• yavuz bingöl'ün 99da çıkmış ziyadesiyle depresif albümüdür. yara sağalır, üzme, turnam, yaylalar, yarim nerdesin, zifir saçların, pencereme ay düşse, kara tren, yarım söz, divane bülbül, sarı gelin ve uzaktan sevdim şarkılarını içinde barındırır. bunlardan en bilinenleri kara tren ve sarı gelindir, yanılmıyorsam pencereme ay düşse'ye böyle yanan mektuplu afilli bir klip çektirmiştir yavuz bingöl. üzme ve yarım söz pek sık dinlenmemesi gereken adamın suratını yakan tokatlar atan şarkılardır.
  • "hasmın sitemini anlamamak hasma sitemdir." sair nedim
  • yavuz bingöl'ün en iyi albümüdür.
  • zamana yenik düşmeyen yavuz bingöl albümlerinden, öyle ki, bütün şarkıları dinlenesi albümler listesinin yavuz bingöl adına son halkası olduğunu düşünüyorum.
    bu albümden sonraki albümlerde başarı oranı %100'den %50-60'lara kadar falan düşmüştür ki bu da türk müzik piyasası için hiç de fena değildir ne yazık ki.
    oyunculuk kariyeri ile albüm başarısı arasında çok kuvvetli olmasa da negatif bir korelasyon olduğu bana göre su götürmez bir gerçek, bu da benim kendisine sitemimdir.
  • dönemin ve sonrasının güzel albümlerinden beri. lise yıllarıma denk geliyor hem de.
    albümün hemen hemen tüm şarkılarını bildiğimi fark edişim albümde bilmediğim tek şarkıyı fark edişimle eş zamanlı.

    demem o ki, albümün gizli şaheseri yara sağalır'dır. 19 yıl geçse de bir şarkı güzelse illa keşfedilirmiş... yavuz bingöl'ü sevmesem bile keşfedilirmiş...
    belki de biraz yaş almak, bazı yaralar almak ve yaraların kabuk tutması gerekmiş bu şarkının anlamlanması için. bir de üşünecek karlı şehirlerden geçmek galiba...

    yarim neredesin, yara sağalır'dan önceki favorimdi. gereken özen verilmemiş garip ama güzel bir eser.
    sonra da yarım söz'ü beğenirim. ama hepsinin üzerinde albümün de başlangıç eseri yara sağalır var artık.
    (bkz: #73331848)
  • yavuz bingöl'ün, gerçekten "özgün" olduğu yıllarda çıkardığı efsane albümü.

    o yılların sevdaları, muhakkak bir gün bu albüme uğramıştır.
  • golden cue’da yan yana masalarda bilardo oynarken ıstakalarımız çarpıştı. tanıyamadım ben. özürler filan diledik. o atış hakkını bana tanıdı. sekizi banttan orta deliğe atacağımı söyledim. beni izliyor. biri izlerken her zamankinden daha iyi oynarım. tam da söylediğim gibi sekiz önce karşı banda çarptı ve yavaşlayarak orta deliğe girdi. oyunu almıştım. tebrik etti. beklememi söyledi. geldiğinde bana kasetini verdi. yavuz bingölmüş. teşekkür ettim. utandım biraz.

    abim arkadaşına deli gibi küfrediyor, bana yenildiği için dalga geçiyordu.

    ben o sene üniversiteyi kazandım. her pazartesi kızılırmak boyunca süren otobüslerle okula gider, cuma dönerdim.

    bazı anlardan ölesiye keyif alıyorum. ömür boyu unutmayayım diye fotoğrafını çekip, beynimin içinde “asla unutulmaması gereken anlar” klasöründe arşivliyorum.

    şöyleydi; akşam saatleri, kış, dolunay var, bir dağdan iniyoruz kıvrıla kıvrıla. ay bir görünüp, bir kayboluyor. kızılırmak’a geldiğimizde, ayın nereden görüneceğini düşünürken ben, ırmağa vuran şavkıyla selam çaktı. işte o görüntüyü arşivledim.

    bu kadar lafı, bu başlık altına girmemin sebebi, ânı olduğundan daha da güzelleştiren bir şarkı. o albümde işte. o kadar genç yaşta, hem görsel hem de işitsel olarak aynı anda ilk kez bu kadar etkilendiğim bir şey görüyordum.

    bu çalıyordu. dakikalarca ayın sudaki görüntüsünü izledim. şölen gibiydi.

    bende böyle iki anısı olan albümün adı.

    edit; imla
  • babamın arabasında sürekli dinlediği kasetti. 99 model kırmızı bir opel astra g hatchback vardı o zamanlar ve sürekli bir yerlere gidiyorduk, ilkokul dönemlerim tabii. ne zaman arabayla bir yere gitsek bu albüm çalardı haliyle bütün şarkıları ezberlemiştim. özellikle uzun yolda bu albümü dinlemek inanılmaz keyif veriyordu mazoşist miymişim neymişim bilemedim.
  • yavuz bingöl bu albümden sonra ses telleri alınıp sınır dışı edilmeliydi.
  • üzücü derecede başarılı albüm. albümdeki çoğu şarkı maalesef çok güzel.
    yazıklar olsun lan yb.
    üstteki entry efsane!
hesabın var mı? giriş yap