• onyedi bin caylagin aninda yazar edilmesinin faydalarindan biri daha
  • sozlugun bize sagladigi bu olanaktan ben de yararlanmaya basladim. oldukca memnunum.
  • semsa, sözlük cumhuriyetinin gölgede kalmış kültür bakanı, gizli gezgini, pek bir akademik şahsiyetidir. atina, üsküp, st andrews, roma, londra, birmingham, chicago şehirlerinin seyyar kültür ataşesidir.

    mütemadiyen leyleği havada gördüğü için yazacağı kitabına “seyahatname-i laklakan” adını verecek olan şemşa, bu müstakbel eserinde kişisel avrupa macerasını özetleyecekmiş.

    şemsa’nın anlatacağı maceralar arasında yok yok yoktur: anglosaksonların rüzgarla sertleşmiş emperyal ruhları, iskoç köylülerinin hatırladığı sessiz sinema yılları, siyah beyazdan renkliye geçişin dublinliler'e kesilen sosyal faturası, şarlo'nun londra’daki bir cephanelikte çalışan ve daha sonra arsenal kulübünü kuran akrabaları, manaki kardeşler'in balkan buhranları, osmanlı "evrak-ı metruke"lerinin senate house library'de polisiye bir aşkla takibi, david lean'ın 1955 tarihli summertime filminde katharine hepburn'a eşlik edecek ayhan ışık'ın direkten dönüşü... gibi ayrıntıları ve tarihi bilgileri yazacaktır.

    bilhassa alman dışavurumculuğu gibi konularda da uzman olan semşa, alman sessizleri, italyan sessizleri hatta ve hatta hint sessizleri’ni künyeleri ile sayabilmektedir. “hiçbir şey için geç değil” diyen şemşa, "neden adam gibi türk sessiz filmi yok" diyerek kolları sıvamıştır. yakın zamanda sessiz bir türk filmi çekecektir. söz vermiştir, diyalogları bana yazdıracaktır. bir sözü daha vardır: istanbul’a ayak bastığında şemsi paşa pasajı’nda birlikte çay içeceğizdir.

    bir de şu nick olayına açıklık getirmelidir: semsa, şemsa, şemşa, semşa seçeneklerinden hangisi doğrudur? halk merak içindedir.

    editsa: türkçe karakter desteği geldi hakikat ortaya çıktı. zaten diğerler bir şeye benzemiyordu. bu şemsa iyi.
  • hrant dink in ayakkabisi baslindaki tespiti ile serdil dir.
  • ruh okuzum. sems'in a hali.
    bu kadar olur mu demeyin, oluyor. damdan kemanci kontejanindan dustu bu once. baktik plajda elinizdeki ekmegi burnuyla iteleyip mundar eden, cingidi cingidi kosarak gelen bi keci havasi var. evcil edek dedik. evcil olmuyor. boyle sevek dedik, baktik o oluyor. boyle bir afacan, bir efkarli, bi keci, bi ejderha, bi akvarum baligi. degis tonton. metamorfik insan guzeli. cok nefis. sozlugunuzden israrla isteyiniz. lakin ben kendi kolleksiyonuma kattim onu zor alirsiniz.
  • semsa gibi insanlar azdir. cok tanidik vardir, cok arkadas da vardir hatta. hepsi iyidir hostur, ama oyle bir kilit an gelir, oyle kilit bir tepki verir ki insan ya 'o da insan' deyip sineye cekersiniz ya da cekemeyeceginizi anlayip uzulursunuz onca emege. bir de semsa gibi insanlar vardir, onlar herkesin iyi hos oldugu zamanlarda arizadir. bitmez tukenmez tasalari, uzuntuleri, ara ara sevincleri, bazen kendilerine donuk, bazen fazlaca disa donuk anlari vardir. ama oyle bir an gelir ki ahlakli davranis cisimlesir o insanlarda. semsa, icinde kendinin de oldugu bir hikayenin coktan duymasi gereken ama bir sekilde kendinden gizlenmis (iyi niyetle olsa bile gizlenmis) bir yerini duydugunda 'bana yalan mi soyledin' demez, ki dese anlasilir. o 'senin icin agir olmadi mi bunu tasimak' der, oyle kala kalirsiniz. nacizane bir oneride bulundugunuzda savunmaya gecmez, tesekkur eder heyecanla, sasirirsiniz.
    bu yazdiklarimi gorunce 'caniiiim' diye beni arayacaktir mesela, belki hatta sulu gozleri coktan mesaiye baslamistir. boyle bir insandir semsa ve dunyanin en guzel mahlasini ve en kivircik saclarini kapmistir. cocukca davranmakla, cocuk olmak arasindaki farki bilsin ona cocukca davrananlardan kacsin ki cocuklugunu korusun istedigim bir sohbet-i canandir.
  • bir türlü stambola gelememiş insandır. meşhur edecem kendisini ayrıca...
  • iskoçya'ya gittiği ilk gün bağkur primlerini yatırmaya başladıysa ve düzenli olarak ödediyse, hesaplarıma göre seneye emekli olacaktır. zira bir gitmiştir pir gitmiştir. bir ara edinburgh'ta maxi single yapmıştı. albümde; "öbür ay oradayım", "istanbul'a dönüyorum", "iskoçya memleket değil", "istanbul'a dönüyorum (bu sefer kesin remix)" gibi şarkılar vardı.

    iskoçya'da geçirdiği zaman itibariyle, ortalama bir iskoçludan daha fazla iskoçludur. hatta bir ara st andrews kırsalındaki "yukarı walter scottlar" köyünde muhtarlık bile yapmıştır. iki master, bir doktora, bir de post doktora yaptığını inkar etse de, iskoçya halkının son 20 yılda değişen bilinç düzeyi o topraklara şemsa'nın uğradığını doğrulamaktadır.

    "william wallace: a typical pseudo hero in history of peripheral publics" adlı teziyle şimşekleri üstüne çekmiştir. "iskoçya iskoçyalıların" diye gezinen sözde aydınlardan da çok çekmiştir.

    celtic ve glasgow rangers dominasyonuna karşın aberdeen taraftarıdır. istanbul'a ricat ettiğinde esaslı bir karşılama yapmak boynumuzun borcudur.
  • (bkz: şemsa)
hesabın var mı? giriş yap