• zerdustluk inancında ölen kişinin gövdesinin konulduğu yüksek kuleler.zerdüşlük inancında hava ve toprak değerlidir.toprağı kirletememek için ölü gömülmez,havayı kirletmemek için yakılmaz.
  • tanrıların gazabına uğrayıp farklı diller edinene kadar babil kulesi.. aynı dili konuştuklarını değil sessizliğin diliyle anlaştıklarını hayal edelim..
  • yüksek rakımlı kitaplıkların ortak adı. burada huzurla kitaplar okunur, yalnızlık unutulur. (bkz: fildişi kule)
  • hem fizyolojik hem de psikolojik çalışmalarını çok ciddiye alan pavlov un klasik koşullanma deneylerinin diğer tüm değişkenlerden bağımsız olarak yapılabilmesi için st. petersburg'da inşa ettirdiği hiç ses geçirmeyen odalardan oluşan laboratuar binasına verilen isimdir. laboratuar'da 8 oda bulunmaktadır. her bir oda içinde ayrıca yapılmış daha küçük birer oda daha vardır. dış odaların ses geçirmediği yetmiyormuş gibi bu iç odalar da sesin geçmemesi için özel olarak yapılmıştır.

    salya deneyleri bu iç odalarda yapılırmış. deney yaklaşık olarak 30-40 dakika sürer, bu sırada köpek tamamen mekanik olarak ayarlanmış olan bir sistemle koşullanırmış. deney sırasında köpek hiç bir insanla karşılaşmazmış. mekanik bir zil çalar, zilden hemen sonra et köpeğin önüne düşer ve köpeğin ağzından akan salya özel bir mekanizmayla bir tüpe dolarmış. deney süreci bir periskop aracılığı ile izlenirmiş.

    sessizlik kulesiyle pavlov, köpeğin zil sesi dışında etrafta tesadüfen oluşabilecek herhangi bir uyarıcıya da koşullanmasını engellemek istemektedir. hatta notlarında sessizlik kulelerini yaptırırken ufak yer titreşimlerinin bile koşullanmayı bozucu etkisi olabileceğini bu nedenle sesizlik kulesinin ufak depremleri ve titreşimleri de absorbe edebilecek bir sistemle yapılmasını emretmiş hem de böyle olmasını sağlamıştır.
  • (bkz: dahma)
  • söylenenin aksine toprağı ve suyu kirletmemeyi amaçlamadığını iddia ediyor iranlılar.

    iran'ın büyük bir kısmı çöl. çöl olmayan topraklar ise mezarlık olarak kullanılamayacak kadar kıymetli. çöl toprağını kışın da yazın da kazabilmek zor. hele ki çöl fırtınalarında kazılan kısmın uçuşmamasını sağlamak için iyiden iyiye derin kazmak lazım ki o da mümkün değil. hal öyle olunca, mezar pek kullanılabilir bir yöntem değil ölü bedenlerden kurtulmak için.

    sadece akbabaların midesinde özel bir madde olduğunu, bunun mikropları yok ettiğini söylüyorlar. yani akbaba cesedi yedikten sonra artık ölülerden hastalık yayılması tehlikesi de kalkıyormuş.

    http://www.yolyemekssk.com/sessizlik-kuleleri
  • http://i49.tinypic.com/30n7wgo.jpg

    bir örneği fotoğrafta görülebilir.
    bu alan 2003 yılında, yakınlardaki bir şehirde meydana gelen dikkat çekecek kadar fazla kayıp olayını araştırmak üzere bölgede soruşturma yapan hintli güvenlik güçleri tarafından ormanın derinliklerinde keşfediliyor. hindistan'da ölülerini gömme veya yakma alışkanlığı olmayan zerdüştler cesetleri açık havada çürümeye bırakma pratiğini yaygın olarak uyguluyor fakat bu alan hakkında garip detaylar var.
    fotoğraftaki cesetlerin hiçbirinin kimliği belirlenemiyor. çevre köylerde yaşayan insanlar bile hiç kimseyi teşhis edemiyor. cesetlerin hiçbiri de kayıp yakın zamanda kaybolan insanların tariflerine uymuyor.
    bu tip alanlarda akbaba gibi leşçiller her zaman görülmesine rağmen-zerdüştlerin cesetlerin daha çabuk ortadan kalkması için güvendiği üzere- etrafta sinekler ve kurtçuklardan başka hiçbir hayvana rastlanmıyor, cesetlere de ormanın ortasında olmalarına rağmen hayvanlar tarafından hiç dokunulmamış.
    olayın bu fotoğraftan başka hiçbir kanıtı veya cesetlerin resmi sayısı yok; bunda da kimsenin keşfi uzatmak istememesi büyük etken:
    görevliler alana girdiğinde koku öyle yoğun ki; bir çoğunun başı dönmeye başlıyor ve alanda kalamıyorlar. köylülerden birinin kazara bir kemik parçasını ayağıyla havuza itmesi ise keşfin sonu oluyor: tam ortadaki metrelerce derinliğindeki kan havuzundaki çözünen kandan çıkan ani gaz püskürmesi alandaki görevlilerin üzerine kan sıçramasına neden olunca, çoğu enfeksiyon endişesiyle hastaneye kaldırılıyor ve alan terk ediliyor.
    üzerine kan sıçrayanlar bir süre sonra ateşleniyor. ateşleri yükseldikçe, zerdüştlükle ilgili herhangi bir geçmişleri olmadığı halde "ehrimen'in kanıyla lekelendiklerini" söyleyerek çılgınca bağırıyorlar. bir süre sonra davranışları yatıştırıcı vermeyi gerektirecek kadar saldırganlaşıyor ve kısa zaman içinde hepsi ateş yüzünden ölüyor.
    görevliler ertesi gün gerekli hazmat ekipmanıyla bölgeye döndüklerinde, bütün cesetlerin ortadan kaybolduğunu ve kan havuzunun tamamen boşaldığını görüyorlar. olayın kanıtı olarak geriye tek bu fotoğraf kalıyor.
  • linkte yukarıdaki entryde bahsedilen sessizlik kulesinin dip kısmı da görülmekte ve anlatılanın bir şehir efsanesi olduğu böylece anlaşılmaktadır. muhtemelen mumbai civarlarındaki bir sessizlik kulesine ait olan fotoğrafta, doğal olarak iran çöllerine kıyasla nemli olan mumbai iklimi nedeniyle hemencecik bozulan cesetler görülmektedir. oysa çölde cesetler daha yavaş bozulacak ve görece daha bol bulunan leşçi kuşlar sayesinde böyle görüntüler oluşmadan ölü bedenlerden kurtulabilecektir parsiler. link
hesabın var mı? giriş yap