*

  • "ya öf yaa, naapcam ben yaa..." şeklindeki eylem.
    (bkz: mızmızlanmak)
  • ters bi durumla muhattap olundugunda dogru yolu bulma veya sadece rahatlama adına bu durumu karşısındakine anlatmak, yakınmak, şikâyet etmek, şekva etmek, tazallum etmek.
  • bu eylemi sürekli yapan insanlar bıktırırlar..hatta kişi kendisi çok yapıyorsa kendinden de bıkar.insan kendi kendine bile nazlanamıyor bu devirde.
  • belki de iç dökmenin başka bir yöntemidir bazen, tam olarak bilemiyorum ama süreklilik özelliği kazandığında ömür törpüsü olur bu fiil. sürekli sızlandığımı hatırlamam, kendimi güldürecek bir şey bulur; hatta bulmama bile gerek kalmaz, gülebileceğim bir dolu salaklık yapar keyiflenirim zaten. fakat çevremde bir dolu insan var böyle ve ben artık dayanamıyorum bunlara.

    insan sürekli mi sızlanır ya hu? bir insanın hayatında hiç mi güzel bir şey olmaz? hiç mi gülmedin be adam? hiç mi güzel bir şey olmadı? sistem bu kadar mı kötü? insanlık binlerce yıldır bir hiçle mi yaşıyor, binlerce yıldır her yapılan hata mı? çarklar hep senin götüne mi kaçar? en şanssız sen misin dünyada? hiç mi güzel bir manzaraya bakan pencere yok hayatında? hiç mi görmezsin etrafındaki iyi şeyleri? yaratamaz mısın güzel bir kare? bu kadar mı her şey? sadece ağlayacak mıyız insanlar olarak? hayat götümüze kaçıyor diye, hiçbir şey yapmadan sadece ağlayacak mıyız bulduğumuz her omuzda?

    yemin ediyorum delirecem ya hu! dün serviste önümde oturan iki amcadan biri sürekli diğerine dert yandı, ayağının ağrısından tut da hükümete kadar geniş bir yelpaze dahilinde sızlandı durdu. yol yarım saat, fakat duyduklarımın sinir sistemime etkisi 24 saat. bir insanın enerjisi böyle emilir sabah sabah. süper... demiyorum ki hepimiz polyanna olalım da el ele tutuşup barış şarkıları söyleyerek gözümüzü her şeye yumalım. ama bu da değil doğrusu be! özellikle kötüye giden bir şeyleri düzeltmek için kılını bile kıpırdatmadıysa mümkünse hiç açmasın ağızlarını bu mızıkçılar. daha da basit geliyor o zaman söyledikleri. hayatın onlara hep kötü davrandığı hiç inandırıcı gelmiyor o zaman.

    vazgeçsin artık bu insanlar sızlanmaktan. hayat güzeldir geyiği değil bu. belki hayat denildiği kadar güzel değil, evet ama bu kadar kötü de değil.
  • bazen, tek çaredir.

    sıkıntılar her zaman üst üste gelir. göğün mavisi bile kararır öyle zamanlarda. kemiklerin sızlamaktadır artık yorgunluktan. sıkıntından sabah uykusuna hasret kalmışsındır. ömrün yollarda ve bilumum istemediğin yer ve zamanda geçmektedir. dik durmaya çalıştıkça omuzların çöker, dizlerinin üstünde devam edersin bazen yoluna. ve o yolda karşına çıkan her şey, herkes mideni bulandırır.

    ama şükür ki güç aldığın bir sevdiğin vardır. bıyığının gölgelediği o cânım gülümsemesi hatrına geldikçe güçlenir, tüm kötü şeyleri bir kenara itersin. tabii bir yere kadar... insansın en nihayetinde, süper kahraman değil. tamam, yapman gereken şey dünyayı kurtarmak da değil ama senin de haddin belli.

    işte, tükenme belirtilerinin başladığı nokta sızlanma eyleminin doğduğu noktadır. çünkü değiştirme gücüne haiz değilsin; gün içinde karşılaştığın her şey bunu, sorumluluk ve mecburiyetlerini yüzüne vurur. dünyanın en zor şartlarında olmadığını bilirsin ama yine de bu kadarı fazla gelir işte bünyene. ve yan etki olarak çenen düşer. her fırsatta sevdiğine, dostuna koşar "vir vir vir" sızlanır şikayet edersin. çünkü başka çaren, motivasyon şeklin yoktur.

    sanki içinde bir ses...
    "yapabileceğin her şeyi yaptığın halde hayat seni itin götüne sokuyorsa sızlan!
    onu şikayet et, bundan şikayet et. ağla sızla. bunu yap ki bir de bunlar yük olmasın sana."
    deyip durur.

    bazen, tek çaredir.
    ama yine de yetmez rahatlamana.
    çünkü sızlanmak da yorar insanı.
  • "insanın, kendi sızlanmalarına kesin bir son verecek cesareti olmadığı sürece, kendini her gün biraz daha iyi tanımaya katlanması gerek." louis-ferdinand celine - voyage au bout de la nuit

    (bkz: mızıklamak)
    (bkz: mızıramak), vıkvıklanmak
    (bkz: tısılamak)
    (bkz: kırk yerinde mum yanmak)
    (bkz: zarı zarı)
  • bunu bazen ben de yapsam da, boşuna sızlananları çekemiyorum.

    - insanlar bana kötü davranıyor.
    - arkadaşım yok/arkadaşlarım beni sevmiyor.
    - kadınlar/erkekler bla bla bla sevgilim yok.
    - işim kötü/sevmiyorum/iş arkadaşlarımla anlaşamıyorum.

    yahu şu kafanı önce ellerinin arasına al bir düşün, sen kendinle sevgili/arkadaş/eş/iş arkadaşı olmak ister misin? sen kendinden memnun musun? aynaya bak bir söyle yani sen kendine tahammül edemezken, başkalarından ne bekliyorsun?
  • insanların, sonucunun ne olacağını bilerek yaptıkları hareket sonrasındaki eylemleri.
    bir söz vardır. kazaya rızasıyla gidene merhamet edilmez.
    he he deyip geçmek lazım.
    ucu size dokunmuyorsa tabii.
    dokunursa da acımayın.
  • bazen neşe ile bazen de üzgünken yapılır en güzeli sevdiğine yapmaktır
  • durumundan ve ortamından hoşnutsuzluk duyanların gerçekleştirdiği eylem. çocuklarda bir yere kadar idare ediliyor da büyüklerde olana katlanmak çok zor. sızlanmayı seven yetişkinlere maya angelou tarafından söylenmiş sözleri hatırlatmakta fayda var.

    asla sızlanma. sızlanmak, bir zalime etrafta bir kurban olduğunu haber verir.
hesabın var mı? giriş yap