*

  • durali yılmaz tarafından yazılan ve ozan yayıncılıktan çıkan roman tadında biyografi. kitap, 5 yıllık bir araştırmanın ürünüymüş.
  • (bkz: esat korkmaz)
  • eleştirdiğimiz halkla aynı-benzer dinamikteyiz; sinmişlik, ezilmişlik, edilgenlik, gelen geçen herkes ve her şey düzer olasılığı. onlar (halk/helk) koyunluk, sürülük bilincini daha kasmadan taşıyorlar. korkmaktan çekinmiyor, korkularına göre şekilleniyor, gündelik yaşamla yetiniyorlar. halkın bilinçdışı daha derin; kuyucu murat paşaları, celali isyanlarını, ali kıran baş kesenleri, şahkulu isyanını, şeyh bedreddinleri gördüler. çorum'u, maraş'ı, sivas madımak oteli'ni gördüler, tarihi ve tarihin şiddetini sadece alevisi-kızılbaşı değil aslında sünnisi, zaten sinmiş olanları ve isyankarları da gördü. olayları ve tarihleri tek tek bilmeleri gerekmiyor. (bkz: eylem planı/@ibisile)

    helk: steril, insandan kopuk yarı aydın veya yalancı aydının dilindeki halk.

    (bkz: simavne kadısı oğlu şeyh bedreddin destanı)
    (bkz: şeyh bedrettin destanı/@ibisile)
    (bkz: simavnalı şeyh bedrettin)
    (bkz: babilik/@ibisile)
  • "vahdet-i vücut değil, vahdet-i mevcut düşüncesi doğrudur. bu, tanrıyla birleşme değil bütün evrenin zaten tanrıdan başka bir şey olmadığıdır. bütün aşamalar cisimler evreninde toplanmıştır. cisim ortadan kalkarsa, ne ruhtan, ne de ruh gibi olanlardan eser kalır." diyen zamanlar ötesi şahsiyet.
  • adnan cemgil, tarihte düşünce suçluları yazı dizisinde (cumhuriyet gazetesi) şöyle anlatmış bedreddin'i

    edirne’nin simavne bucağı kadılarından irrail’in oğlu olan şeyh bedreddin 1359’da doğdu. ilk eğitimini babası ırrail’den edindi. daha sonra medreseye girer ve orada ilerletir bilgisini. buradaki öğretim, tümden şeriata uygun sünni bir niteliktedir. bu eğitimi şeyh bedreddin’in bu anlayış ve inanca bir süre -belki de uzun bir süre- bağlı kalmış olması, kadılık etmesinden belli. şeyh bedreddin bu alandaki güçlü bilgisini kitaplarıyla göstermiş bulunmaktadır. bununla birlikte, bilgilerini yeterli bulmamış olmalı ki konya’ya giderek oradaki medreselerde öğrenimini geliştirmeye çalıştı. anadolu kentlerinde bir süre dolaşır, daha sonra kahire’ye gider. amacı herhalde ülkesinde edindiği dinsel bilgileri mısırlı din bilginlerinin derslerine giderek pekiştirmektir.

    oysa, düşünce dünyasını ve inancını büsbütün tersi bir yola yönlendiren bir rastlantı olur: büyük bir mutasavvıf olan şeyh hüseyin ahlatinin öğrenciliğine başlar. bedreddin’in üzerinde etkisi çok güçlü olur bu şeyhin. öyle ki, iki kez kırkar gün içe kapanmaya geçer. bu, tasavvuf anlayışına göre içe kapanarak, kendi özünde doğruya ulaşma çabasıdır. hüseyin ahlatı hasta olduğu sırada onun yerine geçen bedreddin böylece şeyh olur. daha sonra şeyhinin önerisi üzerine tebriz’e giderek, orada ıranlı tasavvuf çevreleriyle ilişki kurarak, tartışarak bu alandaki düşünce ve inançlarını derinleştirir. kahire’de bulunduğu evrede, bir olay şeyh bedreddin’in yaşamında önemli bir değişikliğe yol açar.

    o dönemdeki mısır hükümdarı, şeyh hüseyin ahlatî’yi marie adlı bir hıristiyan cariyesiyle evlendirir; şeyh bedreddin de bunun kızkardeşiyle evlenir. şeyh bedreddin’in bütün yaşamı boyunca dinler karşısındaki hoşgörülü tutumunda bu evliliğin rolü olmalıdır. “şurası bir gerçektir ki şeyh bedreddin mısır’dan döndükten sonra edirne’ye gelirken, anadolu’nun kimi illerini dolaşmış, söz gelişi konya’da kalmış, oralarda çağın ünlü tasavvuf erleriyle, dervişlerle görüşmüş, kendisinin bilimsel gücünü, yeteneğini ortaya kovmuş, çevresini etkilemiştir. bu etki kısa bir süre iç inde batı anadolu ile rumeli yönlerine yayılmış, onun kişiliği çevresinde büyük bir ilginin toplanmasını sağlamıştır.” (1) tarihçilerin o döneme ilişkin olarak anlattıklarına göre, şeyh bedreddin paylaşımcı, ortaklaşa bir yaşam düzenini savunmuştur. buna göre kişiler, kadınlar dışında, sahip oldukları şeyleri eşit olarak paylaşacaklardır. şeyh bedreddin’in bunu yaşama geçirdiği konusunda hiçbir bilgi yoktur.
    onun bu görüşüyle, ütopyadaki sosyal adalet özlemini benimsediği düşünülebilir. şeyh bedreddin’in “varidat” (içe doğuşlar) adlı kitabında sergilediği, tasavvufa ilişkin düşüncelerine bir örnek: “varidat”, yazarının çağını aşan, şeriata aykırı gelen, biraz da yeni sayılan düşüncelerini içerir. bu kitapta yaratılış, insan, tanrı, evren, kalkım günü, yargı günü, cennet, cehennem, ölüm, tin (ruh), ölümsüzlük, melekler, düş, gibi daha soyut denebilecek konular işlenmiş, karşılıklar aranmış. onlarla ilgili düşünceler, yorumlar ortaya konmuştur. bu sorunlara bulunan karşılıklar genellikle tasavvuf açısındandır. yazar bu sorunlar üzerinde dururken geleneğe uymamış, islam dininin uygun görmediği bir bakış açısını benimsemiştir. işte onun çağına göre yeni sayılan, bu bakış açısıdır. kişiliğini oluşturan da budur. bu bakış açısını biçimlendiren öğeler, inançlardır. bu yüzden bedreddin bir inanç insanıdır.” (2) işte, şeyh bedreddin’in öldürülmesine neden olan, bu inancını dile getirdiği düşünceleriydi.
    edirne’de padişahlığını ilan eden musa çelebi’yi giriştiği çatışmada yenip
    boğdurtan mehmet çelebi, adı geçenin kadısı olan şeyh bedreddin’i iznik kalesine sürdürüp gözaltına aldırttı. ayrıca bin akçalık bir maaş bağladı.
    yıldırım beyazıd’ın yenilmesinden sonra timur ordularının giriştiği aşırı yağmalar, çapulculuklar sonucunda halk yığınları büyük bir yoksulluk içine düşmüştü. on yıllık fetret dönemi’nde şehzadeler arasındaki post kavgası sürerken bir halk hareketi oluştu. buda şeyh bedreddin’in etkisiyle, sonra da öncülüğüyle gelişen gizemci, toplumsal-siyasal ayaklanmaydı.

    bu hareketin orta anadolu’da yaygın olan, batınilikle ilgisi yoktu. daha çok ege yöresinde, aydın, karaburun, manisa, izmir bölgesinde gelişmişti. buralarda, şeyh bedreddin’in yakın adamı börklüce mustafa, türkmenlerden oluşan ordusuyla çelebi mehmet’e karşı ayaklanmış, çatışmıştı.
    şeyh bedreddin, edirne’de kadı iken, kethüdası olan börklüce mustafa, adı geçen bölgelerde büyük bir özveriyle şeyhin düşüncelerini yaymaya çalışıyordu halk arasında. torlak kemal de manisa’da bu yolda herekete geçmişti. bu sırada mehmet çelebi, teselya ve selanik’te hükümdarlığa soyunan kardeşi mustafa çelebi ’yle savaşarak onun işini bitirmişti.
    bundan sonra anadolu’ya dönen çelebi mehmet, börklüce’nin üstüne iki kez kuvvet göndermişti; ikisi de yenildi bunların.
    üçüncü kez, şehzade murat hüdavendigâr komutasındaki ordu, börklüce mustafa’yı yenerek tutsak etti, işkenceye uğratıldıktan sonra astırttı. (1418)
    torlak kemal de bu yolda can verdi. şeyh bedreddin’in eylemini bir tarihçi şöyle değerlendiriyor: “çelebi mehmet’in son yıllarında çıktığı görülen bu planlı dini-sivasi büyük ayaklanmayı, p.wittek derin bir içtimai buhranın neticesi savmış olmakla beraber, hadise bu yazarca fazlası ile şümullendirilmiş gibi görünmektedir.” (3)

    şeyh bedrettin bir süre edirne’de kaldı. ardından, bulgaristan’a geçti. orada düşüncelerini, inancını yaymak üzere çalışmalara başladı. düşüncelerini yaşama geçirebilmek için çelebi sultan mehmet’e karşı çıktı. tımarlı sipahilerden, akıncılardan, medrese öğrencilerinden, kadılığı sırasında tanıdığı kimi devlet
    adamlarından sufilerden oluşan bir ordu kurdu. önce başarı gösterdiyse de sonra yenildi. tutsak edildikten sonra yargılandı ve mevlana haydar acemi adında birinin fetvasıyla ölüm cezasına çarptırıldı. serez’de asılarak yaşamına son verildi. 61 yaşındaydı. (1420)

    1) ismet zeki eyüboğlu, şeyh bedreddin ve varidat, der yayınları, istanbul 1980, s. 159.
    2) l.z. eyüboğlu, agy- s. 190
    3) (prof. dr.) mustafa akdağ, türkiye'nin iktisadi ve içtimai tarihi, cem yayınları istanbul 1974, s. 343
    4) nâzım hikmet, simavne kadısı oğlu şeyh bedreddin destanı. (yazılışı 1936) hazırlayan: asım bezirci, cem yayınevi, istanbul 1975, s. 197-
    198
  • bizim memlekette her kesimin bir şeyh bedreddin'i var. bu konuda epey de kitap okudum, herkesin kendine ait bir bedreddin'i varmış, gördüm. samet altıntaş'ın yeni çıkan kitabı ben şeyh bedreddin/derviş-devlet-isyan'da hemen herkes var, ama ideolojik bir bedreddin yok. çalışma, kaynakçası ve görsel malzemesiyle alkışı hak ediyor. kitapta, 14. yüzyıldan günümüze geliyorsunuz, sakin sakin. her bölüm başına nazım'ın destanı epigraf olmuş, onu anladım da her bölüme ismet özel'in özellikle erbain'inden nasıl uygun şiir monte edilmiş anlamadım, ama tam yerine denk gelmiş. velhasıl bu kitabı sevdim, meraklısı okusun derim.
  • ey tâlib! hak bil ki umûr-i âhiret cühelanın zu'm(yanlış zann) ettikleri gibi değildir.

    ey talib! bil ki, ahiret işleri, cahillerin zannettiği gibi değildir.

    (bkz: varidat)
hesabın var mı? giriş yap