• 2005 yılı yapımı; yönetmenliğini michael caton jonesun yaptığı sekizinci uluslararasi sinema tarih bulusmasinın açılış filmi.

    film, 1994 senesinde ruanda'da yaşayan radikal hutu'larub tutsi'leri hedef alıp müthiş kanlı bir şekilde katledip soykırım yapışlarını anlatıldığı politik bir film. filmin en önemli özelliği, gerçek olaya dayanması ve olayların geçtiği yerdeki okul binasında, soykırımdan sağ kalan insalarla çekilmiş olması.

    --- spoiler ---
    kısaca; birleşmiş milletlerin gözetimi altında gene hıristiyan misyoner bir okul ve okulda görev yapan 40 kadar beyaz/avrupalı katliamın ortasında kendilerini bulurlar. okulda eğitim gören tutsiler başta olmak üzere etraftaki 2500 katar tutsi birleşmiş milletler askeri gücü tarafından korunan okula sığınırken elinde palalarla hutular okulu sararlar ve beklerler.

    film ara ara bol bol hıristiyanlık propgandası yaparken, inançın ciddi bir sınavdan geçirdiği, beyni yıkanan insanların komşularına nasıl da bir hamamböceği, ezilip yok edilmesi gereken bir şey olarak görmesi güçlü bir şekilde işlenmektedir. birleşmiş milletler askerleri bir süre sonra geride bıraktığı insanların öldürüleceğini bile bile bölgeyi terk eder. çünkü görevleri barışı sağlamak değil, barışı izlemektir. çünkü onlar komuta altında askerlerdir ve emirleri dinlemeleri gerekmektedir.

    oldukça başarılı olmuş, belki asla anlayamayacağınız bir sebeten dolayı -ırk- bir insanın diğerini tanımadan ya da tam aksine tanımasına rağmen öldürmesine tanık oluyorsunuz. ve gene anlamadan çıkıyorsunuz.

    bir de aklımdan çıkmayan bir başka sahne. ingiliz bir televizyoncu kadının bosna'da her öldürülmüş beyaz kadın gördüğünde o kadını annesi ile özdeşleştirdiği ancak, burda bütün insanlar siyah olduğu için, onların kendi içinde özdeşleştiremediği için onları sadece ölü afrikalılar olarak görmesi.

    film adını ise şundan alıyor. birleşmiş milletler askerleri silahlarını sadece savunma amacı ile kullanabiliyorlar. önlerinde palalarla biçilen kadınlara, erkeklere, çocuklara bakmak dışında bi şey yapamıyorlar. cesetler okulun içinde bulunuğu kapmpta birikince ve köpeklere leş yemeğe başlayınca, askerler rahip/öğretmenden uyarı yapmasını istiyor köpekleri vurmak için. artık inanç-inançsızlık sınırında duran rahip ise "köpeklerin silahımı var, sana ateş mi ettiler ki onları vuracaksın" diye haykırıyor. velhasıl hoş filmdi. zaten bu festivalde bir çok film politik alt mesajlar içermektedir.
    --- spoiler ---

    http://www.imdb.com/title/tt0420901/
  • (bkz: hotel rwanda)
  • ruanda da yasanan soykirimi anlatiyor diye kestirip atilmamasi gereken film. nitekim hutu lardan nefret etmek ya da tutsi lerden nefret etmek ne kadar da kolay kapilinan duygularmis, ordan tam gaz kaptirdin mi kana susamis bir caniye donusmek, oldurmesen de oldurenlere goz yummak ne kolaymis tuylerimiz diken diken olarak animsiyoruz. irkcilik denen seyin ne derin kokleri varmis, ne kadar derinlere nufuz etmis goruyor, urkuyoruz.
    filmi siddetle degil, tum kalbimle oneriyorum. misir patlaksiz gidin.
  • tüm soykırım filmleri kadar, belki biraz daha etkileyici.

    sonuç olarak:
    insan olduğundan utanıyor insan.
  • bir halkın öfkesini, cahaletini ve nasıl oyuncak olduğunu çok güzel anlatan film. gerçekten etkileyeci bir yapım. film izlendikten sonra derinlerde bir yerlere yerleşiyor ve büyük bir burukluğuda yanında getiriyor.
    (bkz: hutu)(bkz: tutsi)

    --- spoiler ---
    ayrıca filmde geçen bir konuşmada, bbc muhabirinin söylediği şu cümleler sanırım olayı özetliyor;

    "bosna hersekte de çalıştım, orada ölen kadınlar benim annem olabilirlerdi ancak buraya baktığımda yerde yatanların hepsi afrikalı zenciler"

    edit: tam cümle bu olmayabilir ama özeti budur.
    --- spoiler ---
  • tutsilerin sığındığı okulu terk eden bm askerlerinin komutanına bir tutsi şöyle der:
    - buradan gitmeden önce bizi öldürün. hiç değilse kurşunlarla daha çabuk ölürüz. olmazsa sadece çocuklar için yapın bunu?
    cevap şöyledir:
    - üzgünüm, size yardım edemeyiz...

    ve "yardım" etmemiştir hakikaten yüce un. hiçbir şekilde... yahudi soykırımını halen dilinden düşürmeyip bin türlü alanda sözde insaniyetle bunu kınayan batı, 20.yüzyılda böylesi bir soykırıma sessiz kalmak ne kelime, resmen arka çıkmıştır. doğranarak öldürülen tüm o insanların öteki taraftaki gazabından kimse korumasın bunları be.
  • dönemin rwanda'sını anlatan duygusal film. filmin sonundaki yetkilinin açıklamaları bile olayı son derece güzel özetlerken neden kimsenin bu bir soykırımdır diyemediğini anlamak gerçekten güç. meraklıları kaçırmasın.
  • konusu çok yerinde ancak yapımı ortalama olan filmdir

    --- spoiler ---

    filmin en etkileyici sahnesi şüphesiz birleşmiş milletler komutanına verilen 'shooting dogs' dersiydi. işine geldiği zaman yeri göğü ayağa kaldıran birleşmiş milletlerin iç yüzü bu işte. bunun dışında joe'nun tüm o güzel, temiz iç dünyasında kırılanlar, arkadaşını elinde kanlı palayla gördüğü sahnede yaşadığı aklı almazlık, kamyonla uzaklaşırken gözlerinin kırmızlığı ve yüzünün ağlamaklı hâli çok duygusal sahnelerdi de, asıl olay, beyazların bir bir uzaklaşırken ruandalıların ölüme terk edilmeleri, içlerinde oldukları korkunç psikoloji tam yansıtılamamış geldi bana. asıl konuda eksiklik kalıyordu.

    --- spoiler ---
  • dünyada yaşanan ve tüm dünyanın kayıtsız gözlerle izlediği en korkunç olaylardan biri olan ruanda katliamını gerçekçi bir anlatımla sahneleyen film. keşke bu kadar gerçekçi anlatmasaydı. insanı insanlığından utandırıyor.
hesabın var mı? giriş yap