inceden inceye yerden yere vurulan, alaya alınan, kınanan ve kimilerine masturbasyon malzemesi bile olabilecek kadar yoğun müstechenliğiyle yıllarca basılamamış henry miller romanı. kadın cinsel organı ve cinsel birleşme için miller'ın bu romanda yaptığı benzetmeler feminst çevrenin eleştirilerine hedef olmuştur, pek de haksız değillerdir.
  • kitapta, mahkeme tarafından pornografik bulunduğu için yasaklanan sayfalarda her satır siyah şeritle çizilmiştir. (en azından benim seneler önce okuduğum baskıda öyleydi.)

    kitabı okumadan ilk etapta o sayfalara bakarsanız meraktan çatlarsınız doğal olarak, acaba ne yazıyordu da yasaklandı diye.

    fakaatttt, adam gibi kitabı elinize alıp okumaya başladığınızda, çok cin bir olayla karşılaşıyorsunuz. kitabın başında kitap içinde yasaklanan konu hakkındaki hukuki olayların anlatımı vardır ve asıl bomba orada patlar, kitapta yasaklanan her bölümü sayfa nosu ile bu giriş ve hukuki olayları anlattıkları bölümünde bulabilirsiniz. çünkü kanunen bir şeyin neden yasaklandığını söylemek ve neyin yasaklandığını söyleme hakkı varmış ve (yayınevi olsa gerek) bu haklarını kullanarak, okurları yasaklanan sayfaları da okuma ve meraktan kurtulma fırsatı vermişler.

    kitabı okuyunca, bu fikre hayran kalmıştım.
  • seksus / 2. bölüm / meçhul kadın sylvia ile arthur'un konuşması:

    "«öyleyse gerçekten tehlikeli bir işe atılmak üzeresin,» dedim.
    omuzlarını silkti. «kim bilir nedir tehlikeli olan? kuşku duymak tehlikelidir. benimkinden çok daha tehlikeli olacak seninki. başkalarına da çok zarar vereceksin, kendi korkularına ve kuşkularına karşı kendini savunurken. sevdiğin kadına dönüp dönmeyeceğini bile bilemiyorsun kesinlikle şimdi. zehirledim kafanı. istediğini onun yardımı olmadan da yapabileceğine inansan, öylece bırakıverirdin onu. ama gerekli olacak o kadın sana, ve sevgi diyeceksin buna. hep bu özüre dayanacaksın bir kadından yaşamı emerken.»
    «burada yanılıyorsun işte,» diye kestim sözünü biraz kızgınlıkla. «emilip kuruyan benim, kadın değil.»
    «böyle aldatıyorsun kendini. kadın senin istediğini hiçbir zaman veremediği için kendini feda etmiş sayıyorsun. sevgi ister bir kadın. sevgi veremezsin sen. daha aşağılık bir adam olsaydın bir canavar olurdun, ama bozgununu da yararlı bir şeye dönüştüreceksin sen. evet, evet, yazmaya devam et. can sıkıcı bir şeyi güzelleştirebilir sanat. canavarca bir yaşamdan iyidir canavarca bir kitap. acı vericidir, bıktırıcıdır, yumuşatıcıdır sanat. bu çabanda ölmezsen, eserin seni sevimli, iyi yürekli yapabilir. yalnızca ünle doymayacak kadar büyüksün, görüyorum bunu. yeterince yaşadıktan sonra, şimdi yaşam dediğinden öte bir şey bulacaksın belki. ondan sonra da yaşayabilirsin, başkaları için. aklını neye kullandığına göre değişir bu.» birbirimize baktık keskin bakışlarla.) «çünkü sandığın kadar akıllı değilsin. bu da senin zayıflığın, kendinden çok emin olan aydın gururun. yalnızca buna dayanırsan yenik düşürürsün kendini. bütün dişilik erdemlerine sahipsin ama utanıyorsun bunları kabul etmeye. cinsel yönden güçlü olduğun için güçlü erkek sanıyorsun kendini ama bir erkekten çok kadınsın sen. cinsel gücün, henüz kullanmaya başlamadığın daha büyük bir gücün belirtisi ancak. baştan çıkarma gücünü kullanarak saptamaya çalışma erkek olduğunu. bu çeşit güce ve çekiciliğe aldanmaz kadınlar. kafaca ele geçirilmiş olduklarında bile durumu yöneten kadınlardır. bir kadın cinsel yönden tutsak edilebilir, gene de üstün gelebilir erkeğe. öbür erkeklerden daha çok güçlük çekeceksin, çünkü başka birine üstün gelmek ilgilendirmiyor seni. kendi kendine üstün gelmeye çalışacaksın sen her zaman, sevdiğin kadın alıştırma yapmana yarayan bir araç olacak yalnızca.
    kesti burada. gitmemi beklediğini gördüm."
  • babil yayınları'nın 1971 yılındaki ilk basımını, sansürsüz biçimdeki 2 cildi de elden geçirdim ve bu kitabı aşağılayanlara laflar hazırladım.

    henry miller, müstehcenliğin alacalığına hiç bulaşmadan şaşırtıcı biçimde açık sözlülüğü ile zekasını at başı yürüterek hayatını ortaya döküvermiş. ne bukowski'nin aşırılığına halel getirmiş ne de bizzat şahsiyetine.
    salt cinsellik değil, -ki bu da ergen fantezilerini süsleyecek birçok vasat eserin çok daha üzerinde- evlilik, çalışma hayatı, arkadaşlık, ihanet, sadakat, para, mülkiyet, özgürlük gibi hayatımızın önemli parçalarını aforistik füsürtü ışıltısına bulaştırmadan anlatıyor. böyle dürüst bir biyografi insana günah çıkartıyor hissi vermeden yazıldığı için değerlidir belki de. kendinden başkasını suçlayan tek cümleye rastlamadım ben. yani sadece kendine yazıklanıyor anlamında da değil. kitabın içinde seksin doğallığının toprağa karışan bir su gibi olup bitmesi bir çeşit okura tuhaf gelmeyip, bunu ifade ediş biçimindeki argonun rahatsız edici gelmesi hatta feministleri rahatsız eden kadın organı isimlerinin eleştirileri tuhaf çünkü aynı kabalığı erkek bedeni için de yapıyor miller. oldukça kaba laflar ederek kaçınılmaz gerçekleri sürekli göze sokan bir adam kadar densiz filan. eleştirileri, insan ilişkilerine ait gözlemleri, düşünceleri kayıtsız kalınamayacak kadar zeki.
    açıkçası beni rahatsız edecek kadar dikkat kesildiğim tek şey, karısıyla ilişkisinin hem duygusal hem de cinsel yönden bu kadar sere serpe oluşundaki bariz hissedilen hınç oldu. adeta karısının ruhunu ve bedenini didik didik eder gibi, hıncını çıkarır gibi fütursuzca ifade edişi beni oldukça rahatsız etti. bir erkek aldatıp kaçıverdiği kadına karşı bu kadar acımasız olmamalı, yani bedelse bedel yani. çocuk ise sadece bir metafor sanki. şaşırtıcı değil ama bana ait olmayan bir vurdumduymazlığa bakmak gibi bir şeydi benim için.
    bunun dışında dikkate değer bir zeka ve buluş pırıltılarını cinsel macera bölümlerinden çok daha fazla önemli ve özenli buldum. siz de bulursanız orcinalinden okuyunuz. müthiş fiyakalı bi amca henry miller.
  • arka kapakta yazan "yazmak, diye düşünüyordum, iradeden yoksun bir eylem olmalı.hiç kimse kâgıt üstüne tek sözcük dökmezdi, inandıgı şeyi yaşamaya cesareti olsaydı" cümlesiyle birlikte kitabı aldıgım ve kitabın içinden secip ön kapagına da benim yazdıgım, "dostoyevski'nin kitaplarından birinde geçen bir kişi, çok mutlu oldugu için kendini vurmuş ya da asmıştı hani? işte bendim o tepeden tırnaga. herkesi vuracaktım ben-salt mutluluktan ötürü" sözüyle hatırlayacagım henry miller eseri.
    seksus, yıllar geçtikçe pelin otu ve safraya dönüşen bir düşü anlatır, yazar olmayı.
  • keşke bilgisi olan biri görse ve mesaj atsa diye umut ederek yazıyorum. seksusu okumak istiyorum ama seri şeklindeymiş. kitaplar bağlantılı mı? yoksa direkt seksus tan başlayabilir miyim
  • habire bahsettiği esrik olma durumu için acaba neyi kast ediyor ? tasavvuftaki astral seyahati akıllara getirmiyor değil. aynı zamanda friedrich nietzsche'nin de böyle bir durumu yaşadığını varsayıyor.

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    kitap kolaylıkla okunabilecek veya okunduğunda şıp diye anlaşılabilecek bir kitap değil gibi geldi bana. bu yüzden yine okuyacağım :)

    bundan ziyade her ne kadar kitabın cinsellik içeren kısımları olsa da okurken esas dikkat kesildiğiniz nokta henry abimizin başından geçen maceralar, bunlardan çıkarımları, insanları ne kadar iyi gözlemlediği ve kılıç gibi keskin tespitleri dikkate değerdi benim için. bazen o kadar uzun cümleler kurduğunu görüyorsunuz ve bunları tekrar tekrar okumak durumunda hissediyorsunuz kendinizi.. çoğu zaman da etrafınızdaki insanları ve olayları görüyorsunuz kitapta.

    velhasıl aklıma geldikçe editleyeceğim ve düzenleyeceğim bu yazıyı şimdi kapatmak istiyorum.
  • "kendimi sonsuza dek ve sonsuza dek yalnız, başıboş dolaşan, daima mutlakı arayan bir ruh olarak görüyorum. daima ulaşılmazı arayan.."
  • bir gün okumak istediğim henry miller kitabı.

    kendisi aslında bir trilogy.
hesabın var mı? giriş yap