• siham-i kaza fuzuli'nin değil nefi'nin, şiiri değil hiciv şiirlerini topladığı divanıdır. söz oyunları ve alaylı ifadelerle dolu olup ciddi bir eleştiriden çok ona buna laf sokma niteliği taşımaktadır. bu kadar laf sokmanın elbette bir bedeli olmuş ve nefi

    "gökten nazire indi sihâm-ı kâzâsına
    nef'i diliyle uğradı hakkın belasına"

    beytinin anlattığı gibi katledilmiştir.
  • sihami kaza'dan bir iki örnek:

    tahir efendi bana kelb demiş
    iltifatı bu sözde zahirdir
    mâlik'i mezhebim benim zira
    itikadımca kelb tahirdir.

    (kelb: köpek, tahir: arapça temiz anlamına gelir, nef'i benim inancımda köpek temizdir derken aynı anda şeyh-ül islam tahir efendinin köpek olduğunu söylüyor.)

    bana kafir demiş tahir efendi
    varam ben diyem ona müselman
    varıldıkta yarın ruz-ü cüzaya
    ikimiz de çıkarız anda yalan

    (tahir efendi bana köpek demiş; ben de ona müslüman diyeyim ki yarın hesap günü geldiğinde/ahirette ikimiz de yalancı çıkalım)

    yaa, görüldüğü gibi çok çektirmiştir nef'i tahir efendiye.
  • "kaderin okları" manasına gelir.
  • (bkz: #6730976)
  • günümüz türkçesine kaza okları olarak çevrilmiş bir versiyonu da yayınlanmıştır
  • yakın bir gelecekte latinize edilip eksi sözlük okurlarına tarafımızdan sunulucak "kaza okları" diye tercüme edilen ve şairin kellesinin gitmesine ve saray burnundan cesedinin denize atılmasına neden olan cici eser
  • ne kadar doğrudur bilmem ama bu eserini sunarken saraya yıldırım düşmüş; bunun üzerine 4. murat nefi yi edirne ye sürmüş.
  • nef'i'nin divaninin adidir ve bir hiciv eserine verilebilecek en guzel isimlerden biridir.

    "aslında siham-ı kaza (kaza okları) bir hiciv mecmuasıdır. o devirde hezel dedikleri alaycı bir şiir türü moda olmuştur. bu tür şiirlerde alaycılığın yanı sıra, taşkınca ifadeler, hatta küfürler bile yer almaya başlamış, şiddetli bir eleştiri ortamı doğmuştur. siham-ı kaza böyle bir yansımadır. nef’i, üç padişahın ve birçok vezirin övgüsünü aldığı, onlardan himaye ve yardım gördüğü halde, mizacı gereği hicivden uzak duramamıştır. hiciv yazdığı için zaman zaman nedamet bildirmesine rağmen bu “kaza okları”ndan herkes nasibini almıştır. hatta sultan 4. murat bile…
    işte burada bir entrika devreye giriyor. nef’i’nin bayram paşa için yazdığı ağır bir hicviyenin ölümüne neden olduğu söylense de hem siham-ı kaza isimli mecmuada bu şiir yoktur hem de sultan 4. murat’ın himayesindeki bir şaire dokunmak neredeyse imkansızdır. entrika büyük ihtimalle şöyle gelişiyor: şairin hicivlerinden canı yanan bayram paşa ve gürcü mehmet paşa gibi önemli şahsiyetler, nef’i’yi sultanın gözünden düşürmek için devrin şairlerinden birine nef’inin üslubuna yakın bir üslupla sultan için de hicviyeler yazdırmışlardır. böylece arkasındaki en büyük desteği kaybeden şairin kaderi de belli olmuştur.

    gökten nazire indi siham-ı kazasına
    nef'i diliyle uğradı hakkın belasına

    şair ibrahim vehbi’nin ifade ettiği bu dörtlükte sultanın nef’i’yi hiciv yazmaktan men ettiğine işaret vardır. ayrıca sultan 4. murat, siham-ı kaza adı verilen bu dergilerden birini okurken yanına yıldırım düşmüştür ve sultan bu olayı uğursuzluk saymıştır. böyle rivayet edilir.
    padişahın desteğini kaybeden şairin ölümü de ilginçtir. gerçi devrin birçok ileri geleni “katli vaciptir” demişler. kaf-zade faizi’nin söylediği tahmin edilen farsça bir beyit çok meşhur: “adı nef’i olan o hiciv söyleyici şairin katli, dört mezhepte de, engerek yılanını öldürmek kadar gereklidir.” lakin, sultan 4. murat’ın kılıcı ile öldürüldüğünü ifade eden ismail beliğ, verdiği bu bilgi ile nef’i ile sultanın arasının çok açıldığına dair işareti de kuvvetlendiriyor. katip çelebi de bu bilgiyi tekrarlıyor ama sultan, neden şairin ölümünü istesin sorusunun cevabını fuat köprülü veriyor ve eski bir mecmuada nef’i’nin sultanı hicveden ağır bir şiirine rastladığını söylüyor. lakin, sıham-ı kazada yer almayan bu şiiri acaba gerçekten nef’i mi yazmıştı, yoksa onun üslubuna yakın olarak birileri mi yazdırmıştı? bence ikinci seçenek ağır basıyor. çünkü, bayram paşa’nın böyle bir şiiri yazdırıp padişahın huzuruna çıkıp şairin katli için izin alması kuvvetli bir ihtimaldir. rivayete göre, şairi öldürme görevini bayram paşa almış ve adamlarından boynu eğri mehmet ağa da şairi sarayın odunluğunda boğdurarak cesedini denize attırmıştır. görüldüğü gibi şairin ölümü de muammalıdır. padişahın öldürdüğünü söyleyen kaynaklar var, boğdurulduğunu söyleyen rivayetler var. ama bir gerçek var ki o da şudur: kaza okları, günün birinde nef’i’ye de değmiştir. ama o babasını bile hicveden bir adamdı.

    onun ölmeden önce şu dörtlüğü söylediği rivayet ediliyor:

    ey dil hele âlemde bir âdem yoğ imiş
    var ise de ehl-i dile mahrem yoğ imiş
    gam çekme hakikatte eger arif isen
    farz eyle ki elân yine âlem yoğ imiş

    o da ömer hayam gibi söylemiş:

    hayyam, sarhoş isen keyfine bak!
    gül yüzlü biriyle hoş isen keyfine bak
    madem ki cihanın sonu yokluktur
    farz et ki yoksun gene sen keyfine bak" *
  • nef'i eserinde babası dahil sadrazamları, vezirleri, bütün devlet büyüklerini, şairleri, sanatkarları; kısaca devrin ismi duyulmuş bütün ünlü kişilerini hicvetmiştir.
hesabın var mı? giriş yap