• oz da yer alan tek kadın mahkum, kathryn erbe tarafından canlandırıldı. yanılmıyorsam 1998 ve 2000 yılları arasında dizide yer aldı ve sonunda asılarak idam edildi.
  • şimdiye kadar sinema da veya televizyon da izlediğim bir sürü filmde cinayet, ölüm, idam gibi sahneler görmüş olmama rağmen nedense bu kadının idam sahnesini kafamdan silemedim. daha şairane olduğu için asılarak idam edilmeyi seçmişti ama infaz odasına giripte darağacını görünce basmıştı feryadı.
  • oz'da kaldığı süre boyunca herkese vermeye çalışmış, simon adebisi gibi karizmatik bir adami "but you're a negro" diyerekten reddetmiştir. hapiste bulunma sebebi de kendi çocuğunu kaza süsü vererek öldürmesidir. masum biri gibi görünmesine rağmen canidiri katildir. bunlar yetmez gibi ırkçıdır bir de...
  • --- spoiler ---

    oz'da hamile kalmış ve bebeğini düşürmüştür.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    ölüme gitmeden önce raymond mukada'nın merakına yenilerek çocuğunun babasının kim olduğunu sorması üzerine verdiği cevap olan "ne kar ne de yağmur" usps mottosu olduğundan, kendisini hamile bırakan kişinin vern schillinger olduğunu varsayabiliriz.

    --- spoiler ---
  • oz'da kendisini hamile birakan timmy kirk'tur. cocugunun babasi o turuncu kafa.

    hatirlarsaniz onceki sezonlarda timmy kirk'e defalarca kukusunu gostermisti. hatta adebisi kendisiyle mektuplastigi bolumlerden birinde ryan o'reilly bu kirk'e "senin yerine adebisi paspas yapicak" diyor. kirk'te ardindan "hayatta olmaz her seferinde bana kukusunu gosteriyor" diyor.

    shirley idam edilmeden hemen once father mukada'nin sorusuna "cocugumun babasi insan kiligina burunmus seytan" diyerek cevap veriyor. bundan tam 1 sezon sonra sanirim kirk idam kogusuna dustugu zaman father mukada ve ayni zamanda kogusta kalan jazz hoyt'a kendisinin aslinda seytan oldugunu soyluyor. hatta bu sekilde davraniyor vs.

    tam ayni idam bolumunde yune kirk unit b'de bilardo oynarken soyle diyor "she show me the cunt! she show me the cunt and bum! bum!". bum bum derkenki kisimda hatunu siktigini ifade eden bir vucut hareketi yapiyor hatta. yani eleman shirley bellinger'i sikmis ama tam o arada insanin dikkatinden o vucut hareketi kaciyor. ustalikla gizlemis adamlar.

    yani adamlar shirley'nin idamindan 1 sezon once ve olumunden 1 sezon sonraya minik spoilerlar atmislar. dahice diyorum.

    not: babasi vern shillinger degil. zira hem shirley bunu inkar ediyor, hem de saniyorum bir sonraki bolumde father mukada shillinger'a bu soruyu zaten soruyor. adam yapmadigini ama cok istedigini belirten bir cumle kuruyor.

    hardcore fan konusuyor biraz dinleyin amk.
  • çok ama çok tatlı bir kadın mahkum. belki o kadar erkek görmekten bana öyle geliyordu ama onu beceren gardiyan acayip şanslı bir adamdı.

    --- spoiler ---

    idam sahnesi cidden etkileyicidir. empati duygunuzu sömüren bir oz sahnesi olmuştu benim için. üzgünüm shirley.
    --- spoiler ---
  • mahkûm numarası: 97b642
    hüküm giyme: 6 aralık 1997
    suç: birinci derecede cinayet
    ceza: idam
    şartlı tahliye şansı için gereken süre: şartlı tahliye şansı yok

    oz’daki ilk ve tek kadın mahkûmdur. nevi şahsına münhasır bir karakterdi. idam koğuşunda özel bir bölümde bulunurdu. dizinin yaratıcıları shirley bellinger karakterini yazarken gerçek hayattaki cani bir kadından esinlenildiğini belirtmişlerdi. shirley son derece zarif, alımlı, cazibeli, kibar, utangaç görünürdü. sessiz sakin bir imaj yaratmıştı. buz gibi soğukkanlılığının altında neler yattığı sonradan anlaşılıyordu. dış görünümünü ne kadar hoşsa özünde de bir o kadar tehlikeliydi. öz kızını bilerek ölüme terk etmek dahil pek çok kötülüğü yapabilecek bir karakterdi. sinirlerine hakim olmaya özen gösterirdi. her zaman tane tane, yumuşak, nahif bir ses tonuyla konuşurdu. üslubuyla, bakışlarıyla, mimikleriyle neredeyse tüm mahkûmları, gardiyanları ve yöneticileri etkilemeyi başarıyordu. ruhsal olarak hiç iyi değildi ve ciddi psikolojik sorunları vardı. oz’daki mahkûmlara kendini teşhir etmekten haz alırdı. dişiliğini ve cazibesini* kullanarak bazı mahkûm, gardiyan ve idarecilerle cinsel münasebette bulunurdu. bu sayede de ayrıcalıklı muamele görürdü. shirley ara sıra inançlı biri olduğunu belirtir, yaptığı kötülükleri tanrının izniyle yaptığını iddia ederdi. öyle
    de ilginç bir karakterdi. oz’da hiç tanımadığı bir hayranıyla erotik bir mektup arkadaşlığı yapmıştı. mektuplaştığı kişi ise simon adebisi’den başkası değildi. daha sonra bunu öğrendiğinde adebisi’ye yaptığı aşağılayıcı, ırkçı söylemden dolayı kendisine kızmıştım. takvimler 2 ağustos 2000 tarihini gösterdiğinde shirley için sonun başlangıcıydı. ahh shirley ahh! senin için farklı bir son olmasını umut etmiştim dizi boyunca. nedenini bilmediğim bir şekilde bu cani, suçlu ve tehlikeli karakteri seviyordum. belki de masum ve zarif görünümü buna sebeptir, kim bilir..
    hoşça kal shirley..
  • (bkz: #148649073)
  • kendisi oz karakteridir. en önemli özelliği ise oz’daki tek kadın mahkûm olmasıdır. zarif, albenili, tatlı, cazibeli ve kuşkusuz çok zeki bir karakterdi. bir dizi veya film için yaratılmış en özgün karakterlenden biriydi. yani şöyle söyleyeyim, yerli ve yabancı* üç yüzden fazla dizi işlemişimdir, shirleyciğim gibi bir karakter başka hiçbir yapımda görmedim. o, kelimenin tam anlamıyla nevi şahsına münhasır bir karakterdi. bu karakteri yaratırken son derece özen gösterdikleri belliydi.

    bu hatunda olağanüstü müthiş yüksek doz aura vardı. beni ekrandan cazibe, şehvet, arzu, haz anlamında bu kadar etkilemeyi başaran nadide karakterlerdendir.
    oz’da şeytan tüyü olan iki karakterden biriydi shirley. bence gerçekte de şeytan tüyü var bu kadında. öyle görsel anlamda çok alımlı, çok güzel, çok seksi veya muhteşem bir kadın olmamasına rağmen olağanüstü bir çekiciliği, albenisi vardı. şöyle ki, 73695874 santimetre büyüklüğündeki devasa bir mıknatısı ve onun yaydığı/yayabileceği çekimi düşünün. işte bu hanımefendide öyle yüksek bi aura, öyle enfes bi albeni vardı.
    ahh o yumuşacık tatlı, zarif, seksi ses tonuyla kısık ve tane tane konuşmuyor muydu, onun sahnelerinde hipnotize oluyordum âdeta. inanılmaz bir kadındı. o masum, tatlı, sevimli görünümün altında tam bir dişi şeytanın var olduğuna kim inanabilir ki?

    oz’da dişiliğini kullanmayı çok iyi bildiği için kendine ayrıcalıklı sınıftan biriymiş gibi muamele gösteriliyordu. hatta kendisi oz’da hamile kalıp çocuk aldırdığı için tarihe geçmişti.
    bir bölümde doğum gününde adebisi etrafı süpürüyorum ayağına shirley’in koğuşunun önüne gelmişti. adebisi cinsiyet ayırt etmeksizin bulduğu her deliği siken veya sikmeye çalışan azılı bi piç olduğu için tabii ki böyle bir afeti görünce dayanamayıp etrafta kimsenin olmamasını da fırsat bilerek hemen pantolonunu indirmişti parmaklıkların arkasında. shirley’den aletini emmesini istemişti. shirley ise burada ırkçı ve aşağılayıcı bir tavırla önce adebisi’nin sikine, ardından da adebisi’nin yüzüne bakarak, “but you’re negro” demişti. adebisi hiç bekmediği bu tepkiyle âdeta yıkılmıştı. adebisi’nin o yer çekimine meydan okuyan beresi ilk ve son kez o gün düşmüştü* işte o gün adebisi için sonun başlangıcı gibi bir şeydi. shirley’in yaptığı bu onur kırıcı, aşağılayıcı tavra bir yandan öfkelenirken bir yandan da istemsizce içten içe haz duymuştum.

    shirley bellinger öyle bir karakterdi ki oynadığı süre boyunca o kadar caninin, katilin, yamyamın arasında kapkara bataklıkta açan bembeyaz bir nilüfer gibiydi.* sonu maalesef hepimizi üzmüştü.
    ahh shirleycim, özlüyorum seni tatlım. buna rağmen açıp sahnelerini izlemiyorum ki sana duyduğum şehvet ve hayranlık hiçbir zaman azalmasın..
hesabın var mı? giriş yap