• sözlerine de bakayım da tam olsun:

    thy gift, thy tables, are within my brain
    full charactered with lasting memory,
    which shall above that idle rank remain
    beyond all date, ev'n to eternity;
    or at the least, so long as brain and heart
    have faculty by nature to subsist;
    till each to razed oblivion yield his part
    of thee, thy record never can be missed.
    that poor retention could not so much hold,
    nor need i tallies thy dear love to score;
    therefore to give them from me was i bold,
    to trust those tables that receive thee more;
    to keep an adjunct to remember thee
    were to import forgetfulness in me.

    sonenin yüce sahtekarlığı:

    şekspire sevdiceği bir defter vermiş, demiş ki kağıt kalem al, benim seni sana yazdığım gibi sen de beni bana yazacaksın. bu oya bora telife bozulan şekspir, ya bebeyim şimdi seni sana anlatmak için buraya yazsam, unutmak için not almışım yerine geçer, en iyisi ben sana o sayfayı bana verdiğin gibi boş vereyim de unutmadığımın delili olsun demiş.

    şekspirin bu sonesini lisede yıllık yazısı isteyenlere kafadan kopi peysteseydim de kibarca reddetme şeyim olsaydı. gerçi seni çok tanımıyorum ama diye yazdık gravdan. o kadar istediler, sonra yayına bile vermedi götler.
  • çevirisi:

    ezberimdedir senden armağan olan defter
    aklımda yaşayacak her harfi her cümlesi;
    değersiz kağıtlardan koptu yazdığın sözler
    zamanın ötesinde sonsuzlaşacak hepsi;
    yeter ki en azından şu beyinle şu yürek
    yaşamı sürdürsünler güç alarak doğadan
    onlar unutkanlığa yenik düşünceye dek;
    senin yazdıklarınsa kalkmayacak ortadan.
    bunca anı saklamak için defter yetişmez:
    aşkının hesabını tutmaya ne gerek var?
    her şeyi göze aldım defteri attım bu kez
    böylelikle kazandım daha sağlam anılar.
    deftere bel bağlamak anmak üzere seni
    unutkanlar safına çekip götürür beni.
hesabın var mı? giriş yap