• (bkz: saygılarımla)*.
  • dun bu kelimeyle ilgili korkunc bi hata yaptiktan sonra simdi burda gorunce inanamadigim kelime. cok onemli ve ciddice bi yaziyi "sevgilerimle" yerine "sevgililerimle" diye bitirdigimi mail i gonderdikten sonra fark ettim. hadi hayirlisi..
  • 1980 yılında çıkmış bir sezen aksu albümünün ismi.
    (bkz: dört günlük bir şey)
    (bkz: dilimin ucunda kelimeler)
    (bkz: hani)
    (bkz: çocuk)
    (bkz: küçük yaz çiçeği)
    (bkz: uzaklarda bir çizgide)
    (bkz: bir acı kahvenin)
    (bkz: sürüklüyorum çaresizliğimi)
    (bkz: hata)
  • celik'in ucuncu ya da dorduncu albumunun adi; o gune kadar ki albumlerinden toparladigi sarkilarindan olusan bir best of calismasidir. (bkz: kicimin kenari)
  • öncelikle sezen aksu bu albümünün kartonetinde narin bir hanımefendiymiş gibi duruyor kapak resimde, bilmesek inandıracak. keşke o dönemde kaset içine şarkılar hakkında daha çok ayrıntılı bilgi yazılmış olabilseydi diye düşünüyor insan kaseti eline alıp, açıp da bomboş bir beyazlıkla karşılaşınca içinde...

    şarkılara gelince:
    'dört günlük bir şey'... bu şarkı birşeyleri hep kursağımda bırakır her dinleyişimde, ben de sezen'in aralara konuşma serpilmiş şarkılarını çok severim; "belki iyi oldu ama biz yere erken indik" dediği kısım ise kursağıma takılan şeyin en acı verdiği yerdir

    'küçük yaz çiçeği'hakkında ne düşünülmelidir bilinmez; şarkıyı zorlama yapan o zamanın ses teknikleri ile ortaya biraz fazla gürültü çıkmış gibi olması belki de; sanki şarkı şimdi yapılsa çok daha üstün bir çalışma olabilirmiş gibi geliyor bana

    'uzaklarda bir çizgide'deki o atı ben de hep görürüm sanki her dinleyişimde ama benim için o bildik sağlıklı ve görkemli bir attır sadece ve koşar geçmişten geleceğe, bir de şarkıda bahsedilen salkım söğüdün altına uzanmayı düşlerim her seferinde

    'sürüklüyorum çaresizliğimi'deki o uzun tamlama bana çok gırgır gelir; aslında romantik gelmeli ama ne bileyim işte... içinde istanbul geçmesi bakımından da özel ve önemli bir parçadır, sanki eski, o arabaların geçtiği istiklal caddesi'nde yağmurlu ve puslu bir istanbul akşamında söyleniyormuş gibi gelir bana

    'bir acı kahvenin' ise kahveyi çok sevmemem nedeni ile bende uyandırdığı herhangi bir duygu yoktur; bir de barış manço'nun atasözlü, özdeyişli şarkılarını çağrıştırır hep

    'hani' ise en bunalım şarkılardan biridir; hani şöyle camdan dışarıyı seyredersin de, dışarıda hayat cıvıl cıvıl akar da sana birşey ifade etmediği anlar vardır... bir de bu şarkıyı bir gün kulaklıkla dinlediğimde, giriş müziğinin nasıl önce bir kulağa sonra öteki kulağa geldiğini, ardından da sezen sesi ile birlikte iki sesin ortada nasıl buluşturulduğunu keşfettiğimde bana çok daha ilginç gelmişti o zamanlar...

    'dilimin ucunda kelimeler' ise o dönem itibari ile yaşam tarzıma uygun olması nedeniyle önemli ve anlamlıydı; o zamanlar vaktim çoktu sanki platonik aşklar yaşamak için, bugünkü gibi 'söyle kurtul' ilkesini özümseyememiştim, o yüzden ayrı bir önemi vardır hem o zaman bana destek olması açısından hem de bugün geçmişimi sorgulayabilmem açısından

    'sensizim' hep piyano başında oturan 'ersen ve dadaşlar'ndaki ersen kılıklı kocaman gülüşlü bıyıklı ve sırıtan rıza silahlıpoda görüntüsünü getirir gözümün önüne bir türlü kendini verdirtmez şarkıya.

    'çocuk' ise iyi niyetle yazılmakla ve sosyal sorumluluk şarkısı olmakla birlikte biraz iç bayıyor itiraf ediyorum; hele şu 'kokuyorsun' lafı bana hiçbir zaman saf ve temiz doğal bebek kokusunu çağrıştırmıyor kelime olarak, hep 'altına etmiş' bir bebeğin kokusunu duyuyorum elimden olmadan

    'hata' ise firuze gibi sanki, çoğu sezen şarkısındaki 'arabesk altyapı'ya rağmen çok özel ve önemli bir şarkı... öyle gözüne sokmadan, tatlı tatlı yerleştirilmiş arabesk tatlar hoş olabiliyor; şarkının 'katilisin' diye biten kısmına ise ayrı bir lezzet... o an o en güzel duyguların katilini karşımda görüyorum sanki ama çok şükür bu katil şimdilerde haber bültenlerinde söylenen 'katil zanlısı' şeklinde değil de 'kaatil' şeklinde telaffuz ediliyor da en ücra köşelerine işleyebiliyor kalbin...
  • çelik'in albümlerinden biri. işte parçaları;
    (bkz: bir güzellik yap)
    (bkz: kizimiz olacakti)
    (bkz: meyhaneci)
    (bkz: hercai)
    (bkz: dilberim)
    (bkz: sevdan gözümün bebegi)
    (bkz: afedersin)
    (bkz: bu şehirde)
    (bkz: yanmaya devam et)
    (bkz: ateşteyim)
    (bkz: en sevdiğim olur musun)
    (bkz: yüce atam)
    (bkz: güle güle)
    (bkz: nazina ölüyorum)
  • dinlemeye karar verip oturup dinlediginizde ilk defa dinlemis olmayacaginizdan emin olabileceginiz alisan sarkisi. yahu sokaga cikmam, magazin programi izlemem. nerde duymus olabilirim bu sarkiyi diye dusunmekteyim. muhtemelen baska bir sarkinin cover'i ama bilemedim.
  • imza öncesi kapanış kelimesi...büyüğe saygı küçüğe sevgi mantığı içerisinde genellikle yaşça büyük olan kişilerin kendilerinden yaşça küçük olan kişilere yazmış olduğu yazılarda kulanılır.
  • osman işmen'in aranjörlüğünü yaptığı, 1980 yılında kervan plak'tan çıkan sezen aksu albümü. piyasada kaset değil sadece cd olarak bulunmaktadır (hoş bilmem belki artık cd'si de kalmamıştır). lâkin kasette yayınlanma şekli olarak, içindeki on şarkı beşer beşer (gene aynı plak şirketinden çıkan) ağlamak güzeldir ve firuze kasetlerine bölüştürülmüştür. nedense artık.
    (bkz: gereksiz ayrıntılar)

    senfonik yaylılar, tertemiz gitar sesleri, nefesliler atışır durur, harika düzenlemeler bence. şarkılar her ne kadar dönem popunun sıradan örnekleri olarak seyretse de yine de özeldir.
  • alişan'ın 2008 çıkışlı albümüne adını veren şarkısıdır. son derece kulağa hoş gelen tınıları olmasına ve tutmasına rağmen neden bu şarkıya klip çekilmediğini anlamadım.
hesabın var mı? giriş yap