*

  • birinci dünya savasi yillarinda özellikle ortadogu'ya her nevi sömürge memuru ve casus yetistirmek amaciyla açilmis ilim ve irfan yuvasi.

    o günlerden bugüne ne degismistir? söz konusu bölgelere yönelik egemen politikalarin özü itibariyle pek degismediginden aslinda fazla da birsey degismemistir; hala sizi yabanci ögrenci olarak sebekeye dahil etme amaciyla bir takim zibidiler zaman zaman karsiniza çikabilmekte ve muhabbeti oraya getirebilmektedirler. bu okulda egitim gördügüm 5 sene içinde tanistigim yaklasik 10 türk ögrenciden sirf bana bu tür bir teklif gelmemesini de nasil yorumlamali, hala karar verebilmis degilim.

    egitim ilginç ve alabildigine özgürdür allah için. avrupamerkezcilik, oryantalizm ve bati medeniyetinin diger benzeri illetlerinden rahatsiz her genç ve delikanli beynin zihinsel ihtiyaçlarini büyük ölçüde karsilayacak niteliktedir soas tayfasi. tabii bu yapilirken tayfanin gönül dostu, muhalif bir kismi oklarini emperyalizm, hegemonya ya da iktidar çizgisi üzerinden sömürgeciye, irkçiya ve genel olarak muktedire yöneltir ve takdirimizi kazanirken, diger bir kismi “oh yeah! hadi onu da taniyalim, bunu da taniyalim..aydinlanmanin yedi ceddine..yemisim modernizminizi muhalefetiyle de herseyiyle de..” gibi yandan yemis bir po*mo* bakis açisini kayitsiz sartsiz benimsemekte, bu ‘güzide’ memlekette adama hayati zehir edebilmektedirler.

    yine de güzeldir hayat bloomsbury’de..okul binasi kraliyet ailesinin bizzat özel mülkü oldugundan polisin içeri keyfi olarak girmesi yasaktir. bu yüzden de okulun bari * geleneksel olarak londra’nin clapham’daki café cairo ve camden’da adini hatirlayamadigim bir pubi saymazsak, içerde aynasiz korkusu olmadan rahat rahat mevzu alinip içilebilen umuma açik yegane mekani olagelmistir. öyle ki, baska okullardan tanistiginiz kisiler size sik sik “aaa soas’tan misin?, o zaman kesin içicisindir..” diye sormakta, adama potansiyeli fazla pothead muamelesi yapmaktadirlar.

    her türlü insan tanimaya elverisli beynelmilel bir ortamdir soas ve-ayrilmaz bir biçimde-soas bar. özellikle de kafasi karisik olanlarindan. kafayi metafizikle bozmus katolik-komünist italyan kizlari, 25’inden sonra sii köktencisi kesilmis bir yandan da torbacilik yapan pakistanli diplomat çocuklari, kendini bati afrikali sanan dreadlocklu fransiz kizlari ve onlara “birak bu rasta ayaklarini, huzur islam’da” diye çikisan ve küçük kizlara nasil namaz kilacaklarini ögreten kitapçiklar gönderen beyaz fransiz babalari, siyonistler, islamcilar, budistler ve hatta irkçilar. flört ve türevi aktiviteler için de biçilmis kaftandir soas bar.

    ideal eglenme ve ögrenme ortamidir iste soas, bir üniversiteden ne beklenir ki daha. burs verseler de yine gitsek.

    not: bu entry fonda pixies’in u-mass isimli nadide çalismasi esliginde okunmalidir.
  • (bkz: aslı göksel)
  • 10 haftası 235 pounda tum ortadogu ve bir kisim uzak asya dillerini ogreten okul. pahalı! ama kurtce bilem ogretiyorlar. londra'da dil ogrenmek isteyenlere tavsiye edilir.
  • ziyaretim esnasında, kantininde "ehe ehe ne güzel lan burada bilardo oynanıyor, bira da içilebiliyor" diye sağa sola bakınırken, kuzey afrikalı, berberi tadlarda giyinmiş bir arkadaşımızın elindeki cornettoyu yakmak için benden ateş istemesi ile afalladığım okuldur.

    şu andaki milli eğitim bakanı* da yanlış bilmiyorsam bu okulda okudu, kendisi o kantinde ne kadar vakit geçirdi, kimlerle takıldı acep?
  • gurbette alaturka tuvalet hasreti giderilebilecek ender mekanlardan.
  • tavistock squarein arkasındadır
  • bitişiğindeki müzik odalarından gelen zurna soloları eşliğinde okuma olanağı sağlayan bir kütüphaneye sahiptir.
  • kütüphanesinde harcadığınız saatlerden sonra eve dönüş yolunda duyduğunuz müziğin kancasına takılıp daldığınız sınıfta kendinizi davullu zurnalı bir eğlencenin ortasında buluverirsiniz. sonra ne mi olursunuz? tabii ki halay başı
  • üniversiteye gerçek bir şehir üniversitesi havası veren güzel okul.
  • "keşke hiç gitmeseymişim, öğrencisi olmasaymışım" dedirten okul.

    görece az mevcuduyla sıcak ve samimi bir ortam yaratan, hoşgörülü ve arkadaş canlısı insanların bir arada olduğu eğitim kurumu. kütüphanesindeki koleksiyonların niteliğinden ve niceliğinden bahsetmek de elzemdir. buradan çıktıktan sonra hiçbir üniversite hiçbir ders sizi yeterince mutlu edemeyecektir. yolunuz ziyaret amaçlı tekrar düştüğünde jcr'da içeceğiniz bir bira öldürmeyen ama süründüren bir sızıyı kalbinize oturtacaktır.

    lüzumsuz çalan yangın alarmları, vasat öğrenci yurtları canınızı sıkmaktan öte sizi gülümseten birer ayrıntı olarak hafızanızda kalacaktır. ironik bir bakış için: http://www.youtube.com/watch?v=pijh2aygisq
hesabın var mı? giriş yap