• feyza şule güngör tarafından yazılan, maarif mektepleri yayınları tarafından 2018'de basılan, sinema sanatının hakkını veren yirmi filmin felsefe ışığında hakkıyla değerlendirildiği kitap.

    kitabın ön sözünde; her yönetmenin kendi iç ritmini, kendi kişisel yolculuğunu, düşünsel ve ruhsal dünyasını filmlere aktardığını söyleyen güngör şöyle devam eder:
    "tarkovski hakikati usul usul arar, lars von trier sarsar, tekme atar, bergman naifçe zihninizi dürter, angelopoulos illaki kalbinizi ağrıtır."
    filmlerini değerlendirdiği yönetmenlerin her birinin bir kimliği olduğu ve bu kimliği onlara işledikleri temaların kattığı düşüncesinden hareket eden yazar, seçtiği filmlerin kendilerine özgü sinemasal kimlik ve tavırlarını dikkate almış ve analizlerini belli temaları öne çıkararak yapmış:

    -yedinci mühür; (ölüm)
    -yaban çilekleri; (yaşlılık ve bellek)
    -persona; (susmak ve konuşmak)
    -raşomon; (yalan ve gerçeklik)
    -ran; (kabil sendromu)
    -budala (hakuchi); (iyilik)
    -dogville; (yabancılık)
    -manderlay; (özgürlük)
    -karanlıkta dans (dancer in the dark); (güven-çaresizlik)
    -beş vakit; (baba-oğul)
    -korkunç ivan (ivan grozni); (güç-zayıflık)
    -saatler (the hours); (kadın)
    -sonsuzluk ve bir gün (eternity and a day); (tamamlanmamışlık)
    -ulis'in bakışı; (yolculuk)
    -casablanca; (aşk)
    -stalker; (eşikler)
    -ayna (zerkalo); (çocukluk)
    -dünyanın bütün sabahları; (sanat ve yalnızlık
    -günaha son çağrı (the last temptation of christ); (gerçeklik-kurgu)
    -zorba; (yaşam coşkusu)
    -derviş (derviş ve ölüm); (ölüm ve adalet)

    felsefe bölümü öğretim üyesi olan feyza şule güngör, değerlendirdiği filmlerin kendi duygu dünyasında yarattığı katharsis etkilerinin yorumlarını oldukça sade ve edebi bir dille aktarmış. derinliği ve üzerinde durulması gereken pek çok yönü yani ayakkabıdaki taşı çok fazla olan filmleri ele almakla birlikte kısa ve öz tuttuğu analizlerde sadece kendisini çarpan noktaları irdelemiş. bunu yaparken de metni ağırlaştıracak, lüzumu olmayan felsefi terimleri yazılara boca etmekten özellikle kaçınmış. sonuçta da keyifle okunan, ele aldığı filmleri merak ettiren, izlenmiş olanlar hakkında bir daha düşünmeyi sağlayan güzel bir çalışma çıkmış ortaya.

    yalnız, etik olmadığını düşündüğü için filmler hakkında detay vermekten kaçınmasını tuhaf karşıladım. vizyondan kalkmış, üzerinden on yıllar geçmiş bir filmin eleştirisini-analizini yaparken spoiler ve detay vermekten kaçınmak, hele de bunu bir kitap çalışmasında yapmak gereksiz ve abartılı bir hassasiyet olmuş. ki zaten birçok filmde bundan kaçınılamadığını görmüş ve pekala uygulamış.
hesabın var mı? giriş yap