• f tipi zulüm gören insanların seslerini duyurma çabasıdır. sesimiz olun başlıklı bu metin için:
    (bkz: #8448629)
  • "tekirdağ f tipi hapishanesi’nden devrimci tutsaklar" imzasıyla insanlığımıza gönderilen bir e-postanın konusudur. bir çağrıdır. yüreklerimizi kanatır.

    "bu mektup tekirdağ f tipi tecrit hücrelerinde tutuklu bulunan devrimciler tarafından yazılmıştır.
    belki az çok tanıyorsunuz, belki de hiçbir fikriniz yok. belki de yaşamınızın bir döneminde bizlerle kesişti yollarınız, belki bir arkadaşınızdan biliyorsunuz ya da bir akrabanızdan dolayı tanıyorsunuz bizleri.
    bu mektupta asıl yazacaklarımıza geçmeden önce bir de biz kısaca tanıtalım kendimizi. kimimiz onsekizindeyiz, kimimiz elli yaşını geçtik. kimimiz işsizdik, kimimiz mühendis; kimimiz işçi, memur; kimimiz öğrenci, işportacı, esnafız.
    neden burada yattığımızı da, neden hapishanede olduğumuzu, "suç"umuzu da bilmek hakkınız. kimimiz sendikalarda, derneklerde, meslek odalarında örgütlendik; kimimiz gecekondu yıkımlarına direndik; kimimiz polisin terörüne, baskısına, hukuksuzluğuna karşı boyun eğmedik, karşı koyduk. ancak hepimiz, imf'nin, dünya bankası'nın sömürü politikalarına, ab'nin ve abd'nin kuklası haline gelen, ulusal onurumuzu ayaklar altına alan iktidarlara karşı çıktık. haklarımız ve özgürlüklerimiz için mücadele ettik. sonuçta buradayız.
    asıl konumuza gelelim. f tiplerini ne kadar biliyorsunuz? tecrit işkencesi nedir, hiç duydunuz mu? bilmiyoruz... ama almanya'daki nazi kamplarını duymuşsunuzdur. ya da bugünün dünyasında abd'nin guantanamo'daki hapishanesini veya irak'taki ebu gureyb hapishanesi'ni mutlaka duymuş olmalısınız. işte ülkemizdeki f tiplerinin de o nazi kamplarından, guantanamo ve ebu gureyb'lerden farkı yoktur.
    türkiye'deki f tipleri 19 aralık 2000'de 28 tutuklunun yakılarak, kurşunlanarak öldürüldüğü, yüzlercesinin yaralandığı "hayata dönüş" operasyonunun ardından açıldı. beşinci yılına giren f tiplerindeki uygulamalar şöyle:
    - f tiplerine gelen herkes daha önce elle ve elektronik cihazlarla defalarca aramadan geçirilmesine rağmen girişte atlet ve külotunuz da üzerinizde kalmayacak şekilde çırıl çıplak soyulur. dayatılan bu onursuz ve ahlaksız aramaya direnirseniz, dayak yersiniz.
    - hastane ya da mahkemeye gidip gelirken daha hapishaneden çıkmadan gidişte beş, dönüşte beş kez olmak üzere tam on kez aramadan geçirilirsiniz.
    - kaldığınız hücreler tek ya da üç kişiliktir. tek kalıyorsanız hiç kimseyle, üç kişi kalıyorsanız yanınızdaki iki kişi dışında -gardiyanlar hariç- kimseyle konuşamaz, kimsenin yüzünü bile göremezsiniz. hastane ve mahkemelere götürülürken bile hücrelere bölünmüş araçlarla götürülürsünüz.
    - mahkemeye sunacağınız el yazısı savunmanız önce hukuki bir bilgi ve yetkiye sahip olmayan gardiyanlar tarafından denetlenir. gardiyanlar tarafından "sakıncalı" bulunmaz ve "olur" denilirse dilekçenizi mahkemeye ulaştırabilirsiniz. yoksa el konulur.
    - avukatınızla görüşmeye giderken yanınıza kağıt kalem almanız yasaktır. hücrenizden en fazla elli adım uzaklıktaki avukat görüşüne giderken, gidiş ve dönüşte tam üç kez aranırsınız.
    - bir haksızlığa uğradığınızda verdiğiniz dilekçenin akıbetini bilemezsiniz. işleme konulup konulmadığını öğrenmek için bile dilekçe üstüne dilekçe yazmak zorundasınız. (ek bilgi; dört yıldır f tiplerinden verilen onbinlerce suç duyurusu dilekçelerine rağmen ne uygulamalar değişmiştir, ne de keyfi dayatmalarda bulunan tek bir görevli cezalandırılmıştır. keza gelen ve giden mektuplarımızın da akıbeti belli olmaz, tıpkı dilekçelerimiz gibi...
    - acil ve hayati rahatsızlıkları nedeniyle revire çıkmak isteyip de "doktor çarşıda", "doktor uzmanlık sınavlarını kazanıp gitti" cevaplarıyla doktor yüzü görmeden ölenler veya bizzat "doktor" tarafından hastaların kovulması f tiplerinin "sıradan" olaylarıdır.
    f tiplerindeki tecrit uygulamalarını daha da uzatabiliriz. hem de sayfalarca. ama gerek yok. sanırız aktardığımız bu birkaç madde bile yeterince anlatıyor tecriti.
    ve şimdi yeni ceza infaz kanunu (cik) ile bütün bu yaşadıklarımız, maruz kaldığımız tecrit işkencesiyle sessiz sedasız hücrelerimize gömülmek istemiyoruz.
    yeni cik'in tek bir maddesi değil, baştan sona bütün maddeleri incelendiğinde tecrit işkencesinin, hukuksuzluğunun yasal uygulamalar haline getirildiği görülecektir.
    bu mektubu, bilmediğiniz, duymadığınız ya da şimdiye kadar da yanlış bilgilendirildiğiniz f tipleri, tecrit ve yeni cik konusunda gerçekleri bir de bizden öğrenin diye yazdık.
    ama sadece bu gerçekleri bilesiniz, öğrenesiniz diye değil. bu gerçekleri başkalarına da aktarmanızı istiyoruz. f tiplerindeki tecrite ve bu tecriti yasal bir uygulama haline getirecek olan yeni cik'e karşı çıkmanızı istiyoruz.
    isterseniz önce dile getirdiğimiz bu gerçekleri araştırın, soruşturun; biz burada söylediğimiz her cümleyi dilerseniz belgelerle, tanıklarla kanıtlayabiliriz. bize yazmanız, sormanız yeterli. ancak bu söylediklerimizin gerçek olduğuna inanır, ikna olursanız bir sorumluluk da yüklenmiş olacaksınız. her şeyden önce vicdanen, adalet duygunuza karşı bir sorumluluktur bu. kendinize karşı duyduğunuz ya da duyulmasını istediğiniz saygının zedelenmemesi için bu sorumluluğu yerine getirmelisiniz. "bana ne" dediğinizde bilin ki, en başta insanlığınızdan bir şeyler kaybetmiş olacaksınız. biliyoruz, belki ağır bir itham oldu ama ne yazık ki böyle olacaktır. düşünün...
    ve unutmayın, 20 ekim 2000'de f tipleri ve tecrite karşı başlatılan ölüm orucunda şimdiye kadar 119 insan öldü. 600'den fazla insan sakat kaldı. ve beşinci yılında halen sürüyor bu direniş. halen ölüm döşeğinde tecritin kaldırılması için direnenler var.
    belki ilk defa duydunuz, belki de görmek, duymak istemediğiniz bu gerçekle bir kez daha karşılaşmış oldunuz bu satırlarla. sonuç olarak istesek de istemesek de, bir direniş yöntemi olarak doğru ya da yanlış da bulsanız, ölümlerin yaşandığı ve devam ettiği gerçek'tir. ve bilirsiniz ki, kimse durduk yerde ölmez, ölemez. tecrit denilen politikanın nasıl bir şey olduğunu anlamanız için hatırlatmak istedik bunu da.
    bu mektubumuzla bir zincir oluşturmak istiyoruz. tecrit denilen karanlık kuyuda boğulmak istenenleri boğdurmamak için uzatılan bir zincir olsun bu.
    bu zinciri oluşturmak için; mektubumuzun fotokopilerini çekerek tanıdıklarınıza, eşinize dostunuza postalayabilirsiniz; mektubumuzu internet ortamında dağıtabilirsiniz; sendikacıysanız ya da bir dernekteyseniz panonuza asabilirsiniz; gazeteciyseniz köşenizde yer verebilirsiniz, haber yaptırabilirsiniz; ev kadınıysanız misafirlerinize okutabilirsiniz; esnafsanız işyerinize asabilirsiniz; milletvekiliyseniz meclis kürsüsünden okuyabilirsiniz; bu mektubu bir gazete ya da dergide okuduysanız küpürü kesip cüzdanınıza koyup yakınlarınıza okutabilirsiniz... kısacası sözlü ya da bu haliyle yazılı olarak elden ele, kulaktan kulağa bir zincir olup ulaşmalı bu gerçekler.
    insan düşüncesinin baskı ve zorla yokedilmesine karşıysanız, işkenceye, haksızlıklara ve adaletsizliklere karşıysanız, insanın sadece mezarda yalnız kalabileceğine inanıyorsanız ve tecrit denilen bu silahın bir gün size de yönelmesini istemiyorsanız bu zincire bir halka da siz ekleyin!
    f tiplerinde tecritin kaldırıldığı, ölümlerin durdurulduğu günlerde görüşmek umuduyla hoşçakalın.
    tekirdağ f tipi hapishanesi’nden devrimci tutsaklar"

    (bkz: türkiye cezaevlerinde 115 insan öldü duydunuz mu)
  • f tipi cezaevlerinde yaşamaya çalışan insanların, şu an odamda oturan bana gönderdikleri sessiz harfleridir. tamamen ve direk bana ve size söylenmiş olandır. onların yerine ve onlar için konuşma hakkını bize devretmeleridir. suçları olan, ya da düşünceleri nedeniyle suçlanan -ki şu durumda hiç farketmez- insanların yardım çağrısıdır. biraz daha insan olmamız için yazılmış bir mektuptur. hiçbir şey elinizden gelmiyorsa bile yalnızca acılarını hissetmek ve içinizdeki sindirilmiş muhalefeti ayağa kaldırmak için, sadece gözünüzle değil, beyninizle okumanız gerekendir.
hesabın var mı? giriş yap