• let me confess that we two must be twain,
    although our undivided loves are one.
    so shall those blots that do with me remain
    without thy help by me be borne alone.
    in our two loves there is but one respect,
    though in our lives a separable spite,
    which, though it alter not love's sole effect,
    yet doth it steal sweet hours from love's delight.
    i may not evermore acknowledge thee,
    lest my bewailed guilt should do thee shame;
    nor thou with public kindness honor me,
    unless thou take that honor from thy name.
    but do not so; i love thee in such sort,
    as, thou being mine, mine is thy good report.

    yüce şeyi: bak bebeyim diyor şekspir. ayrılmış olabiliriz ama gönüllerimiz bir. şimdi sen bir amcıklık yaptın, ne olduğunu söylemek istemiyorum, sen ne yaptığını çooook iyi biliyorsun, yaptın bunu. o açıdan bakarsan, ayrıldığımız iyi bile oldu. bir arada yürüyemezdi. ha, bu demek değil ki senle olan o süper tensel uyumumuzu özlemiyorum; özlüyorum. amaaaaa, şimdi ben sırf yatakta çok iyiyiz diye sana, sanki senin bana ettiklerini unutabilirmişim açıktan selam etsem, geri dönmek istiyorum sinyalleri versem, ne olur? er geç 'ne yaptım ben bu karı bana kazığın allahını attı, ben yine buna döndüm'' diye hayıflanırım, arıza veririm. sen de o arızalı hali gördükçe iyice utanırsın, sünersin. beni geç, sen bile şimdi şu saatten sonra hiç bir şey olmamış gibi pişkin pişkin olta atsan, millet ne der? rezil olursun. ''vay ya karıya bak, sen herife boynuzu tak, sonra hadi yeniden? yooooooookkkkkkkkkkyeaaa? yuuoooohkkyeaa?'' demezler mi? o yüzden bak şöyle yapalım, bu birbirimizi kalben ve prensipte seviyoruz ya. hah, o aynen böyle devam etsin. ne senin namına bok sürülsün, ne de sana sürüldü diye bu herif de bu karıyla takıldıydı onca zaman diye oradan bana seksin.

    yani diyor ki: fırtınalar koparsa kopmasın. dedikodu medikodu yaptırmam diyor.

    (şekspir de hem insanlar boş, kavramların içini boşaltıyorlar diye tavır alıyor, hem de sonra ya elalem ne der, me der diye konsept yapıyor.)
  • çevirisi:

    itiraf edeyim ki ikimiz apayrıyız
    birleşik olsa bile bölünmeyen sevgimiz:
    bu utanç lekeleri bende kalacak yalnız
    bana nasip olacak çile doldurmak sensiz.
    duyduğumuz sevgiler birdir bir bakıma
    yaşamımızı bölen acıklı ayrılıklar
    sevginin birliğini altüst edemez ama
    sevişmenin tadından tatlı saatler çalar.
    sevgilim olduğunu açıklamam artık ben
    yanıp yakıldığım suç lekeler diye seni
    bana iyilik edip şeref veremezsin sen
    feda etmeden kendi adının şerefini:
    sakın buna kalkışma; öyle ki sana sevgim
    benim olduğun için iyiliğin de benim.

    son iki dizesi** shakespeare sonnet 96 ile aynıdır.
hesabın var mı? giriş yap