• oskar ödüllü italyan yazar luigi pirandello'nun bir tiyatro oyunu.orijnal adı " così è (se vi pare) "
  • fusun gunersel in cevirisi ve engin gurmen in yonetimiyle istanbul buyuksehir belediyesi sehir tiyatrolarinda oynamakta olan oyun.
  • genelde (bütün genellemeler yanlıştır hatta bu bile) doğrudur.

    içiniz size doğruyu söyler hep. bırakın başkalarının hangi hareketi, hangi cümleyi hangi sebeple ilişkilendirdiğini, olan bitenin sizin cephenizden nasıl algılandığını en iyi bilen içinizdir. size ne söylüyorsa, size nasıl geliyorsa öyledir bu yüzden.
    başkalarını boşverip kendinizi önce can pozisyonunda tutmaya alıştığınızda bu cümleyi sahiplenin. aksini iddia edenleri de boşverin.
  • başkalarının hayatına duyulan merakla geçirilen zamanın boşa geçirilmiş olduğunu, çünkü gerçeğin hiçbir zaman tam anlamıyla öğrenilemeyeceğini zira gerçeğin aslında gerçek olmadığını herkesin kendine göre bir gerçeği olduğunu anlatan tiyatro eseri. nobel ödüllü italyan yazar luigi pirandello'nun gerçeğin göreceliğine vurgu yaptığı oyunu. şu sıralar kadıköy haldun taner tiyatrosunda sahnelenmekte. müzikler enfes...
  • istanbul büyükşehir belediyesi şehir tiyatrolarının 2008 yılında sahneye koyduğu yeni oyunudur. oyunu nobel ödülü sahibi italyan yazar luigi pirandello yazmıştır.
    oyun doğru ve gerçek kavramlarını irdelemekte ve doğrunun göreceliliğine vurgu yaparak kısaca herkesin gerçeği kendine demektedir.
  • şehir tiyatrolarında sahnelenen bir oyun.

    elalemin işine, hayat biçimine kafayı takmış insan sürüsünün acınası hallerini anlatıyor aslında oyun. konunun bağlandığı yerdeki gizemi merak edebiliyor olmak gerekiyor belki de sürüklenebilmek için. lakin özel hayatlara karşı kayıtsız oluşumdan mıdır nedir beni sürükleyen bu ana eksen değil nilgün kasapbaşoğlu'nun sahnesinin bir daha ne zaman geleceği oldu hep.

    evet nilgün kasapbaşoğlu vardı oyuncular arasında. sahneye adım attığı andan itibaren tüm enerjisi ile dolduruyordu tiyatroyu. o ses, o televizyonlardan bildik ses hem oyunla, hem geçmiş izleri ile alıp götürdü beni.

    oyunu en ön sıradan izlemek hoşmuş gibi görünse de kendimi sahnenin içinde hissetmek, oyuncuların heyecanını ve tiyatro sevincini soluklarına eşlik ederek hissetmek epey bir gerdi niyeyse. sanki her an tekleyecekler, her an repliklerini unutacaklarmış gibi. böyle salak bir takıntının gerginliği ile izledim oyunu.

    oyuncular alkışa çıktığında bakamadım gözlerine nilgün hanım'ın, oysa "sizi çok seviyorum, çok da başarılı buluyorum" diyen gözlerle gözlerine bakıp gülümsemek isterdim; o kadar göz gözeydik ki, başımı öne eğdim, utandım?
  • herşey size nasıl geldiğiyle alakalıdır, size göre iyiyse iyi, kötüyse kötüdür, ama dürüstken yalan söylüyorsa yada yalancıyken doğru söylediyse? boşuna karışmasın kafanız; size öyle geliyorsa öyledir..
  • (bkz: gerçek yok)
hesabın var mı? giriş yap