• globalleşen dünyamızda büyük şirketlerin yurtdışından başvuran adaylar ile ilk yüzyüze görüşmeyi yapmak için kullandıkları yöntem. öncesinde şirket adayı arar, saat farkları göz önüne tutularak iki tarafa da uygun bir gün ve saat için sözleşilir ve sözkonusu günde görüşme gerçekleşir. yurdum internet hızının halen avrupa ülkelerindekinin altında seyrediyor olması bu durum için bir dezavantaj teşkil edebilir. böyle bir durumda görüntü ve ses kalitesi düşerse, görüşmeyi sadece sesli olarak devam ettirmek bir çözüm olabilir.
    ayrıca
    (bkz: telefonda iş görüşmesi)
    (bkz: msn messenger ile iş görüşmesi yapmak)
  • altta eşofman, üstte gömlek ve traşlı bir suratla yapılan görüşme türü. karşınızda da klasik insan kaynakları insanı.

    her ne kadar altta eşofman ve alışık olduğunuz koltuk olsa da birebir görüşmeden daha zorludur. ses gelmez, görüntü kayar, bunların hepsi iyidir. bu sefer senkron kayar... bir sürü sıkıntı. sanki almanyadaki kekeme dayınızla konuşmaya çalışıyorsunuz hissi uyanır. bir de konuşmanın tam ortasında, tam da işi bağlamışken anne kişisi modemin fişini çekip süpürgenin fişini takınca bu görüşme tadından yenmez.

    "sinyal bağlantınızı kontrol edin"

    zor ulan bu hayat...
  • görüşme sırasındaarka taraftaki o saksağanlı duvar halısının kaldırılması tavsiye edilir.
  • hele ki yurt dışındaki patronla ingilizce olarak yapılıyorsa tadından yenmez.
  • bir sonraki oturuma mutfak önlüğüyle katılmayı planlıyorum.
  • bazen çeşitli milletlerle anlamsız görüşmeler yapmaktır.

    bangladeş'ten potansiyel bir müşteri ile skype görüşmesi:
    x: merhaba, nasılsın?
    uykutozu: teşekkürler, siz?
    x: iyiyim.
    uykutozu: nasıl yardımcı olabilirim?
    x: öylesine aradım.
    uykutozu: efendim?
    x: ...
    uykutozu: ürünlerle ya da projemizle ilgili yardımcı olabileceğim bir şey var mı?
    x: ... yok ... ama bir proje var. yakında bilgi veririm.
    uykutozu: peki, yardıma ihtiyacınız olduğunda lütfen çekinmeyiniz. iyi günler.
    x: ... iyi günler.

    not: kişi görüntülü aramış olup, aramasına sesli yanıt verilmiştir.

    (bkz: bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü)
  • nefret ettiğim bişeydir.durmadan oto baka skype den mesaj atanlara yanıt yetiştirmek bela bir işdir.en yoğun işin olduğu sırada seni online göre müşterin zart zurt bişeyler sorar.onlarda zaman sorunsalı yoktur tabi, benim memleketimde öyle free çalışma ortamı yoktur.isteyen işi bitince çıkıp gidemez. eleman ziki bilmemneresine denk düştüğü için sorar sana muhabbet ister. ama senin gıçından iş yetiştirmek için terler akmaktadır. amma dolmuşum be...
  • görüşmenin yarısı "can you hear me?" "ı cannot hear you" demekle geçer.
  • ağır işsiz olduğunuzu gösterir.
  • aklımdan geçmezken bugün ilk kez yaptığım iş. asisitanım aradı ve özel bir üniversitenin rektörünün benle görüşmek istediğini söyledi. telefonunu bırakmış. geri aradım, hal hatır falan. sonra projelerinden bahsedip 'müsaitseniz skype görüşmesi yapalım yarım saat' dedi. ben de olur dedim ama hesabım bile yok. bir hesap açtım. rektör beyle kırk dakika kadar projeyi konuştuk, mutabık kaldık ve üç dört ay vaktimi alacak bir proje için anlaştık, haftaya bulundukları ile gideceğim protokol imzalayacağız. çok şaşırdım, hala içimden söyleniyorum bu skype işine
hesabın var mı? giriş yap